radyasyona karşı yapılabilecekler

(bkz: chernobyl) dizisinden sonra insanların biraz daha merak ettiği durum. Durum çok mu kötü? Tahmin ettiğinizden de daha kötü. Bir nükleer sızıntıdan nasıl korunabileceğiniz ile ilgili, bildiğim kadarıyla kısa bilgiler vermeye çalışacağım.

İlk olarak nükleer sızıntı kaynağı bir atom bombası ise,
Atom bombası, çok farklı güçlerde bulunabilir. Öncelikle dua edin ki, hiroşimaya düşen güçte bir bomba yemiş olalım. Ruslar ve Amerikalıların elinde çok daha iyileri var. Neyse, NATO ülkesi olduğumuz için nükleer saldırıyı önceden haber alma şansımız var. Önceden dediysem de, 10 dakika öncesinden filan. Açık alandaysanız hemen kapalı alana geçin, güneş ve toz almayacak şekilde etrafı kapatın, uçak düşerken almanız gereken pozisyonu alın. Önce ışığı goruceksiniz, heh o ışığa bakmayın. Kör edici bir ışıktır. O ışığın kaç saniye sürdüğü, bombanın gücü hakkında bilgi verir size. 2.5 saniye hiroşimaya gelen bombanın bıraktığı ışık süresi. Ruslar ayı gibi nitrojen bombası çaktıysa 40sn filan kör edici ışık görürüz. Ne kadar sıçtığımızı anladıktan sonra, gelecek şok dalgalarını beklemeye başlıyoruz. Çoğul konuştum, 2 dalga gelecek zaten. Eğer kapalı alan kafanıza yıkılmadıysa, ikinci dalgayı bekleyin. Hala yıkılmadıysa tebrikler, artık hayat kalitenizi 0a düşüren durumlarla karşı karşıya kalmaya hazırsınız. Sesi bekleyin, bombanın sesi gelene kadar pek hareket etmeyin.

Dışarıda kaç mantar var iyi bakın. Mantar dediğim de patlayınca çıkan mantar şeklindeki bulut. Eğer rengi çok koyu ve kalın ise, bomba yerde patlamış, çok büyük sıçtınız demek. Rengi daha açıksa, daha az sıçtınız demek. Yerde patlayan bombalar genelde daha güçsüz olur lakin, toz kaldırır. Dizide görmüşsündür, o toz adamın iflasını keser. Neyse, az çok bir fikriniz var artık, kaç bomba var diye. Şimdi kaçmak ve kalmak arasındaki seçimdeyiz. Öncelikle kalabalık biryerde yaşıyorsanız, birden fazla mantar varsa, kaçmayın. Eğer illa kacacaksaniz, benim tavsiyem Karadeniz yönünde hiç durmadan son sürat araba kullanarak uzaklaşmanız. Kalıyorsanız, kendinize sığınak yapma zamanı geldi.

Bu paragraftan sonrası, aynı zamanda nükleer sızıntı durumunda yapılabilecekleri de anlatıyor. Karma olarak yazacağım.

Sızıntı gelmeden önce çok vaktiniz yok. Çok hızlı şekilde musluktan su, yemek olarak da kesinlikle muz, pakedi açılmamış çikolata ve açılmamış konserve tercih edin. Paketi açılmış hiçbir şeyi tüketmeyin. Paketi açılmıştan kastım, toz gelmeden önce paketlenmiş ise sorun yok lakin, toz geldiğinde paketlenen herşey sakattır. kendinizee bir sığınak yapın. Güneş görmeyen, hava almayan biryere, yigabildiginiz kadar metal eşya ve kitap yigip, kesinlikle oradan ayrılmayın. Patlamanın şiddetine göre orada kalacağımız süre değişir. 150 gün iyi bir tahmin olabilir ama. İçeri girince ustunuzdeki tüm kıyafeti, kıyafetin dışına dokunmadan çıkarın. Temizlenin. Tozdan kaciyorsunuz artık unutmayın. Dışarıya, sadece günde 1-2 dakika arasında, yemek ve su bulmak için çıkın. Poşetlere işeyip sıçın. Dışarı çıkarken gerekirse bantla, hiçbir yerinizi açıkta bırakmayacak şekilde çıkın.

Eğer devlet yetkilisi görürseniz iyi haber, o kadar siki tutmamışsınız daha, göremezseniz de uzun bir süre bu şekilde takılın. Sosyal olmayın, millet gerizekalılığı ile oldurmesin sizi. Ayrıca art niyet yüksek olacak. Bir soğan uğruna 3 kişi ölmek istemiyorsanız, çevreye gözükmemeye dikkat edin. Etrafımızdaki ölülerin kapalı yiyeceklerini calabiliriz, siz çalmazsanız başkası çalacak. Geiger sayacınız olmadan güvende olduğunuzu bilemezsiniz, o yüzden olabildiğince sığınakta kalın. Dışarıda giydiniz kıyafeti içeri sokmayın, o artık çöp. Umarım nükleer kış gelmeden sızıntı biter ve harekete geçebilir kıvama gelirsiniz.