#tüm son-ortadogu-bukucu entry'leri

halüsinasyon gördüren uyuşturucuların etkisi altında yapılan rock müzik türüdür.

lsd gibi halüsinojen maddelerin patlama yapmasıyla dolaylı yoldan ortaya çıkmıştır.
1939 doğumlu amerikalı müzisyen, şarkı sözü yazarı.

üniversiteyi depaul üniversitesi'nde okumuştur. depaul'da 4 yıl ekonomi okuduktan sonra ucla'de sinema bölümünü okurken jim morrison ile tanışırlar. üniversiteden sonra los angeles'ta şans eseri tekrar bir araya gelirler. Ray, jim’in şarkı sözü yazdığını öğrenir ve dinlemek ister. jim ise ona Moonlight Drive şarkısını söyler. Şarkı, Ray'in hoşuna gider ve birlikte the doors grubunu kurarlar.

2013 yılında almanya’da safra kesesindeki kanserden dolayı hayatını kaybetmiştir.
amerikalı şair, söz yazarı, şarkıcı, müzisyen, the doors grubunun kurucusu.

27 yaş lanetine yakalanan sanatçılardan biridir. 1943 doğumlu vokalist paris’te öldüğünde sadece 27 yaşındaydı. psychedelic rock yapmaya başladığında da daha üniversitedeydi. 5 yıl kadar kısa bir sürede rockın tanrılarından biri oldu ve öldü. alkolik, uyuşturucu bağımlısı, seks düşkünü olduğu söylense de o sadece lizard king’di ve her şeyi yapabilirdi.

5 yılda belki de milyonlarca mürit, tapıcı, kul, dinleyen, hayran (ne derseniz artık) kitlesine sahip oldu. buna benzer bir adam daha da gelir mi bilmem ama bir jim morrison daha gelmez.

light my fire , the end , back door man , end of the night , alabama song , people are strange gibi favorim şarkılarını dinleyin ve dinletin. boşa nefes alıp vermeyin, yaşayın! ayrıca bu adamı dinlerken sarhoş olmanız tavsiye edilir.

ha unutmadan aşağıda fotoğrafını vereceğim bir de ilham perisi vardı ki dost başına.



jim morrison - son-ortadogu-bukucu-A8rKY
blues-rock’ın kraliçesi, beyaz zenci, çatlak sesli genç ihtiyar sanatçı. evet, seksten ve mastürbasyondan sonra orgazm olmanın en kolay yoludur bu kadını dinlemek.

maalesef ki daha 27 yaşında hayatının baharında aşırı doz uyuşturucu yüzünden hayatını kaybetmiştir. öldüğünde bu mereti kullanan herkes gibi o da yaşıtlarının ebeveyni gibi gösteriyormuştu.

maybe , summertime , cry baby , piece of my heart , one good man benim favorilerimdir. bir viski açıp siz de bana eşlik edebilirsiniz.
israil’e girebilmek için yetkili mercilerden alınması gereken izin.

öğrenciler için bugün itibari ile güncel bilgileri aktarıyorum.

gerekli evraklar;

- pasaport (geçerlilik süresi en az 6 ay)
- 2 adet biyometrik fotoğraf(son 6 ayda çekilmiş)
- öğrenci belgesi
- 3 aylık banka hesap dökümü
- sponsor yazısı
- sponsorun vergi levhası gibi ticari evrakları
- sponsorun tapu, araba ruhsatı vb. evrakları
- başvuru formu

ben sponsor olarak annemi gösterdim. annemin vergi levhası, 2 ev tapusu, 1 araba ruhsatını yapı kredi plaza c bloktaki konsolosluğa götürdüm. (ben fazladan annemin kimlik fotokopisi ve imzası çok basit olduğu için imza sirküsünü de götürdüm.) danışmadan başvuru formu istiyorsunuz. Size ‘turistik seyahat mi?’ ve ‘musevi misiniz?’ diye sorup bir form veriyor. anladığım kadarıyla türkiyeli museviler için muamele başka. formu hemen oracıkta 2 dakikada dolduruyorsunuz.

