madagaskar

yerli halkı mada der. başkenti antananarivo, yine yerli halk tarafından kısaca "tana" olarak kullanılmakta :) her ne kadar kendisi ucuz bir ülke olsa da bilet fiyatları 4 ila 5 bin TL arasında seyrediyor. geçen ramazan’da ise 2600 TL’ye kadar düşmüştü. yolculuk yaklaşık 13 saat sürüyor. şehirlerdeki oteller temiz ve ucuz (günlük 30 TL’ye şehir merkezinde çift kişilik oda bulmak mümkün) ancak şehir dışına çıktığınız anda hem otellerin hem de takip edilen yolun kalitesi inanılmaz düşüyor.
Devasa bir ada ülke olan madagaskar’ın her yerine karayolu ile ulaşım mümkün değil, 34.476 km’lik karayolunun sadece 5.613 km’lik bir kısmı asfaltlanmış durumda ve asfaltlı yollar bile yer yer büyük çukurlarla dolu…
halk genel olarak İngilizce bilmiyor. resmi diller Malgaşça (Malagasy) ve Fransızca.
faaliyetler genelde gruplara yönelik. Tek kişi olduğunuzda ise neredeyse iki katı fiyat talep ediliyor. şehirlerarası ulaşım uçakla (çok pahalı), taksi brousse (çeşitli boyutlarda mini dolmuşlar, gayet uygun ama minimum 10 saat süren sıkış tıkış yolculuklar) veya araç kiralama ile mümkün. güvenilir seyahat acentelerin sunduğu standart araçların şoförle birlikte günlük kirası 30 eurodan başlarken, 4 X 4 araçların kirası 50 Euro (yakıt hariç).
bilhassa baobab ağaçlarının yer aldığı morondova şehri görülmeye değer.
vize ücreti Türkiye’den alırsanız 35, kapıda alırsanız 25 euro. aşı zorunluluğu yok ancak sıtma riski yüksek ve ilaç kullanımı tavsiye ediliyor.
yerli halkın famadihana (ölü döndürme) gibi oldukça ilginç gelenekleri var.

hayalimdeki ülkedir. gerçi gitsem de kesin zebra neyin çarpar ölürüm orda.
iş için gidip iki gün antananarivo da kalmış bir gününde de şehri gezmiş biraz hayal kırıklığına uğramıştım. muhtemelen hayatımda gördüğüm en pis yerdi. pazar yerinin ortasından kanalizasyon suyu geçiyordu. insanlar kadın erkek fark etmeksizin sokaklarda ulu orta büyük küçük tuvaleti yapıyorlar gözünüzün önünde. zaten şu anda da ciddi veba salgını ile uğraşıyorlar ki veba ortaçağ hastalığı diye bilinir varın siz düşünün ülkenin halini. hava kararınca da bir yabancı olarak sokağa çıkmak çok tehlikeliydi. ama yine de doğası ve lemurları ile ilginç bir yerdi. merkezdeki kureta restoran ise yemek yemek ve değişik dans gösterileri izlemek için en ideal yerdi.