geceye bir şiir bırak

/ 5
Ben birini sevmiyordum.
O da beni sevmiyordu.
Bir gün bir yerde randevulaştık.
Ben gitmedim.O da gelmedi.

Geleceğim, bekle dedi, gitti.
Ben beklemedim,
O da gelmedi
Ölüm gibi bir şey oldu.
Ama kimse ölmedi.

Özdemir Asaf
böylece bir kere daha boynunlayız sayılı yerlerinden
en uzun boynun bu senin dayanmaya ya da umudu kesmemeye
laleli'den dünyaya doğru giden bir tramvaydayız
birden nasıl oluyor sen yüreğimi elliyorsun
ama nasıl oluyor sen yüreğimi eller ellemez
sevişmek bir kere daha yürürlüğe giriyor
bütün kara parçalarında
afrika dahil

aydınca düşünmeyi iyi biliyorsun eksik olma
yatakta yatmayı bildiğin kadar
sayın Tanrıya kalsa seninle yatmak günah daha neler
boşunaymış gibi bunca uzaması saçlarının
ben böyle canlı saç görmedim ömrümde
her telinin içinde ayrı bir kalp çarpıyor
bütün kara parçaları için
afrika dahil

senin bir havan var beni asıl saran o
onunla daha bir değere biniyor soluk almak
sabahları acıktığı için haklı
gününü kazanıp kurtardı diye güzel
bir çok çiçek adları gibi güzel
en tanınmış kırmızılarla açan
bütün kara parçalarında
afrika dahil

birlikte mısralar düşürüyoruz ama iyi ama kötü
boynun diyorum boynunu benim kadar kimse değerlendiremez
bir mısra daha söylesek sanki her şey düzelecek
iki adım daha atmıyoruz bizi tutuyorlar
böylece bizi bir kere daha tutup kurşuna diziyorlar
zaten bizi her gün sabahtan akşama kadar kurşuna diziyorlar
bütün kara parçalarında
afrika dahil

burda senin cesaretinden laf açmanın tam da sırası
kalabalık caddelerde hürlüğün şarkısına katılırken ki
padişah gibi cesaretti o alımlı değme kadında yok
aklıma kadeh tutuşların geliyor
çiçek pasajı'nda akşam üstleri
asıl yoksulluk ondan sonra başlıyor
bütün kara parçalarında
afrika hariç değil

-cemal süreya
Coğrafyasını bilmediğim esmer teninde
Eski sayılır biraz sevişmenin tarihi
Ben bilmiyorum sen ise bilmezden geliyorsun
Aşk vücudun için dünyanın en eski haritası
Ve hiçbir ölçek küçültemez memelerinin arasındaki uçurumu
...”Saraylar saltanatlar çöker
kan susar birgün
zulüm biter.
menekşelerde açılır üstümüzde
leylaklarda güler.
bugünlerden geriye,
bir yarına gidenler kalır
bir de yarınlar için direnenler...

Şiirler doğacak kıvamda yine
duygular yeniden yağacak kıvamda.
ve yürek,
imgelerin en ulaşılmaz doruğunda.
ey herşey bitti diyenler
korkunun sofrasında yılgınlık yiyenler.
ne kırlarda direnen çiçekler
ne kentlerde devleşen öfkeler
henüz elveda demediler.
bitmedi daha sürüyor o kavga
ve sürecek
yeryüzü aşkın yüzü oluncaya dek!”
bir yağmur yağsa
kötülükleri alıp götürse.
bir yağmur yağsa
iyiliklerimizle serinlesek.
bir yağmur yağsa,
ve biz;
o yağmurdan korksak.
uçsuz bucaksız yerlere kaçsak.
desek ki;
oraya yağmur yağmıyor.
ama gidene kadar sırılsıklam olacağız...
bir yağmur yağsa,
teninle tenim arasında
sadece su tanecikleri kalsa.

@istanbul beyefendisi
tek yasak

özgürlüğün geldiği gün
o gün ölmek yasak!
Ekmek şarap sen ve ben
Bir de sabahın dördü
Dışarda kar
Odamız ılık
Gözlerin ılık ılık damlarken boş kadehe
Anlattın bana ağzı sarımsak kokan bir oğlanla yattığını
Aşkı tattığını, karım dediğini ve aldattığını

Kıskandım Gogen*'i Tahitilim
Terlemiş vücudunu silerken
Cüzzam mikrobunu ve yaktığı kulübesini
Saçların bağlamıştı ellerimi muz kokulum
Güneşi doğurmuştu ölü cisim
Martı çığlıklarıyla bir sahil kayalığında
Nefesin vücudumu yakıyordu yer yer
Sam yelim Sahra-i kebirim
Kahrettim her şeye o gün
Babanın şarap çanağına,
Gogen'e,
kadere,
sana,
bana
bir de gittiğin arabanın tekerine

Ne diyordum arkadaş...
Diyordum ki ben bu zıkkımı içmek için içerim
Ama içerken düşünmem neden içiyorum diye
Daha sonra yaparım hayatın felsefesini

Sırayla olurum Fatih, Selim, Kanuni
Bazen kadın hamamında tellak
Bazen Cristof Kolomb
Napolyon'ken düşünürüm elbe’de geçen günleri
Timur'ken Beyazıt'ı yenişimi
Bir kere Aristo'nun hocası olmuştum
Ona verdiğim dersle gurur duymuştum
Bazen Jan Dark*'ı kurtarmak için çalışan bir kahraman
Bazen odununu ateşleyen bir cellat olurum

Eğer daha da içersem
Shaskespare halt etmiş derim karşımda
Salyalı dudaklarımdan yayık sesimi dinlerim de
İşte Mozart'ın aradığı melodi bu diye gülerim
Enayiymiş be Platon
Bir içsin de görsün ne felsefesi varmış bu hayatın
Anlasın geçmişi kınalı dünyanın kaç bucak olduğunu

Islak kaldırımlarda yürürken acırım
Önde yalpa vuran sarhoşun zavallı haline
Ukalalık işte derim neme lazım senin
Kendine bak; sende bir serseri bir sarhoş
Ve yavaş yavaş kaybolur acı kahkalarım
Şehrin izbe sokaklarında
Yavaş yavaş kaybolur benliğim

(bkz: ihsan yüce)
“Denge

Sizin alınız al inandım
Sizin morunuz mor inandım
Tanrınız büyük amenna
Şiiriniz adamakıllı şiir
Dumanı da caba

Bütün ağaçlarla uyuşmuşum
Kalabalık ha olmuş ha olmamış
Sokaklarda yitirmiş cebimde bulmuşum
Ama sokaklar şöyleymiş
Ağaçlar böyleymiş
Ama sizin adınız ne
Benim dengemi bozmayınız

Aşkım da değişebilir gerçeklerim de
Pırıl pırıl dalgalı bir denize karşı
Yangelmişim diz boyu sulara
Hepinize iyiniyetle gülümsüyorum
Hiçbirinizle dövüşemem
Benim bir gizli bildiğim var
Sizin alınız al inandım
Morunuz mor inandım
Ben tam kendime göre
Ben tam dünyaya göre
Ama sizin adınız ne
Benim dengemi bozmayınız“

- turgut uyar
Ağır ağır ölür yolculuğa çıkmayanlar,
okumayanlar,
müzik dinlemeyenler,
gönlünde incelik barındırmayanlar.
(bkz: pablo neruda)
/ 5