#tüm nihan entry'leri

küçüklükten gelen hep olduğumuz gibi kalacağımız, büyümeyeceğimiz sanrısı yüzünden oluşan duygudur.

sanki hep küçük çocuk olarak kalacaksın, okuluna gidip geleceksin ve bu böyle devam edecek. halbuki zaman geçti, büyüdün eşşek kadar oldun. çevrendekiler patır patır düşmeye başladı nişana, düğüne. yavaştan uyanmaya başlıyosun mevzuya, lan bi dakka! bu her an benim de başıma gelebilir! ve hafiften tırsmalar başlar.....

tabi bunun yanında güvenilecek düzgün bir insan evladı bulmak sorunu da korkunun bir başka sebebi.
sun isimli şarkıları müthiş olan grup. bir şarkıya taktı mı takan bi tip olduğum için diğer şarkılarını henüz dinlemedim ama kaliteli oldukları belli.
bol bakışmalı ve bol ağır çekimlidir. iyi başlayanlar bile önünde sonunda klişe konulara / olaylara evrilir. bir bölümü bir türlü bitmek bilmez. önceden bir günde iki dizi varken şimdi üç - üç buçuk saat sürüyor bir dizi.
bu ay ahmet hamdi tanpınar var kapakta. bir de posteri var bu güzel insanın. onunla ilgili söyleşiler, yazılar da var usta isimlerden. çok mutlu oldum Tanpınar'ı görünce. yeri bende ayrıdır, hep içimi acıtır yokluk çekişi, kıymetinin bilinmeyişi. neyse ki artık daha çok biliyoruz onu, yaptıklarını, değerini. umarım huzura ermiştir. çok seviyorum.
"İnsan bir kere sevmeye görsün, anladım
Nereye gidersen git, orada İstanbul."

demiş ümit yaşar oğuzcan.
şu an can havliyle dökmeden yemeye çalıştığım yiyecek. çıtır çıtır olması hem ağız sulandıran hem de yemeye çalışırken şekilden şekle girmeniz halinde sizi yamultabilen bir özelliğidir. dışarda yemeniz önerilmez zira ağzınızda, burnunuzda - hatta kaşınızda filan - kendine yer bulur. evdeki samimi ortamınızda yemeniz önerilir. böyle bi ortamda hayvan gibi yumulun. bunun gibi evde yemenizi önerdiğim bir diğer yiyecek de kumrudur.
neden bu kadar sevildiğini ve abartıldığını anlayamadığım bisküvi. az biraz bile güzel değil, hiç güzel. güzel olmamasına rağmen her şeyin içinde. sevmediğiniz insan gibi.