konsolosluk hafta içi her gün 10:00-13:00 saatleri arası vize başvurularını kabul ediyor. vize evrakları, pasaport ve kimlik hariç poşet dosyaya kadar diğer bütün eşyalarınızı danışmada bırakıyorsunuz. danışmadaki görevli size sözlü olarak sıra numarası veriyor. sıranız geldiğinde bir görevli eşliğinde yedinci kata çıkıyorsunuz. orada size birkaç soru soruyorlar. kişisel algılamayın. zaten prosedür gereği olduğunu düşünülmeden ezbere söylenen sorulardan anlıyorsunuz. güvenlikteki kişi tarafından türkçe sorulan sorular ‘birinin talimatı ile konsolosluk çalışanlarından birine herhangi bir paket getirdiniz mi?’, ‘üzerinizde delici, yanıcı, patlayıcı materyal bulunuyor mu?’, ‘üzerinizde silah var mı?’ vb. pasaportunuz kontrol edildikten sonra israilli görevli gittiğiniz ülkelerle ilgili ingilizce bir iki soru sorup pasaportu tartarmış gibi elinde sallayarak ‘anladığım kadarıyla gezmeyi seviyorsunuz’ gibi bir espiri yapıyor ardından kahkaha atıyor siz ise ‘bu bir espiri miydi acaba?’, ‘gülsem mi gülmesem mi?’ diye düşünürken tamam girebilirsin diyorlar. (bu kişiseldi galiba) neyse en son tekrar bir x-ray cihazından geçtikten sonra vize işlemleri için bir kapıdan giriyorsunuz evrakları teslim ediyorsunuz. pasaportunuz hazır olduğunda almanız için size üzerinde hangi tarihte gelmeniz gerektiğini yazan bir kağıt veriliyor ve çıkıyorsunuz. illaki kendiniz gelmeniz gerekmiyor. bu kağıtla birlikte bir yakınınız da gelip alabilir. her şey toplamda 15 dakika sürüyor. ayrıca konsoloslukta muhattap olacağınız herkes türkçe biliyor.

not: eskiden çok basit olduğu fazla evrak istemedikleri söyleniyordu ama şimdi öyle değil internet sitesinde yazan evraklardan biri eksikse geri çevirip tamamlayıp gelmenizi istiyorlar. ayrıca ayrı bir kağıda basılan vizenin ise kalktığı söylendi. vize pasaportunuza yapıştırılıyor.
kalbinin türkiye için çarptığını söyleyen alman yönetmen.

filmleriyle izleyenlere göz orgazmı yaşatan yönetmenlerden biridir. insan hikayelerini filmlerinde çok güzel işler. özellikle hayatının bir bölümü yurtdışında geçmiş kişilerin filmlerinde kendinden çok şey bulacağı yabancılaşma ve kimlik sorunlarını konu edinir. Bunun yanı sıra politik konulara da değinen yönetmen çok ama çok başarılıdır.

gegen die wand, the edge of heaven filmleri benim favorimdir. üçlemenin son filmi olan ermeni tehcirini konu edindiği the cut filmi ise tarzının dışında olmasına rağmen senaryosu ve çekim teknikleriyle beni etkilemeyi başarmıştı.

im juli filmini de çok beğenerek ve eğlenerek izlemiştim.

son filmi in the fade ise başarısına başarı katmıştır. filmin türkiye’de vizyona gireceği tarih 2 şubat olarak açıklanmıştır .
bizans imparatoru i.jüstinyen tarafından 532 yılında patrik katedrali olarak inşa edilmiştir. 1453 yılında istanbul’un fethinin ardından fatih sultan mehmet‘in emriyle kilisede insan figürleri içeren mozaikler ince sıva ile kapatılmış ve cami olarak kullanıma açılmıştır. cumhuriyetin ilk yıllarında ise cami restore edilip mozaikleri kapatan ince sıvalar sökülmüş 1935 yılında müze olarak tekrar hizmete açılmıştır.

müze, istanbul’un tarihi yarımadasında fatih ilçesinde bulunmaktadır.
kültür ve turizm bakanlığına bağlı müzeleri yılda iki kez ücretsiz ziyaret etme olanağı sağlayan kart. 50₺ gibi bir fiyatı var. sadece ayasofya müzesine kartsız girişin 40₺ olduğu gerçeğini göz önüne aldığımızda gerçekten çok kârlı.

iş bankasının iş’te üniversiteli kredi kartı ise yılda her müzeye bir defaya mahsus ücretsiz giriş hakkı tanıyor.
ne denir, ne söylenir bilemiyorum. aklımdan geçenleri yazsam bu mahlukatları insan yerine koyar bir de üstüne hakaret davası açarlar.

hukuk sistemimiz mi yoksa hukukçularımız mı yoksa halk olarak biz mi bilemiyorum ama birileri bu mahlukları koruduğu için maalesef ki bu olayları yaşıyoruz.