into the wild

/ 11
hamsilos'ta kamp yaparken tanıştığım ve bayağı sancılı bir süreçten sonra sevgili olduğum arkadaşa, o zamanlar değildik, interrail yapmadan önce okuması için aldığım kitap.
ıssız adam alper gibi kitabın ilk sayfasına numaramı yazabilirdim ancak yazmadım. "happiness is only real when shared" yazıp kitabı verdim.

daha sonra kendisi jest olsun diye filmin dvd'sini bana hediye etti. şu an ayakkabı kutusunun içinde bana getirdiği magnetler, otostopta yediğimiz kruvasan ambalajları, yolda aldığımız biletlerle birlikte tozlanma aşamasında.

ama güzel kitap/film.
Çizimini yapmaya aşık olduğum sahnelere sahip bir film.
Birçok sosyal mecrada Cristopher'ın acınası biri olduğunu dusunen insanların,üzerine yorum yaptığı film.
Benim içinse bir dönüm noktası olmuştur.
Hayatın yeterince kısa, yaşanacak şeylerin,okunacak kitapların görülecek yerlerin çok fazla olduğu gerçeğini yüzüme çok sert bir şekilde çarpmış depresyona sokmuştur.
Her izlediğimde diğer insanların aksine finalinde değil de Cristopher'ın şehrin kaosundan dolayı yüzünün asıldığı sahnelerde ağlamaklı olurum.
Ancak şöyle bir noktaya değinmek gerekir ;
Cristopher'ın filmde mutlu olduğu her an veya hatiranin kameraya ve günlüğüne nasıl yansıdığına dikkatli bakınca o anlarda hep insanlarla birlikte olduğu anlar açıkça farkedilir.
interrail türkiye grubuna yeni gelen herkesin attığı ilk postlardan '' daha önce bahseden oldumu bilmiyorum ama bu filmi izleyin'' postları her gün gelir aşağı yukarı.
İzledikten sonra oluşan okulu falan bırakıp dünyayı gezme isteği
/ 11