eduardo manet

23 Ocak 1832’de Paris’te burjuva ve saygın bir ailenin geleceği için ailesine yakışır bir meslek seçme zorunluluğu üzerine doğmuştur. denizci olması için iki kere sınava girmek zorunda bırakılan manet, bu beklentinin tam aksine izlenimcilik akımınin kilometre taşı olup, kazimir melevic gibi resmi kalıplarından çıkarmış bir ressam olacaktır.
1850de o zamanların en meşhur atölyesi olan Thomas Couture’ün atölyesinde desenler, renkler, sınırsız keşifler yapmaya çalıştı . 6 yıl sonra atölyeden ayrılıp aykırı bir ressam olarak boy göstermeye başladı. Çünkü manet için ilham mitoloji ve ya din değildi. Onun için ilham tabiat ve doğanın kendisiydi. Yapıtlarinin burjuva teba tarafından red yiyor olmasından usanmayan manet, bu inatla fırçasindaki boyayı zamanın resimlerindeki gibi inceltip dağıtmıyor, çıplak kadınları mitoloji konulu bir tabloda masalsı ve makul şekilde resmetmiyor, aksine onları modern zamanın ortasına bırakıveriyordu. Zamanın sanatsal görsellerindeki keskin koyu renk, tanrısal konulu resimlerdeki olağanüstü olay salahiyeti, mitolojik olmadıkça çıplaklığın gayri ahlaki sayılmasi gibi kuralların çok üstünde çalışan manet, 1863te the picnic ile yarattığı gürültüyu 1865de Olympia ile ayyuka çıkarmayı başarmıştı. Aile baskısı onu aşk hayatında da bırakmamış uzun yıllar birlikte yaşadığı piyanist Suzanna Leenhof ile ancak babasınin ölümünden sonra evlenebilmisti. Manet koca Parisin tüm ahlak kurallarının ve sanat algısının üstünde tepinerek, sanatının ağır yükünü sırtında taşıyıp bizlere kadar ulaştırmış, gerçekçiligin izlenimcilige geçişteki en büyük rolünu oynamış bir ressamdir.
renkleri kullanması en az van gogh kadar mükemmeldir . onu diğerlerinden ayıran en büyük ayrıntı, resimlerini pastel tonlarda yapmasıdır.