burada da her yere balkabağı konulsun. her yer hayalet kostümü giymiş insanlarla dolsun istiyorum. en eğlenceli bayramları kaptırmısız arkadas. kostüm ara her yerde aynı kostüm. derdini şaapalım demeyin çözüm bulun
ev yapımı börekler, poğaçalar, sarmalar...kısır ve patates salatası günün star parçalarıdır. hem dedikodu hem lezzet hem birikim. daha iyi bir event görmedim... küçük bir sosyal kulüp
şimdi şöyle, iskoç viskisi denince olayın derin bir tarihi var; 1400’lerden bu yana adamlar bu işi yapıyor. üretim süreçlerinde meşe fıçılarla yıllandırma ve suyun saf kalitesi gibi detaylar var ki, tadı da tam olarak buradan geliyor. iskoçya'nın havası, suyu, toprağı bu viskilerin karakterini oluşturuyor. farklı bölgelerden çıkanlar da birbirinden epey farklı; highland meyvemsi tatlar verirken, islay bölgesinden çıkanlar isli ve biraz daha tok bir tat sunuyor. hangi markalar mı? glenfiddich, macallan, lagavulin... tadına bakınca “ha işte bu!” diyorsunuz. çünkü bu viski, yılların emeği, sabrı ve ustalığı.
astroloji uzun zamandır hayatımda ve eğlenceli dünyasında kaybolmadan geçirdiğim bir gün neredeyse yok gibi. geçenlerde keşfettiğim bir uygulama var ki, tam aradığım şey çıktı: mapastro. bir girdim, resmen burçların içinde kayboldum.

günlük burç yorumlarından tutun da astroloji haritası analizlerine kadar her şey var. her sabah bir bakıyorum, bugün benim burç için neler var diye. bir yandan da arkadaşlarımın burçlarını kontrol edip "aa bak seninle bu burç çok iyi anlaşıyormuş" diye eğleniyorum.

uygulamanın en güzel yanı, hem eğlenceli hem de bilgilendirici olması. astrolojiye ilgisi olanlar, "acaba bugün yıldızlar bana ne diyor?" diye merak edenler için birebir. mapastro'yla tanıştığımdan beri günlerim bir nebze daha renkli ve keyifli geçiyor diyebilirim. tavsiye edilir!
avrupa’da yılbaşı pazarları dendiğinde akla ilk gelen şey o sıcacık atmosfer, etrafı saran tarçın ve sıcak şarap kokusu, ışıkların büyüleyici dansı... eğer seyahat etmeyi seviyorsanız, aralık ayının en keyifli rotalarından biri bu pazarlar. kışın soğuğunu unutmak, yeni yılın büyüsünü yaşamak için hem vizeli hem de vizesiz pazarları sizin için derledim.
vizeli yılbaşı pazarları:

prag (çekya): prag'ın ünlü old town meydanı'nda kurulan yılbaşı pazarı, kesinlikle avrupa’nın en büyüleyici pazarlarından biri. üstelik karl köprüsü’nde yürüyüş yaptıktan sonra meydanda bir "trdelník" yemezseniz, seyahatiniz eksik kalır.
viyana (avusturya): viyana'nın rathausplatz meydanı'ndaki yılbaşı pazarı, avusturya’nın kültürünü sonuna kadar hissettiren bir deneyim. hem noel süsleri hem de leziz sıcak içeceklerle dolu tezgahlar, kışın büyüsünü yaşatıyor.
strazburg (fransa): strazburg’daki pazar, avrupa’nın en eski yılbaşı pazarlarından biri. her sokakta ayrı bir noel melodisi ve ışıltı var. şehrin tarihi dokusuyla birleşen bu atmosfer, sizi adeta bir masalın içine çekiyor.
vizesiz yılbaşı pazarları:

belgrad (sırbistan): yılbaşı zamanı belgrad'a gitmek isterseniz, skadarlija bölgesindeki pazarlar kesinlikle kaçırılmaması gereken bir deneyim. sırp mutfağının lezzetleriyle tanışabileceğiniz bu pazar, oldukça ekonomik.
sarajevo (bosna-hersek): şehrin tarihi ve doğal güzellikleriyle birleşen yılbaşı pazarları, balkanların sıcaklığını hissettiriyor. başçarşı'da yürüyüp, geleneksel tatların tadını çıkarabilirsiniz.
yılın bu en ışıltılı döneminde, avrupa’nın en güzel pazarları sizi bekliyor. hazır olun; çünkü kendinizi bir noel masalında bulacaksınız!
1 ay öncesine kadar ara ara aklıma düşen, sonrasında "olsun ya burası da vatan sonuçta, herşeyimiz burada" diyerek sürekli olarak arka plana attığım ve ertelediğim bir istek. son 1 ayda ise istekten ziyade zorunluluk hissediyorum. her sabah farklı bir olaya, farklı bir endişeye, farklı bir acıya uyanıyoruz. bu psikolojik olarak insanı çok yoran bir durum. geçinmeye mi çalışalım, güvenliğimizi mi sağlayalım, adaletin sağlanması için mücadele mi edelim? ne yapalım, hangi birini yapalım bilemiyoruz. zannediyorum ülkenin %80 i falan bu durumda şu anda. ben şahsen hayatımı sürdürmekte oldukça zorlanıyorum. sağlıklı, stabil bir psikolojide kalmakta zorlanıyorum. ruh halim sürekli inişli çıkışlı. insanın vatanından ayrılması zor elbette, evimiz burası, sevdiklerimiz burda, kültürümüz, temellerimiz burda. insanın toprağından ayrılıp bilmediği bambaşka bir kültüre, hele ki tek başına gitmesi çok zor. kültürü farklı, dili farklı, her ne koşulda olursa olsun o "gurbetçi" olma hali.. işte şu an öyle bir duruma geldik ki tüm bu zorlukları göze alıp arkamıza bile bakmadan huzura, güvenliğe, adalete koşasımız var.
norm ender - parla / hem kalıcı hem kulağa hem yüreğe dokunan gururlandıran 100. yıla yakışır bi marş.
bu çift nasıl bu kadar istikrarlı devam ediyor hayretler içerisindeyim. adam karısına tapıyor gerçi tapılmayacak gibi de değil ona bu konuda katılıyorummm sadece hailey'den bahsettigi postları var (full time övgü). türk erkeklerine azcık örnek olsun
Bedenime sahip olabilirsin ama ruhuma asla! (only bedene sahip olunabilen günümüz)
Parayla saadet olmaz evladım, bunu sakın unutma (öyle de güzel oluyor ki gel bak ınstagram akışıma)
Bu da mı gol değil hakim bey (fenerbahçeden bahsediyorsak geçerliliğini koruyor)
başka da aklıma gelmedi ama aradaki bu farktan kendime iyi malzeme çıkarırım
1 yıldan fazla süredir galatasaray için koşturuyo sahaların karizmatik prensi. sadece futbol sahasında değil, sosyal medyada, gündemde de cok konusulan biri.