amsterdam

/ 12
anne frank evi, vondelpark, dam square, heineken müzesi gibi popüler mekanlara sahip, uyuşturucu ve fuhuşun yasal olduğu, bisikletliler tarafından ele geçirilmiş avrupa şehridir .

avrupa'da 20'den fazla şehir dolaşmış birisi olarak medeniyetimizin geldiği en ileri nokta gözüyle bakıyorum bu şehre. bu kararımı ancak iskandinav şehirleri değiştirebilir.
Özellikle Avrupa'da kırka yakın şehir gezdim, ben Amsterdam kadar dingin;kendine has huzuru olan bir şehir daha görmedim. O kalabalığa, kozmopolit yapıya rağmen nasıl böyle sakin olabiliyor bir şehir cidden merak ediyorum.
ilk yurtdışı seyahatimi gerçekleştirdiğim şehir. daha sonra hem kişisel hem de yaptığım iş dolayısıyla birçok defa ziyaret etme fırsatı buldum.

ilk gidişimde çoğu yazarın belirttiği gibi ot, mantar, seksle var olan bir şehir vardı hayalimde. doğru, bunlar var ama bundan fazlası olduğunu belirtmeden edemeyeceğim.''red light district'' dışında bakarsak şehir tarihi ve kültürel açıdan oldukça zengin. anne frank, rembrandt, van gogh gibi isimler şehrin en ünlü eski sakinleri. bu kişilerin kendi isimlerini taşıyan müzeleri mevcut. ''magna plaza'', ''oude kirk'' gibi 1300'lü yıllardan kalma gotik mimari yapılarına ve bunun dışında ''nemo science center'' isimli gemi şeklinde devasa bir bilim araştırma merkezine sahip. bilim merkezinin çatısındaki manzara ise belki de amsterdam'ın en iyisi diyebilirim.

şehrin yakınlarında irili ufaklı kasabalar mevcut buralara şehirden giden günlük turlarla, trenle, hatta zamanınız varsa bisikletle bile ulaşabilirsiniz. bu kasabalardan marken,volendam, giethoorn ve zaanse schansen popüler olanları.
genelde balıkçılıkla uğraşılan bu köylerden marken, tahtadan ayakkabıların yapıldığı dünyaca ünlü bir atölyeye ev sahipliği yapıyor. giethoorn ise adeta bir masalın içerisindeymiş hissiyatı veren kanallara ve doğaya sahip. kasabanın içerisinde bisiklet ve tekneler dışında başka araç bulunmuyor. çok ucuz fiyatlara küçük motorlu sandallar kiralayıp gezmek inanılmaz bir keyif ve tecrübe.
tabiki bu kasabaları gezerken aynı zamanda bol bol yel değirmeniyle karşılacaksınız.
lale bahçelerini görmek isterseniz yine amsterdam'a çok da uzak olmayan keukenhof'a gitmeniz gerekiyor. buraya giden yolun 2 saatlik bir bisiklet rotası var ve çok güzel olduğu söyleniyor. fakat ben trenle gitmeyi tercih etmiştim.

yeme - içme olarak ise genelde fast food tükettim fakat özellikle bu bahsettiğim kasabalarda deniz ürünleri yemek oldukça mantıklı. bunun dışında ''patat'' denilen külah içerisine konmuş kalın dilimli patates kızartmaları oldukça popüler.
ufak bir de tavsiye: winkel 43 isimli elmalı turta yapan ünlü bir kafe var.
''world's best apple pie'' mottosuyla yıllardır aynı yerde bu işi yapıyorlar. dünya'nın en iyisi mi bilemem ama farklı ve güzel olduğunu düşünüyorum.
her sokağına her nehrine her evine hayran olduğum dünya üzerinde kurtarılmış birkaç yerden biri olan şehirdir.
Kimse tuvaletini sokaklara yapmasın diye sokaklara Tuvalet koyulan şehirdir.
avrupada gezdiğim şehirler içerisinde kafadan ilk sıraya giren yeryüzündeki cennet.
konaklamanın oldukça pahalı, gezilecek yerlerinde sınırlı olduğu başkent tavsiye edilmez.
Avrupa da gezdiğim şehirler arasında ilkbahar da en güzel şehir.
Kaldığımız 2. gün yanlış park etmemizden ötürü belediyenin bisikletlerimizi çektiği ama nereye götürdüğünü çok az kişinin bildiği yediemin depolarını geze geze bisiklet aradığımız şehir. Var ol Amsterdam !
bir çok kişi tarafından, en meşhur itemlerinden biri magic mushroom kabul edilen hollanda şehri.
/ 12