amsterdam

/ 12
Amsterdam denince akla hemen ot ve mantar gelir ama bisikletle her yere gidebilmenin rahatlığı, muhteşem doğası ve havası çok daha güzeldir.

Birkaç tavsiye verecek olursam;

Yemek kültürünün bize hitap etmeyeceği kesindir. Danimarka, Belçika ve Hollanda gibi kuzey ülkelerdekiler sandviçlere bayılıyor. Bu yüzden her yerde sandviççi görebilirsiniz. Kanalda Rembrandtplein Bölgesi'ne doğru giderken Bagels&Beans var çok iyidir. Manzarası güzel, sandviçleri 3-5 euro aralığındadır. Dam Square'de önündeki uzun kuyruktan anlaşılacağı üzere Manneken Pis'in patatesleri çok lezzetlidir. Aslında bu marka Belçika markasıdır Hollanda'ya ait değil, ille de Amsterdam'a geldim lokal markaları tadacağım diye derdiniz yoksa gidin. Küçük boyun fiyatı 3 euro soslar ekstra 0,95. Orta boy epey büyük oluyo aç gözlülük yapmayın. Yine Rembrandtplein Bölgesine doğru giderken, bir sokak var pizzacıların olduğu. Orada fiyatlar Red Light bölgesine ve diğer meydanlara göre epey uygun. Ne yersen 5 euro yerler var. Kocaman pizzayı 5 euroya afiyetle yiyebilirsiniz. Hollanda'da domuz kaburgası çok meşhur, bana pek hitap etmedi ama sevenler olabilir. bunun dışında tatlıları çok lezzetli, waffle'ları güzeldir.

Doymak için en uygun tercih her yerde bulunan Albert Heijn marketleri. İçerisinde hem uyguna sandviçler hem de tatlılar bulabilirsiniz birkaç euroya. Dönerken eşe dosta çikolata- içki alacaksanız onları da buradan almanızı tavsiye ederim. Eğer bira seviyorsanız Amsterdam'da aklınızı yitirebilirsiniz. Sevmiyorsanız da şans verin kesin seveceksiniz. Alkol oranları o kadar yüksek ki iki biradan sonra kafalar çiçek.

Konaklama kısmı gerçekten çok pahalı. Ne kadar erken ayarlarsanız o kadar iyi olur. Genel olarak; Red Light, Dam, Rembrandtplein, Leidseplein bölgeleri çok merkezi. Her yere yürüyerek gidebilirsiniz yürümeyi seviyorsanız. ben Dam'da kalmıştım.

Bahsettiğim yerlerde konaklarsanız şehir içinde hiç zorlanmayacaksınız. İlk olarak havalimanından trene binip Central İstasyonuna gelmeniz gerekeceği için cebinizde mutlaka bozuk para bulundurun. Oradaki otomatlardan tek yön tren biletini 4,5 euroya alabilirsiniz. Ben tatilim boyunca bir gün Zaanse Schans'a bir günde köylere gitmek için ulaşım kartı aldım. Köylere otobüzle gidebilirsiniz, hepsinin durakları birbirine yakın ve otobüsler merkezlerine birkaç dakikalık mesafede indiriyor. Tek günlük sınıfrsız otobüs kartı 10 euro. Zaanse Schans' a ise trenle gittim. o da gidiş geliş 7,2 euroydu. Tüm biletlerin alımı, otobüs ve trene binmek için hep Central İstasyon'a gitmeniz gerekiyor. Tek günlük sınırsız tren/otobüs/metro bileti 19 euro. Dilerseniz tatiliniz boyunca her gün bunu da alabilirsiniz ama epey pahalıya gelecektir 19* tatil gün sayınız. Meşhur Giethoorn Köyüne gitmek için de trene binmeniz gerekiyor bunun biletini tam hatırlamıyorum ama 19 euroluk sınırsız regional kartla gidebilirsiniz diye tahmin ediyorum, orada sormakta fayda var. Ben Edam, Volendam ve Marken'e gittim. 3 'ü de çok güzeldi.

Bunların dışında notlar;

İnsanlar çok sosyal, fotoğraf çekerken hemen biri gelip fotoğrafını çekmek istiyor, yalnız gören konuşmaya çalışıyor. Bu yüzden eğer yalnız gidecekseniz endişeniz olmasın.

Herkes İngilizce biliyor. Dil sorunu yaşamazsınız.

