öğleden sonra 4 gibi gelen iç sıkıntısı

işten çıkmana bir saat vardır. yapacak işin de yoktur olsa da yetişmeyeceğini bilirsin, işten çıkıp o trafiği çekmek ölüm gibi gelir ve yorgunsundur. hafta içinin en kötü saati.
beni her gün aynı saatte istifaya sürükleyen sıkıntıdır. hiçbi zaman da cesaret edemem. "nasılsa 2 saat kaldı sabret" diye avuturum.
Mesai bitse de gitsek sıkıntısıdır. Kış ayları içinse hava tam kapanmaya başlar ruh gerilir.
Zaten bir de geç kalkınca hissetmenizin olağanlaştığı durum ve ardından gelen gün bitti yine bi şey yapamadık düşüncesi
bugün de bitti sıkıntısıdır o. bu saatlerde başlar.
bir gün daha bitti, bugün de akşam oldu demiş şair.
eğer nispeten rahat bir işte çalışılıyosa ben gidiyorum deyip gitmenin başlangıcıdır.
Bu saatler çok ortada kalıyor, ne öğlen ne de akşam olduğu için ne yöne gideceğini bilememe hissi yaratıyor insanda.Hem geç kalmışlığı, hem yetişememe korkusunu, hem de çoktan geçmişliği aynı anda tattırıyor insana.
1 saat rötarlı olunca saat 5 gibi gelen iç sıkıntısına denktir.
Hafif oluşan mide boşluğu ile hissedilen açlığın yaratmış olduğu serotonin eksikliğinin uyku hali ile harmanlanmış olduğu çirkin bir mayışma durumudur.