#tüm kabaherif entry'leri

eski türkiye'ye ait bir aktivite. aktivite de değil aslında bir nevi sevgi yumağı içindeki renk paylaşımı.

bu ve beşbenzemez aktivitelerle büyüyen hiçbir çocuk kötü olmadı büyüdüğünde. onun için yeni yetmelerin ruhsuz olması. ve bundandır ruhlarında eksik olan sevgiyi yapay uyarıcılarla doldurma sevdaları belki de.
birtakım sinsirella'nın spotify'ı msn messenger'ın ne dinliyorum fonksiyonu gibi kullanmasının sonucu ortaya çıkan kaygı bozukluğu.
farazi v kayra'nın hayalet ıslığı albümünden tam ismi "Mevsim Olmayan Mekanlar V: Unutulanlar" olankaraçalı'nın eşlik ederek daha bir yüreğe dokunmasına sebep olduğu mükemmel şarkı.

ikinci yeni'ye yakın sözleri şöyle:

dinle
[Verse 1: kayra]

Kara göründü kursağımda insaf
Bur'da hiçbir korsan ölümle iflah olmaz
Acaba kimsin? Kim cenaze sahibi?
Geçerken uğradım demek nedir, yeterli mi?
Otur biraz soluklan daha yolun var
Keyfe bin keder çocuklar cebimde rüzgar
Kesseler bırakmam mİsafirimsin
Ölen birinden kalma pijamalar giyin
Cebimde var beş altı tane küp şeker
Sabah bir boş bulunup da istemişti benden
Ve pek tabi ki perdeler dokunma böyle kalsın
Her sabah gözümde kanlanan haramsın
Kara fonla başlar beş ay boyunca durmaz
Böyle susmak olmaz, birazcık anlat
Sen sihirbaz, kılıçlar yutturan
Birazcık anlat, böyle susmak olmaz

[Verse 2: karaçalı]

Bir kere gözünde buz kırıklarıyla hoşça kal dedim ederine
Kimim ben? Burası ne? Ağlamanın bedeli ne?
Benzediğinde yanan bir mendil yanan dinamite
İşte öyle dişimi sıkıp gömüldüm kederime
Mezemiz masada az mezgitimiz eksik
Şarkılar ve rakı var kokun kadar keskin
Dinlediğimiz hiçbir şarkı etmedi teskin bizi
Kin duvarda asılı kin or'da eğik resmin
Gidişin akşam oldu pazar kapanışı gibi
Sokaklar angarya ve çerçöp çadır ipi
Odanın içine radyodan sızan hayaletin
Çıkardık pillerini unutmayı hayal edip
Bir alçak bunu diyebilir ancak inanmam
Bir alçak buna gülebilir ancak
Biraz da kayboldum
Yoruldum ama kaçmadım
Savaş yanlısı saçlarından

[Scratchez: vinyl obscura]

[Verse 3: kayra]

Yer yarıldı, ivedilikle içine girdim
Yanımda kin falan götürmedim, ödünç verir misin?
Duvarı kanatarak bu ranzalarda yarım akıl yat
Ben değil fakat fotoğraflar hoyrat
Birazcık insaf, kimsenin değil sokak
Panayır ortasında aramadım ki matrak
Onca laf sonunda söyle var mı maksat?
Laçkalıklı harman imajlarla duyma yok sat
Hatırlayan mı var acaba neydi vicdan?
Kaldırımda dil bulup önce ben kopart'cam
Bacalarından dumanı ters çıkan vapurlar
Akşamüstü olmadan kara çelenk bıraktılar
Üstü neyse lafı dolandırıp tek satırda yazmadan
Karanlık puntolarda kendi kanlarıyla yarına kalamadan
Pek düşünmeden tek bir başlık attılar: Unutulanlar!
karsu dönmez'in mükemmel sözlere ve yorumuna sahip şarkısı.

nilüfer caz festivali performansı ise unutulmaz: buyrun
Artık bana bakma,
Koynuma da girme,
Uzak ol,
Mazi ol.
Gönlümden vazgeç,
Kalbimi bırak,
Bakma, dönme,
Bırak beni böyle.
Rujumun rengi çalma,
Kalsın benim dudaklarımda.
Karşımdaki koltuk boş kalsın,
Şarkımız bir bana çalsın.
Merak etme, ben düşmem.
Bakma, dönme, bırak beni,
Böyle...
hakan günday'ın 2017'de onur saylak tarafından filme çekilen romanı. roman aynı zamanda fransa'nın saygın roman ödülü prix medicis'nin, 2015 En İyi Yabancı Roman Ödülüne sahip.

içeriğine bakacak olursak heyecanını kaçırmadan kitabın arkasında yazanlar yetecektir sanırım:

İnsanları çaresiz bırak, iç organlarından roket yaparlar!

Siz bu cümleyi okurken, bir yerlerde insanlar, ülkelerindeki savaş, açlık ve yoksulluktan kaçmak için sonu zifiri bir yolculuğa çıkmaya hazırlanıyor. Ancak bu hikâye o kaçak göçmenlerle değil, onları kaçıranlardan biriyle ilgili. Adı gazâ. Babası bir insan kaçakçısı, Gazâ da onun çırağı. Henüz 9 yaşında. Yani, hayata ve insana dair, öğrenmemesi gereken ne varsa, hepsini öğrenecek yaşta.

“Doğu ile Batı arasındaki fark, Türkiye’dir. Hangisinden hangisini çıkarınca geriye Türkiye kalır, bilmiyorum ama aralarındaki mesafe Türkiye kadar, ondan eminim. Ve biz orada yaşıyorduk. Her gün politikacıların televizyonlara çıkıp jeopolitik öneminden söz ettiği bir ülkede. Önceleri çözemezdim ne anlama geldiğini. Meğer jeopolitik önem, içi kapkaranlık ve farları fal taşı gibi otobüslerin, sırf yol üstünde diye, gecenin ortasında mola verdiği kırık dökük bir binanın ada ve parsel numaralarıyla yapılan çıkar hesapları demekmiş. 1.565 km uzunluğunda koca bir Boğaz Köprüsü anlamına geliyormuş. Ülkede yaşayanların boğazlarının içinden geçen dev bir köprü. Çıplak ayağı Doğu’da, ayakkabılı olanı Batı’da ve üzerinden yasadışı ne varsa geçip giden, yaşlı bir köprü. Kursağımızdan geçiyordu hepsi. Özellikle de, kaçak denilen insanlar… Elimizden geleni yapıyorduk... Boğazımıza takılmasınlar diye. Yutkunup
gönderiyorduk hepsini. Nereye gideceklerse oraya… Sınırdan sınıra ticaret… Duvardan duvara…”
g.o.r.a. ve a.r.o.g. filmlerinin baş karakteri her türlü halı, kilim, turistik faaliyetin adamı büyük gezgin. yeni serüveniyle yeniden aramızda olacakmış 2018'de.

(bkz: arif v 216)