likya yolu

/ 3
Eve başka biri olarak dönmeme vesile olmuş, her sene nisan ve ekim aylarında biraz biraz yürümek için kendime söz verdiğim yoldur.

Henüz yürümemiş olanlar mutlaka gidin. Ama nolur çöp bırakmayın dostlar. Ağırlıktan dolayı yiyecek, tişört atan gördüm. O yüzden fazla yüklü gitmemenizi tavsiye ederim.
geçen yazın başında ovacık'tan başlayıp ilk iki gününü yürümüş biri olarak, herkesin ölmeden önce yapılacak 100 şey listesinde yer vermesini istediğimdir. kesinlikle hayatımda yaptığım en güzel şeylerden biriydi. iki günde toplam ondört saat yol yürüdüm ama inanın her adımına değdi. ormanın içinde işaretleri takip ede ede yol bulmak, bir anda efsanevi manzaralarla karşılaşmak, yol üstündeki yardımsever köylüler vb. birçok farklı tecrübe ediniyorsunuz.

benim yürüdüğüm ve bildiğim kadarıyla tavsiyelerim;

eminim defalarca söylenmiştir ama bu yola baş koyduysanız en can alıcı nokta çantanızın ağırlığı. benim gibi yaklaşık 17kg çantayla yola çıkarsanız sizinde bacaklarınız tutulabilir.

ilk günün kampını köydeki çocuk parkının yukarısındaki elektrik direklerinin oraya atın. mükemmel bir manzara ve çevreden izole bir şekilde rahat rahat takılabilirsiniz. istediğiniz gibi ateş yakabilmek de cabası.

işaretlerin azaldığı yerlerde insanlar taşları üst üste koyup kendilerince işaretler oluşturmuşlar. onları da takip edebilirsiniz.

ovacık'tan kelebekler vadisine kadar kırmızı-beyaz işaretleri takip edeceksiniz. fakat sonrasında kırmızı-sarı işaretleri takip etmenizi öneririm. kelebekler vadisinden sonra kırmızı-beyaz dağ yoluna kırmızı-sarı manzaralı, sahile daha yakın olan yola gider. kırmızı-sarı olan alternatif rotadır, yolu yaklaşık 3 saat uzatır ama buna kesinlikle değiyor. iple tırmanma, dar geçitler, gizli koylar vb. görmek istiyorsanız kesinlikle bu rotayı tercih edin.

gitmeden önce kendinize mutlaka reşo ocağı alın. minicik ve taşıması çok kolay. küçük bir alev çıkartmasına rağmen gayet iyi ısı veriyor. mesela ben avuç içim kadar bir reşoyla iki kangal sucuk, iki yumurta ve 5 konserve pişirdim. gerisini siz düşünün.
antalya'nın tüm güzeliklerinden geçen koy koy dağ bayır yürüyeceğin yol. her iniş çıkışta hayrete düşeceğin ve şaşkınlıktan kendini yeşile boyayacağın uzun yürüyüş fantezisi
yolun en güzel tarafı geçtiğimiz köylerde köylülerin evlerinin bir kısımlarını gelen misafirlere yemek ve çay için ayırmışlar. konaklamaya ayıranlarda var tabi. bel köyünde fatma bacı ve osminin pansiyonunda kalın mutlaka.
Ölüdeniz-Patara arasını yürüdüğüm ve bu zamanın gelmesini beklerken günlerin resmen geçmek bilmediği , seneye kaldığım yerden yeniden devam etmek istediğim hayatımda yaşadığım en güzel tecrübelerden biri olan , tüm zorluklara rağmen mutlu olduğum ve bu yolu yürüyen ya da yürümek isteyenlerle saatlerce bıkmadan usanmadan geçtiğimiz yolları ve yaşadığımız maceraları her ayrıntısına kadar anlatabileceğim yer.
yıllardan hayalini kurduğum rotayı sanırım bu mayıs ayınca gerçekleştirebileceğim

not: hedef 1 haftalık yürüyüş ile gerçekleştirildi. yolda biribirinden güzel, aynı hedefi yürüyen insanlar ile tanışmak çok keyifli.
2016 yılının mayıs ayında, interrail türkiye'nin etkinlik düzenlemesi sonucu yaklaşık 300 grup üyesinin, başlangıç noktasından patara'ya kadar yürüdüğü yol

(2017'de olmadı ama 2018'de #likyarail2'yi beklemekteyiz.)
gerçekten sonuna kadar yürüyen sayılı insan olan,
yürüdüm diyip sorsam yerini gösteremiyecek çok kişi tanıdığım,
taşlardan yolunu bulabilirsin ağbiiiiii dedikleri..
zamanında taşların yönlerini herifin tekinin kendi işletmesine çevirdiği
sayılı cennetler vol15123.
Turkiyede olmeden once yapilacaklar listesinin en ustunde olan mukemmel plan
Başlangıcına gidip, iki elimi arkada kavuşturup şöyle bir içeri bakıp, "noluyo la burda" bakışı atıp tıpış tıpış kamp alanıma döndüğüm yer. O yol beni gerer. O yol beni kasar. Kaldıramam.
/ 3