#tüm turuncuyolcu başlıkları

Kopenhag’da yer alan Rosenborg Kalesi, İskandinav krallarının en popüler olanlardan biri olan IV. Christian tarafından 1606 yıllında inşa edilmiş tarihi bir yapıdır.

1838 yıllında halka açıldı. Kraliyet Mücevherleri ve Kraliyet Taç Regalia gibi çok sayıda koleksiyon bulunur. Günümüzde burası müze olarak hizmette açılmıştır. Muazzam bahçesi ise oldukça dikkat çekmektedir. Kopenhag’a yolunuz düşerse mutlaka bu yapıyı ziyaret edin. Avrupa’nın en popüler kale, saray ve müzelerinden biridir.

Kopenhag’ta bulunan tarihi gözlem kulesidir.

Danimarka-Norveç krallarından IV. Christian’ın 1635 ile 1642 yılları arasında yaptırdığı gözlem kulesi halen aynı işlevi görüyor. Trinitatis Kilisesi’ni de barındıran Trinitatis kompleksinde bir dönem Kopenhag Üniversitesi’nin kütüphanesi de yer alıyormuş. Tarihte İngiliz bombardımanından etkilenmiş, yangın görmüş ama yenileme ve restorasyon çalışmaları sayesinde bugüne ulaşmış. Rundetaarn kesinlikle Kopenhag’da gezilmesi gereken yerlerden biri; kulenin tepesinden şehrin hoş manzarasını seyredebilirsiniz.

Danimarka’nın başkenti kopenhag’tadır. Danimarka ve kopenhag gezisi planlıyorsanız, danimarka’yı ve yaşamlarını anlama konusunda başlangıç için oldukça ideal bir yerdir.

Danimarka kraliyet ailesinin halen içinde yaşadığı, şehir merkezindeki saray, 4 yapıdan oluşuyor. Ortada, Sophie Amalienborg’un yerine bu saray
kompleksini inşa ettiren Kral IV. Frederik’in at üstünde heykeli bulunuyor. Etrafındaki dört sarayın isimleri Moltke, Levetzau, Brockdorff ve Schack diye geçiyor.

İsviçre 'de Zürih şehrinin güney-doğusunda bulunan bir göl. Zürih Gölü, İsviçre'nin Zürich, Schwyz ve St. Gallen kantonlarıyla ile çevrilidir. 88.7 km²lik gölün üzerinde Ufenau ve Lützelau adında iki ada bulunur.

Litvanya, Kaunas’tadır. “ Pažaislis ” litvan alfabesine göre yazılmış olup, okunuşu “ pajaislis “ tir.

1664 yılında inşa edilen, Litvanya'nın en eski saat kuleli kilisesi, barok manastırıdır. Ziyaret etmek ve açık olan alanları gezmek mümkün.

Litvanya, Kaunas’tadır. Türkçe adıyla “dokuzuncu kale” dir.

Soykırım sergileri ve anıtları içeren, 1800'lerden kalma olup yeniden inşa edilen kale ve Nazi infaz mekanıdır.




Kaunas gezisi sırasında mutlaka görülmesi gereken yerler arasındadır. İçerisini gezmekte mümkündür ve içeride zindanlar, işkence odaları, infaz odaları, yer altı tünelleri gibi ilgi çekici yerleri görmekte mümkündür. Kendiniz de gezebileceğiniz gibi, rehberler/turlar eşliğinde de gezmeniz mümkün.

Hamburg’un St. Pauli semtindeki Reeperbahn Caddesi, Almanya’da “günah yolu” olarak adlandırılıyor. Bar, restoran, genelev ve seks-shopların bulunduğu cadde eskiden denizcilerin gözdesiymiş. Şimdi ise turistlerin.



Hamburg’un red light’ı olarak bilinir.sokağın giriş/çıkış kısımları yaklaşık 2 metrelik duvarlarla kapalıdır. Sokak içerisinde görüntü kaydı yapmanın yasak olduğunu gösteren tabela ve uyarı işaretleri vardır. Ayrıca 18 yaşından küçüklerin ve kadınların girmesinin de yasak olduğu bazı tabelalarla belirtilmiştir.




Bölgede yaşayan Almanlar caddenin eski havasının kalmadığını, tüm özelliğini ünlenerek kaybettiğini düşünüyorlar. Caddeyi gündüz gözüyle ziyaret ettiğinizde bakımsız ve hor kullanılmış olduğunu görmeniz mümkün.

Norveç'in başkenti Oslo'da bulunan bir Ortaçağ kalesidir. Kale, 13. yüzyılın sonlarında Oslo'yu korumak amacıyla inşa edilmiştir. Aynı zamanda kraliyet ikametgâhı ve hapishane olarak da kullanılmıştır.

14.yy’de tepeyi aşmaya çalışırken yolları kesilip katledilen 7 keşişin anısına dikilen devasa Üç Haç Anıtı, günümüze gelene kadar çok kez değişmiş ve zarar görmüş. Yeniden doğuş hareketinin başında, 1989 yılında mimar ve heykeltıraş A. Vivulskis tarafından son hali yapılan anıt şehrin göz alıcı dini simgelerinden biridir.

Vilnius’da tartışmasız en etkileyici yerlerden biridir. Eski bir spor salonu içine kurulan müzenin acı tarihi, 1941’de Nazilerin Litvanya’yı işgali sırasında Gestapo’nun karargâhı haline gelmesiyle başlamış. Müze iki kısma ayrılmış; üstteki iki katta Litvanyalı partizanların Sovyet sakinlerine karşı direnişleri, Litvanya halkının Sibirya’ya sürülmesi ve halkın günlük yaşamı belgeleniyor. Müzenin diğer kısmında hapishane hücreleri, infaz ve işkence odaları var.



İç açan bir havası olmasa da dönemi en iyi yansıtan müzelerden biri olduğunu söyleyebilirim.