alttaki yazara soracaklarım var

/ 8
roma ve floransa. tabi bunun için gelecekteki sevgilimin sanata ilgi duymasi gerekiyor. sonucta lorenzo bernini'den boticelli'den konuşurken kahvemizi yudumlamamiz elzemdir. yeni gelen arkadaşa sorum varoluşsal buhranlar yaşadığın anda kendini doğaya bırakmak dışında en etkili yontemin nedir?
İnsanlar zaten kendi dinlerini yaratmıyor mu? Daha doğrusu birkaç insan yaratıp devamı getiriyor diğer insan kümeside biat ederek.

Biat etmek insancıl bi hareket olmamasına rağmen neden ediliyor?
Asgari yaşam standardı herkesin kafasında farklıdır ama genel düzey bizim ülkemizde az olduğu için üstlere özenmek normaldir dünya genelinde kıyasa girersek insan olmanın özelliği düşünebilme yetisi olması ise sürekli daha iyiyi istemek kadar doğal birşey olamaz özenmekle istemek arasında ufak bir çizgi vardır bence.özenmek iradesi tam oturmamışların ,istemek ise sürekli ilerlemeyi düşünenlerin yazgısıdır.taa ki sonun yaklaştığını fark edene kadar sonuç olarak

Doğru şeyi istediğimizi gerçekleştirmeden nasıl biliriz en azından yanlışı istediğimizi nasıl fark ederiz.(isteme konusu sıradan şeyler değil subjektif şeyler olmalı)
hiçbi' zaman kesin doğru ya da tamamen yanlış seçimler olamaz. dünya; hatta her bir madde olasılıklardan meydana gelir. yaşanabilecek her olay oradadır ve bir sabah uyanamayıp alarmı ertelediğimizde bile bir koca yığın olasılıklar dizinini değiştirmiş oluruz. bu sebeple hiçbir zaman en iyi seçim ya da kötü bir seçim diye olgular olmayacaktır. yaşa ve gör. mümkün olduğunca çabuk seçmek bir çözümdür sanırım.

alttaki yazara sorum; aşk sadece bir pazarlama taktiği midir? (var olan sistemin bir çok ürünü için ve satın alma döngüsüne katkı sağlamak için)
Sadece aşk değil bu hayattaki herşey pazarlamaya dayanır mesela küçük bir çocuk istediği şeyleri elde etmek için anne babasına sevgisini pazarlar, kadın ya da erkek karşı cinse kendini pazarlar, bazen gülüşünü, bazen statüsünü, bazen parasını, bazen dış görünüşünü ... bu liste uzar gider..
Alttaki yazara sorum aşk var mı?
Bunu ben cevaplamak istiyorum.
Efendim geçen sene başıma geldiğini düşünmüştüm sonra dur dedim şimdi sinek ısırır yaz aylarında geçici bir gıcıklanma olur daha sonrasında ise orayı kaşırız kaşırız birdaha kaşırız merak eder irdeleriz. Uzun bir süre belki izi kalır ama deştikçe acıtır. Dokunulmasa püf sorun yok.İşte bunun gibidir aşk geçici bir gıcıklanma ile merak sonucu oluşur. Buna ise deliler gibi sevmek denilmesi yanlıştır.
Bir de şuanda ve önceden var olan düzeni düşünelim ne o ? Entegre et ve (yönet) sat.düzen basit ilk önce algımıza yerleşiyor sonra kendiliğimizden istiyoruz. Bu ekonominin büyük oyunu olduğuna inanıyorum.
Misal aşk var aşık oldun hoooop telekominikasyon şirketleri bayram eder sabah öğle akşam telefonla konuşulur. Bu en basitiydi kişiliğinden imtiyaz vermene bile sebep olabilir bu illet.
Daha sonra ayrılsınlar çok konuştular birbirlerinden soğudular (ne sevgi ama).yaş küçükse (18 30 arası yapar genelde) ne olacak hemen erkek sigara alkol ve şarkı kimler kazandı düzeni yönetenler kimler kaybetti düzenin altında ezilenler. Peki kadın ne yapar hemen çikolataya hücum eder hemde allah allah nidaları ile. Yine kazanan kim ,düzen. İşte aşk budur benim için.senin sürekli kaybettiğin birşeydir.
Yani ha bir hayvanın ısırdığı yer ha aşk aradaki tek fark birilerinin kazanması...gerçi diğerinde de sinek kazanıyor bence fark yok.
Basiretsiz gardaşım senle tanış olalım çok yakın duyguları besliyoruz

Soruya dönersek Zannediyorum bir tane daha rezil herif lazımdı dünyaya amaç bol bol karbondioksit verip oksijen tüketmek böylece kıyameti yaklaştıracağım...


Peki en son okuduğun kitaptaki en etkilendiğin söz nedir?
Demek ki, Kemalist, yasaların şekliyle değil, Montesquieu’nun o ölümsüz tabiriyle “ruhuyla” ilgilenen kişidir. Onu ilgilendiren doğa yasaları ile onlar ışığında ve eleştirel akıl denetiminde kurulabilecek bir toplum yaşamıdır.


• Bir toplum nasıl intihar eder - celal şengör

Peki beğendiğin bir şiirin en sevdiğin satırları nelerdir?
vatan çiftliklerinizse,
kasalarınızın ve çek defterlerinizin içindekilerse vatan,
vatan, şose boylarında gebermekse açlıktan,
vatan, soğukta it gibi titremek ve sıtmadan kıvranmaksa yazın,
fabrikalarınızda al kanımızı içmekse vatan,
vatan tırnaklarıysa ağalarınızın,
vatan, mızraklı ilmühalse, vatan, polis copuysa,
ödeneklerinizse, maaşlarınızsa vatan,
vatan, amerikan üsleri, amerikan bombası, amerikan donanması topuysa,
vatan, kurtulmamaksa kokmuş karanlığımızdan,
ben vatan hainiyim.

soru: neden toplum insanları minimum iki kişi olmaya zorlar? insanlar yalnız da gayet mutlu normal bir yaşam sürdüremez mi? ve en huzurlu hissettiğin yer?
ne demiş kaan tangöze "hiç mi yalnız kalmadın,şu garip dünyada,aaaah o zaman anlarsın,yalnızlık paylaşılmaz"
toplumdan ziyade bu yaradılışımızda olan bir durum diye düşünüyorum. her canlı muhakkak bir eş arar. bunu sadece eş,sevgili diye düşünme. bir canlı ya bile insan ihtiyaç duyar. zorlama değil de "doğamızda var" diyelim.insan olmasa bile yalnız kalan insanlar hayvanla,ağaçla,kuşla konuşur.

insan yalnızlığından kastediyorsan evet bir insan yalnız gayet mutlu olabilir.
en huzurlu hissetiğim yer konum olarak söyleyemem ama kesinlikle bir deniz kenarıdır.

alttaki yazara sorum şu ;
yazın iki motosikletli olarak ege turuna çıkıcaz istanbuldan. rotam ; gökçeada-şehitler abidesi-bozcaada-cundaadası-şirince-efes antik kenti-kuş adası

bu mesafe arasında bana kesinlikle ziyaret etmelisin diyebileceğin bi yer var mı ? var ise sebepleri :)
/ 8