bana göre, gelmiş geçmiş en iyi 5 türk filmi içinde yer alan yapım, belki de en iyisi. zamanın şartları düşünülürse -çekimi 2002-2003, sinemaya girmesi 2004'dür- gayet zamanın ötesinde bir filmdir.
goranın devamı olan film. 2008 yılında gösterime girmiştir. gora kadar ses getirmese de yeri hala ayrıdır.
yine bir cem yılmaz baş yapıtı olan film. 2010 yılında gösterime girmiştir, kalite olarak gora ve arog kadar kalitelidir lakin bizim yüce (!) türk milletimiz bu filmdeki ince esprileri anlayamadığı için pek gülmemiştir.
1998 yapımı cem yılmaz filmi. o zamanın türkiyesini özetleyen bir film aslında, geçen 19 yılda toplumsal olarak ne kadar değiştiğimizi görünce bir hüzün kapladı içimi.
Kadınlar için evliliğin bu kadar baş tacı gozukmesi garip. Önceki hayatını tamamen silmek ister gibi sosyal medyada bile hic zaman kaybetmeden soyadi değiştirmeyi akıl etmeleri de garip. Herkesin giydiğine kimse karışamaz tabi ama gözlemlediğim en garip durumlardan birisidir bu.
Avrupa'nın en batı noktası, önünüzde bir okyanus dik bir farezin yamacında saatlerce kendinizi bulabileceğiniz bir mekan.

oradayken Şebnem'den okyanus şarkısını dinleyebilirsiniz.

ulaşım olarak Lisbon'dan sintra üzeri otobüs mevcut.
bir galatasaray'lı olarak beşiktaş'a başarılar dilediğim bugün Porto'da yapılacak karşılaşma.
konuşmalar arasında duyabileceğimiz entellikte ama özünde bir hastalık adıdır. Terleme, kaygı, korkma ya da titreme şeklinde cereyan eden durum.
sherlock holmes'culuk oynamaktır. birini ve birşeyi gizliden gizliye takip etmek, analiz edip, çıkarımlarda bulunmak şeklinde yansıyabilir.