yerli diziler

ana karakterden erkek ya da kadından birinin fakir, diğerinin zengin olma zorunluluğu olan;

tum kurgunun şirketler, toplantılar, özel şoförler, yalı, konak, villalarda geçtiği;

özenti yaratma amaçlı dizilerdir.
güney amerikada inanılmaz derecede bilinir. bu durum o kadar güzel ki kendinizi brad pitt gibi hissederek cool dolaşmanıza sebep olur.
diziden ziyade film uzunluğunda, kışın çekilenlerde kesin holding sahibi, yazın çekilenlerde ise tasarım veya çanta firması gibi bir firma sahibi ile, fakir dicem ama en az 10bin tl maaşı olan ikinci karakter arasında geçen, duygusal tepkilerin en uç noktada olduğu, karakterlerin başına hep en olmayacak işlerin geldiği, iyi karakterlerin yüzde yüz iyi, kötü karakterlerin ben kötülük yapıcam diye elinin ayağının titrediği, yarısı slow motiondan oluşan, birbirinin aynısı izlenemeyesi şey.

(bkz: 2buçuk saat dizi mi olur?)
(bkz: sorsan fakirler)
(bkz: yok artık sen de mi brütüs?)
durmadan tren yapan sektördür. ne tuttuysa 1*02931*0293 tane aynısından cekiliyor tanıdıgm bi kaç oyuncu arkadasımında '' aga para işte napalım oynuyoruz'' demeleri olayı katmerlemiştir.
Kalitesiz, aşk ve para üzerine kurulu aynı zamanda gençliğe istenilen yönü verebilecek alttan mesajları verebilen dizilerdir