Herkes istediğini yapabilir. Gittiği yeri, konseri, eğlendiği ortamı vs. Atması ona mutluluk veriyorsa atsın. Bu tarz paylaşımlar yapanlara laf etmektense görmek istemiyorsanız hikaye engelle seçeneği var görmezden gelebilirsiniz.
Diğer bir pencereden bakacak olursak insanlarımız gösteriş için ve sırf paylaşmak için yaptıkları şeyleri desteklemiyorum.
Tabuları yıkan bir kadının yaşam öyküsü. Döneminin komünist rejiminde seks ve aşka dair bir kitap çıkarma mücadelesi veren seksolog. Kadının da cinsellikte orgazm olabilmesinin yolu olduğu ve zevk almanın sadece erkeklere ait bir şey olmadığını anlatmaya çalışmaktadır. Fazlasıyla kaliteli bir film çıkmış ortaya. Cinselliğe dair düşüncelerimi etkilediğini söylemeliyim.
mine söğüt’ün “delirerek ölenlere” ithaf ettiği enfes kitap. 21 delirme hikayesini kaleme aldığı bu öykü kitabının edebi dili karanlık ve insanı içine çeken bir nitelikte. İlk hikayeyi okuduktan sonra diğer hikayelere hemen geçmek ile çabuk bitmesin tadına vararak okuyayım kararsızlığı içinde kaldım.
bu hikayeyi çocuklukta duyduysanız yeri genelde pazar kahvaltılarıdır. bizimkilerin ilk tanışmaları kütüphanede olmuş. birbirlerine kitap önermişler ve değiş-tokuş yapmışlar. e haliyle kitabı geri almak için de tekrar buluşmak gerek. böyle böyle derken başlamışlar. şimdileri düşününce oldukça naif geliyor bana.

o zaman yollayın gelsin bakalım. daha dinlenesi hikayeler vardır diye düşünüyorum ben.
bazen barış manço'nun bazı şarkılarındaki gibi direkt bi masal dinlerken de bulabilirsiniz kendinizi. mesela eski bir fincan gibi. tam çocuklara dinletilecek tatta bir hikaye.
kiminin uzun uzadıya bir hikayesi, kiminin de şansızlıklar silsilesi olabilecek durumları anlatması veya susmayı tercih etmesiyle sonuçlanandır. ama genelde tırt bir hikaye sonunda oluşmuş izlerdir.