Yazın hava 9,5- 10 gibi kararıyor. Sabah 6'da aydınlanıyor. Gün epey uzun yani.

Çantanızda daima marketten aldığınız atıştırmalıklar olsun.

Voldelpark'a mutlaka gidin. Sokaklarda kaybolun.

Müze seviyorsanız, Van Gogh ve Rijksmuseum'a gidin. fiyatları 20 euro civarındaydı.

Kamuya açık alanlarda cam bardaktan bira içmek yasak, para cezası var.

Herkese iyi tatiller
bir çok kişi tarafından, en meşhur itemlerinden biri magic mushroom kabul edilen hollanda şehri.
Avrupa da gezdiğim şehirler arasında ilkbahar da en güzel şehir.
Kaldığımız 2. gün yanlış park etmemizden ötürü belediyenin bisikletlerimizi çektiği ama nereye götürdüğünü çok az kişinin bildiği yediemin depolarını geze geze bisiklet aradığımız şehir. Var ol Amsterdam !
konaklamanın oldukça pahalı, gezilecek yerlerinde sınırlı olduğu başkent tavsiye edilmez.
avrupada gezdiğim şehirler içerisinde kafadan ilk sıraya giren yeryüzündeki cennet.
Kimse tuvaletini sokaklara yapmasın diye sokaklara Tuvalet koyulan şehirdir.
her sokağına her nehrine her evine hayran olduğum dünya üzerinde kurtarılmış birkaç yerden biri olan şehirdir.
ilk yurtdışı seyahatimi gerçekleştirdiğim şehir. daha sonra hem kişisel hem de yaptığım iş dolayısıyla birçok defa ziyaret etme fırsatı buldum.

ilk gidişimde çoğu yazarın belirttiği gibi ot, mantar, seksle var olan bir şehir vardı hayalimde. doğru, bunlar var ama bundan fazlası olduğunu belirtmeden edemeyeceğim.''red light district'' dışında bakarsak şehir tarihi ve kültürel açıdan oldukça zengin. anne frank, rembrandt, van gogh gibi isimler şehrin en ünlü eski sakinleri. bu kişilerin kendi isimlerini taşıyan müzeleri mevcut. ''magna plaza'', ''oude kirk'' gibi 1300'lü yıllardan kalma gotik mimari yapılarına ve bunun dışında ''nemo science center'' isimli gemi şeklinde devasa bir bilim araştırma merkezine sahip. bilim merkezinin çatısındaki manzara ise belki de amsterdam'ın en iyisi diyebilirim.

şehrin yakınlarında irili ufaklı kasabalar mevcut buralara şehirden giden günlük turlarla, trenle, hatta zamanınız varsa bisikletle bile ulaşabilirsiniz. bu kasabalardan marken,volendam, giethoorn ve zaanse schansen popüler olanları.
genelde balıkçılıkla uğraşılan bu köylerden marken, tahtadan ayakkabıların yapıldığı dünyaca ünlü bir atölyeye ev sahipliği yapıyor. giethoorn ise adeta bir masalın içerisindeymiş hissiyatı veren kanallara ve doğaya sahip. kasabanın içerisinde bisiklet ve tekneler dışında başka araç bulunmuyor. çok ucuz fiyatlara küçük motorlu sandallar kiralayıp gezmek inanılmaz bir keyif ve tecrübe.
tabiki bu kasabaları gezerken aynı zamanda bol bol yel değirmeniyle karşılacaksınız.
lale bahçelerini görmek isterseniz yine amsterdam'a çok da uzak olmayan keukenhof'a gitmeniz gerekiyor. buraya giden yolun 2 saatlik bir bisiklet rotası var ve çok güzel olduğu söyleniyor. fakat ben trenle gitmeyi tercih etmiştim.

yeme - içme olarak ise genelde fast food tükettim fakat özellikle bu bahsettiğim kasabalarda deniz ürünleri yemek oldukça mantıklı. bunun dışında ''patat'' denilen külah içerisine konmuş kalın dilimli patates kızartmaları oldukça popüler.
ufak bir de tavsiye: winkel 43 isimli elmalı turta yapan ünlü bir kafe var.
''world's best apple pie'' mottosuyla yıllardır aynı yerde bu işi yapıyorlar. dünya'nın en iyisi mi bilemem ama farklı ve güzel olduğunu düşünüyorum.
/ 12