kırklareli
doğup büyüdüğüm içinde yetiştiğim şehir, Türkiye'nin en kuzeyi olmasından dolayı insanların yaşam standartları çok yüksektir, örnek vermek gerekirse sıkıntıdan apartmandaki çöp bırakma yeri tartışması yapar bu şehirin sakinleri, şehirin en güzel özelliği kadın gezginlerin tek başlarına seyahat edebileceği nadide bir şehirdir, Avrupa'ya yakın olmasından mütevellit sabah kahvaltısını Yunanistan'da öğlen yemeğini Bulgaristan'da birazcık zorlarsanız akşam yemeğinizi Makedonya'da yiyebilirsiniz, bu arada memleketim diye demiyorum insanı gerçekten çok modern ve açık görüşlüdür, şehir ufak olmasına rağmen gençler için eğlence mekanı çoktur, turistik noktaları az olsa da ilçelerinde ve bünyesinde bulundurduğu iğneada kesinlikle Kırklareli'yi ziyaret edilir kılar.
bulgaristana açılan (bkz: dereköy aziziye sınır kapısı)nı içinde bulunduran şehirdir.
2006-2009 yılları arasında üniversite için yaşadığım, ilk gittiğimde nüfus tabelasında 55.000 yazısını gördükten sonra burada Fenerbahçe stadı'nı dolduracak kadar insan ancak var nasıl zaman geçecek, ne yapacağım burada... gibi düşünceler ile cebelleşirken az biraz zaman geçtikten sonra arkadaş ortamının da elbette etkisi ile mutlu mesut yaşayıp ayrıldığım şehir olmuştur. Mezuniyetten sonra gitmek hiç kısmet olmadı ama Agam Börek'te karnımı doyurmayı, istasyon caddesinde turlamayı özledim. Kahvehanelerinde bulvar gazetesi okuyan dayıları görünce çok şaşırmıştım bir de..
istasyon caddesinde emoji ve atatürk resimlerini bir arada görebileceğiniz, neredeyse her sokağın başında "mutlu insanlar kenti kırklareli" yazan, balaban bozasıyla gönlümde taht kuran sevimli şehirdir kendisi. ayrıca ender bir oluşum olan iģneada longoz ormanlarını da içinde barındırır. kısacası gidilesi bir yerdir, gidin görün efendim.