#tüm misswatermelon entry'leri

Buzlusu ayrı güzel, kahveye katilani ayrı güzel. Şu satırları yazarken bile gözlerimi kapatıp boğazımdan aşağı akarken aldığım hazzı düşündüm. Gerçek olamayacak kadar güzel bir içki.

(bkz: akin dil eğitim) gerek sosyal medya sayfaları gerek arkadaşlarımdan olsun sürekli duyduğum kurum. kendim de düşünüyordum hatta Kadıköy şubesine gittim bilgi almak için fakat sınıfların 55-60 kişi olduğunu duyunca kafamda soru işareti oluştu. Online dersin de fiziksel ders kadar faydası olur mu supheliyim. Tecrübelerinizden yararlanmak amaçlı açılmış bir başlık buyrun sevgili yazarlar.

Gezinin son durağı Lviv'e inmisim. Hem hastalık hem yorgunluk o biçim artık. E beraberinde bir de sinir bozukluğu getiriyor. Tren garında indim bir de ne göreyim alfabe o biçim. Tabii ki biliyordum ama böyle bir manzara, hele de insanların hiç İngilizce bilmediği bir ortam iyice sinirlerimi ziplatmisti. Şehir merkezine giden otobüs nereden geçiyor ona sor buna sor yok kimse anlamıyor. Birden aklıma uber geldi. İnternet çeken bir yer nasıl olduysa bulup çağırdım taksiyi. Haritadan gideceğin yeri isaretliyorsun. Şoförle hiç konusmana gerek kalmıyor. Ayrıca söğüşlenmene de imkan vermiyor. Gece de yine aynı şekilde şehir merkezinden bu kez havaalanına gitmiştim 9 lira gibi bir fiyata. Sehirin ucuz olmasından da kaynaklı tabii ama çok kullanışlı bir program olduğu kesin.

Gelip giden ruh hali, dürtü. Napıyorum ben bu kadar rahat zaman geçmemeli diye dusundururken bir yandan da işe girip köle olup napicam diye dusundurur. Çeşitli çelişkiler.

Gece hayatı sayesinde kurtardığı söylenebilir. Şehirde free walking tourla gezerken aaav waaaaoov diyecek hiçbir güzellikle karşılaşmadım; gece hayatini ve mekanlarını görene kadar. Çok hareketli ve farklı konseptlerde cafeleri, clublari ile günü kurtarıyor.

Beyazlı dayının oturuşu, o coolluk, o adanmışlık, o görev bilinci. Beni benden aldı.

Yeraltındaki tuz krallığı. Dünyanın en büyük yeraltı tuz madeni Wieliczka'daki Kopalnia Soli'de yerin 135 metre altina 370 basamak iniliyor. İçeride gördüğünüz her şey el emeği göz nuru. Heykeller, avizeler, bastığınız yer duvarlar her şey tuz. Rehber duvarları yalayabilirsiniz bakteri tutmuyor dedi onu da denedim. Bildiğiniz tuz. Her yıl 1 milyonu aşkın turist burayı ziyaret ediyor. Birçok kralın düğünü burada yapılmış, hala önemli davetler ve düğünler düzenleniyor. 300 kilometrelik yürüyüş alanı var ve 3000'den fazla oda mevcut fakat sadece 2 km yürüyüş yolu ve 24 tanesi kullanıma açık. İçeriyi rehbersiz gezmek imkansız çünkü ancak yüzde biri kullanıma açık, önüne çit konulmuş kapalı kısımlar çok fazla. Tur bitiminde bile başka bir görevli eşliğinde asansör ile yukarı cikariliyorsunuz herhangi bir kaybolma durumuna mahal vermemek için. O kadar merdiveni geri çıkmak zorunda kalmiyorsunuz bu güzel bir sey. Yerin o kadar altında havalandırma nasıl olabilir ki sorusu akla geliyor, havalandırma sistemi çok iyi çalışıyor çok daha temiz hava alma imkanı var içeride.

Ref'den daha değerlidir. Emektir. Sevgidir. İnsana insan olduğu için değer vermektir. Seni tanımıyorum ama işin görülsün, ben de mutlu olayım'dır.

(bkz: nil karaibrahimgil : duma duma dum) dansı

Paris'te Louvre Müzesinde sergilenen en önemli eserlerden bir tanesi Venus de Milo'dur. aşk ve guzellik tanrıçası Afrodit'in temsili gezegeni Venüs'tür. Milo'nun Venüs'ü anlamına gelen eser adini Milos adasından almaktadir.
Heykelin kayıp kolları ile ne yapıyor oluşu hep merak edilmiştir. Adanın kontrolu 1820 li yıllarda Osmanlı İmparatorluğundaydi ve o zamanlar bu heykel yüzünden Türkler ve Fransızlar arasında çatışma yaşanmıştır. Sonrası görüldüğü gibi Louvre Müzesinde kendine yer bulmuş Mona Lisa ile yarışacak üne sahip bir heykel.