küreselleşme

küreselleşme tartışmasında en yaygın söylem ulus devletlerin zayıflayacağı ve sona erecek olmasıdır. sovyetlerin yıkılmasından sonra bazı insanlar devlet sınırlarının anlamsız kalmasını bekliyorlardı. ulus devlet avrupanın modernleşmesinden sonra 18. yüzyıldan beri uygulanan bir devlet sistemiydi. habermas'a göre küreselleşme ile birlikte devletler, vatandaşlarının ve çevrelerindeki olayların kontrolünü kaybettiler. uluslararası sermaye sahipleri, dünya ekonomisine sahip olmaya çalışırken yerel ve küçük üreticileri engellemekte ve ele geçirmek istemektedir.
küreselleşmenin savunucularının en önemli iddialarından biri, küreselleşen bir çağda ulusların geleneksek kimliklerini koruma şansının bulunmamasıdır. küresel kültür, tüm toplumları belirli bir düzeyde etkileyebilir, ancak yerel özelliklere uyum sağlamadan, yerel düzeyde etkileyici olamaz.böylece küresel kültür belirli oranda lokalize olur. küreselleşme sürecinin kaçınılmaz olduğunu savunanlar dünyanın bütünleştiğini ve ingilizcenin bu süreçte ortak dil olması gerektiğini vurguluyorlar.
küreselleşmede egemen stil her zaman Batılıdır. her ülke gittikçe batılılaşıyor. kimliğini kaybetmeye başlayan bir toplumda Milliyetçi hareketler, bu sürecin farkında olan liderlerin çabaları ile diriltiliyor. küreselleşmeyi hızlandıran başlıca faktör sovyetlerin yıkılmasıdır. bununla birlikte milliyetçilik yükselmeye de başlamıştır.