organ bağışı

önce tanım: konuyla ilgili gittiğim bir seminerden notları paylaşmak istediğim mevzudur. peşin edit: uzun soluklu bir yazıdır, konuyla ilgili ufkunuzu açacağına inanıyorum.
mitolojide kanatlı atlar, aslan başlı primatlar örnekler insanoğlunun binlerce yıldır organ nakli konusunda var olan merakını ortaya koymuştur.
yine ilk çağlarda bir zenciden bacak transferi dahi denenmiş, biyoloji bilgisi olmadığı için netice alınamamış. hekim "iyi ki de başarısız olunmuş yoksa kendi neslimizi tüketirdik" dedi.
19 yy.’dan sonra organ nakliyle ilgili çalışmalar biyolojin ve tıbbın vs gelişmesiyle gerçek anlamda başlıyor.
organ nakli konusunda hurafelere oldukça fazla inanıyoruz, seminerin pek çoğu mevcutta yaygın olan hurafelerin etrafımızı nasıl sardığına dair geçti.
en önemli ve en bilinen hurafe buz dolu küvette uyanan insan modeli (hekim bu hikayeyi kuzey ülkelerindeki arkadaşımdan da duydum dedi). dünya çapında yapılan adli sicil kayıtları bu çeşit bir vaka ile karşılaşılmadığını ortaya koymuştur. (doktor, ayrıca adamı buz dolu küvete değil organı koyman lazım, hadi onu geçtim o kadar buzu otelde nereden bulacaksın falan dedi.)
ülkemizde organ bağışı kartı diye bir şey var ancak geçerliliği yok. beyin ölümü sonrası yoğun bakımdaki hastanın organlarının bağışlanıp bağışlanmayacağına yakınları karar veriyor.
konunun sevimsizliğini organ bekleyen hasta sayısından görebiliyoruz. 2018 yılı içerisinde 65.000 civarında hasta böbrek nakli bekliyor, ülkemizde organ paylaşımı ise milyonda 7.
böbrek hastası için harcanan diyaliz vb. ücretleri yıllık 25-30.000 tl iken bir böbrek plantasyonu (nakli) 20.000 tl civarında. ekonomiye de önemli hasar veriyor.
karaciğer nakli sonrası olimpiyatlarda bronz madalya kazanmış kayakçı var, organ nakli sonrası eskisi gibi olabiliyorsunuz. muhakkak bir eksiklik oluyor vs denmesi de bir hurafe.
organ nakli listeleri bir çeşit milli piyango gibi, yılda toplam böbrek plantasyon ameliyatı sayısı 450-500 falan. ihtiyaca göre maalesef çok çok az.
iki tip nakil var: canlıdan canlıya ve ölüden (kadavradan) canlıya. ölü dediğimiz canlı canlı öldürüp alınmasından söz etmiyoruz, beyin ölümü gerçekleşmiş hastadan nakil.
en önemli sorun naklin kime yapılacağının bilinmemesi. insanlar organlarının çalınacağını ve mafyavari olaylara karışacağını düşünüyor.
canlıdan canlıya nakilde hipokrat kuralı net: sağlıklı insana zarar vermeyeceksin. her ne kadar istenmese de tarihte donörlerin hayatını kaybettiği de olmuş. bugün bu oran minimize edilmiş durumdadır.
ilaç tedavisi konusunda kafa açıcı örnekler de söylendi konferansta. tıbbın simgesi yılandır, anlatılmak istenen ilaçtan (bir çeşit zehirden) sizi iyileştirecek sonuç alınmaya çalışılır.
bitkisel hayatta bir kişinin beyin ölümü gerçekleşmiş sayılmaz. beyin ölümünü en iyi anlamak için hastanın “son nefesini vermiş olması” beyin sapının hayati faaliyetini kaybetmiş olmsası gerekmektedir. (kalp durması ölüm demek değildir, gerçek ölüm beyinde olur.)
kafa nakli olduğuna olabileceğine dair spekülasyonlar var, doğru değildir. eğer bu mümkün olsa dahi olan şey vücut nakli olmuş olacaktır.
tarihte organ nakline giden yolda ürpertici hikayeler var, bunlardan biri lavoisier’in kellesi. fransa’da olan olayda fransız ihtilali sonrası idama makum edilen lavoisier arkadaşı matematikçi lagrange’ye “giyotin sonrası kafam sepete düştüğünde gözlerime bak, sana göz kırpacağım” demiştir. hülasa idam sonrasında kellesi göz kırpabilmiştir.
buradan çıkan sonucu kurban bayramında kesilen hayvanın bir süre organlarının vb. canlı halde kalması örnek gösterilebilir. doğru koşullar altında (soğuk hava, buz vb.) organlar saklanabilir.
organ mafyası denen şey organını bağışlamak isteyen kişi özelindedir. adam kaçırıldı organları çalındı hikayeleri adli kayıtta görünmemektedir. (hurafe is loading)
hocam işimiz var gücümüz var çok uzattın derseniz:
ciddi şekilde güvenilmez toplumuz, bunun etkilerini organ bağışında da görüyoruz.
çocuklar kaçırıldı organları satıldı tarzı haberciler yalan söylüyor. iş yargıya intikal ettiğinde haberciler söylediklerini yalanlıyor.
organa ihtiyacı olan adamın bakıma ihtiyacı daha çok. bağış sonrası onu topluma, üretime de kazandırıyoruz.
kanserli hastadan organ falan alınmıyor. alınan organın niteliğinden emin olunmadan bağış yapılmıyor.
bağış işinin entelektüel birikimle ilgisi yok. profesör adam bu işe hayır derken ilkokul mezunu evet bağışlıyorum diyebiliyor.
bugün organ bağışı işi sistematik yapılıyor. sistematik olmasa, kendi çocuğuna organ ihtiyacı olan kişi bile bunu çiğner.
ez cümle: mezara girdiğimizde organlarımızı böcekler yiyecek. gelin organ bağışıyla birine derman olsun.
organ bağışı denilince ölen oğlunun kalbinin başka bir çocuğa nakledilmesi sonucunda annesinin nakil alan kişinin göğsüne kulağını dayayıp kalbini dinlemesi geliyor, aklıma geldikçe beni hep etkilemiştir.
şimdiden yapmayı çok istediğim, ancak ülkemdeki veri tabanlarına ve kurumlara güvenmediğim için, bu konu hakkındaki komplo teorilerinden de çekindiğim için resmi başvuru yapmadığım konudur.