türkiye'deki ırkçılık

kürtlere, suriyelilere, ermenilere, rumlara kadar uzanan, deyimlere konu olmuş açıkca yapılan ırkçılıktır. biz gezginler olarak bu konuda öncü olmalı ve kelimelerimize dikkat etmeliyiz.

" komşularımız kürt/alevi, ama çok iyi insanlar "
alt metin : default olarak öyle olmamamaları gerekiyor, ama hayret, öyle bunlar ! )
türkiye de ırkçılık kürt nüfusunun yoğun olduğu bazı güneydoğu ve doğu illerimizde yoğundur. örnek vermek gerekirse izmirden cizreye giderken tedirgin olan birisi neden cizreden izmire giderken tedirgin olmaz?
ilk okuldayken kürt olduğumu bildiğim halde ne mutlu türküm diyene demek zorunda bırakıldığımı fark ettiğim zaman tanıştığım bir hastalık.
ırkçılık ideolojik bir düşünce değil aksine psikolojik bir rahatsızlıktır demiş sayın malcolm x abimiz. bunun türkiyesi ötesi berisi yok arkadaş.devletlerin uyguladığı totaliter rejime kapılıp kullandığı ana akım medyanın esiri olanların vay haline. eğitim şart eğitim
şu hayatta yaparken en çok keyif aldığım şeyler sıralamasında 3. sırada bulunur ırkçılık.

1- asansörde tek başımayken aynaya bakıp salak salak hareketler yapmak.
2- insanları aşağılayarak popüler olmaya çalışmak.
3- ırkçılık.

aslında 3 ile 2 birbiriyle alakalı ama olsun.

ırkçı bir insan mıyım? hayır. bunu birçok entry'mde de görebilirsiniz. ammaaa farklı dil kullanan, farklı dine ve ırka mensup insanların haklarını, insanlıklarını korudum da ne oldu biri bana söylesin. herkesin en nihayetinde iyi ya da kötü bir ancuktan çıktığını ve doğumla gelen, kendimiz seçmediğimiz özellikler yüzünden ayrımcılığa maruz kalmanın bir saçmalık olduğunu anlatmaya çalıştım da ne oldu biri bana söylesin.

söylemeyin lan şaka yaptım. zaten söyleseniz de dinlemem amına koyim. neyinizi dinliyim sizin?

geçenlerde dedim ki kendi kendime: "düşünmee, düşünmeeeeğğ. kim anlamış ki sen anlayasın böyle."

şaka lan şaka öyle demedim. bu entry'de çok şakalı oldu lan. iyice ılıg gödlü bi adam oldum çıktım. neyse.

aslında bi bok demedim kendi kendime. yolda yine saat satan bir siyahi arkadaş gördüm işte. "nabıyon lan eti negro?" dedim, "bitter çaklıt diye yemesinler seni" dedim. böyle hüzünlü hüzünlü baktı bana. adeta gözlerindeki o ezilmişliği, farklı olmanın verdiği o "neden ben?" bakışını gördüm ve kahkahalara boğuldum amına koyim. o ne biçim bi bakıştır lan?! çok keyif aldım adeta.

bir de kürt bi arkadaşım vardı. vardı diyorum çünkü artık yok. niye yok? anlatayım. hastalanmış bu salak. aradı beni, "kumbarabaz ben hastayım lan gelemicem" dedi. ben de o siyahi saatçiyi hatırladım ve "niye lan, dayanamayıp parktaki havuzlara mı girdin? kan çekiyor di mi dayanamıyosun ahahahha" falan dedim. üzüldü tabii. "sen çok değiştin kumbarabaz. bu yaptığın ırkçıla gire..." demesine kalmadan "sus lan kürdo." dedim ve susturdum. sonra alt dudağın titreme sesini duydum adeta. bildiğin duydum o sesi.

üzüldüm mü? hayır. ne üzülcem lan. hatta aşırı keyif aldım. anası babası üzülsün amına koyim.