"sivas kalesi gibisin"
edit: üniversite 1'de erkek arkadaşımın söylediği iltifatımsı cümle. söylememe gerek var mı? sivaslıydı tabi ki...
edit: üniversite 1'de erkek arkadaşımın söylediği iltifatımsı cümle. söylememe gerek var mı? sivaslıydı tabi ki...
katılamayacağım bir etkinlik daha, neden mi? çünkü çadırımı sattım!
Türkiye’nin kuzeyinde bulunan deniz ve coğrafi bölgenin ortak adıdır. Tuzluluk oranı düşük bir denizdir. Bölge ise yeşil doğasıyla tanınır. Bölgenin doğusu Gürcistan’a sınır komşusudur. Aynı zamanda benim soyadımdır. Güçlü bir kelimedir.
Edit: Bir gün umarım gidip görebilirim çünkü soyadım olduğu halde oralara hiç gitmemiş olmak can sıkıcı.
Edit: Bir gün umarım gidip görebilirim çünkü soyadım olduğu halde oralara hiç gitmemiş olmak can sıkıcı.
ben bu başlığa üç kişinin adını yazacağım, belki de dört; abidin dino, ferit edgü ve genco erkal.
Bu ülkenin yetiştirdiği bence en büyük üç entelektüeli ve en iyi dostları aynı masada toplamayı çok isterdim. Doğunun en ücra kasabalarından birinde, bolca esintinin olduğu bir yaz akşamı, köy evinin damında ev yapımı boğma rakılarımızı yudumlarken Siyaset, edebiyat ve sanat üzerine müthiş bir sohbet etmek isterdim. Sabaha karşı sızıp, gözlerimi avrupa'nın herhangi bir şehrinde açmayı ne kadar çok arzulardım, bir bilseniz.
orada tezer özlü’yle bir kadeh şarap içmek isterdim. Ama fonda telemann’dan vivace çalacak. Ben o müziğin büyüsüne kapılmış tezer'in gözlerinde bir kıvılcım ararken bana aşklarından bahsedecek. mesela güner* beni bırakıp oyunculuğu seçti, erden* ise iyiydi diyecek, hakkında çok konuşmayacak. Hans* son aşkımdı ama benimle çok ilgilenemedi belki de ilgilenmek istemedi diyecek.
Daha bitiremediği kadehi elinden alıp elini tutacağım. Tutkulu bir öpücüğün ardından sabah kadar sevişeceğiz belki, ama o beni sevmeyecek. Her şey o pansiyon odasında, bizim kirlettiğimiz çarşafların üzerinde kalacak.
Sabah beni terk ettiğinde arkasından yine adını ilk defa ondan duyduğum bir yazarın şu sözlerini hatırlayacağım; “Hayatın alaycı yasalarından biri de şudur: Sevilen kimse, veren değil, alan insandır. Sevilen kimse vermez, çünkü seven verir. Bu da anlaşılmayacak bir şey değildir; çünkü vermek almak kadar kolay unutulmayan bir zevktir; kendisine bir şey verdiğimiz insan bizim için gerekli, yani sevdiğimiz bir insan olur. Vermek bir tutku, neredeyse bir kusurdur. Kendisine bir şeyler verebileceğimiz bir insan olması gerekli.”*
Bu ülkenin yetiştirdiği bence en büyük üç entelektüeli ve en iyi dostları aynı masada toplamayı çok isterdim. Doğunun en ücra kasabalarından birinde, bolca esintinin olduğu bir yaz akşamı, köy evinin damında ev yapımı boğma rakılarımızı yudumlarken Siyaset, edebiyat ve sanat üzerine müthiş bir sohbet etmek isterdim. Sabaha karşı sızıp, gözlerimi avrupa'nın herhangi bir şehrinde açmayı ne kadar çok arzulardım, bir bilseniz.
orada tezer özlü’yle bir kadeh şarap içmek isterdim. Ama fonda telemann’dan vivace çalacak. Ben o müziğin büyüsüne kapılmış tezer'in gözlerinde bir kıvılcım ararken bana aşklarından bahsedecek. mesela güner* beni bırakıp oyunculuğu seçti, erden* ise iyiydi diyecek, hakkında çok konuşmayacak. Hans* son aşkımdı ama benimle çok ilgilenemedi belki de ilgilenmek istemedi diyecek.
Daha bitiremediği kadehi elinden alıp elini tutacağım. Tutkulu bir öpücüğün ardından sabah kadar sevişeceğiz belki, ama o beni sevmeyecek. Her şey o pansiyon odasında, bizim kirlettiğimiz çarşafların üzerinde kalacak.
Sabah beni terk ettiğinde arkasından yine adını ilk defa ondan duyduğum bir yazarın şu sözlerini hatırlayacağım; “Hayatın alaycı yasalarından biri de şudur: Sevilen kimse, veren değil, alan insandır. Sevilen kimse vermez, çünkü seven verir. Bu da anlaşılmayacak bir şey değildir; çünkü vermek almak kadar kolay unutulmayan bir zevktir; kendisine bir şey verdiğimiz insan bizim için gerekli, yani sevdiğimiz bir insan olur. Vermek bir tutku, neredeyse bir kusurdur. Kendisine bir şeyler verebileceğimiz bir insan olması gerekli.”*
Üst edit: 89. Dakikada yusuf yazıcı'nın asisti ile ozan tufan 'ın ağlara attığı gol ile 96 dakikalık mücadeleyi kazandık.
Tanım: İlkyarısında kaçan her golden sonra ifrit olduğum milli futbol maçı.
Umarım ikinci yarıda golleri bulur ve 3 puanı alırız.
Bu gece her bir oyuncumuz öyle güzel oynadı ki... o 3 puan tamamen bizim hakkımız.
Tanım: İlkyarısında kaçan her golden sonra ifrit olduğum milli futbol maçı.
Umarım ikinci yarıda golleri bulur ve 3 puanı alırız.
Bu gece her bir oyuncumuz öyle güzel oynadı ki... o 3 puan tamamen bizim hakkımız.
Devletsizliği savunan ideolojidir. Bir lider ihtiyacı duymaz bu ideoloji çünkü lider ve yönetici dediğimiz olayın sömürgeye kayacağını bariz bir şekilde öngörmektedir. İnsanlığın ortaya çıktığı ilk zamanlarda bir devlet yapısı bulunmazdı. Fakat zamanla toplu halde yaşamaya geçen insanlar yönetim sistemlerini yaratmıştır. Bunun neticesinde insan dediğimiz canlı türü artan nüfusla birlikte devlet yapısını kurmuştur. Yani devlet insan türünün özünde olan bir yapı değildir. İşte anarşizm bundan sebep devleti yok sayar. Sanılanın aksine anarşizm kaosu savunmaz. Anarşizmin esas gayesi devlet ve sistem yapılanmasının insanı süreklediği yöneten-yönetilen zincirini kırmaktır.
vitruvius adamı diyince akla ilk leonardo da vinci gelse de adı aynı isimdeki mimar ve yazarın çiziminden gelir.
Vitruvius'a göre insan bedeninin altın oran sebebiyle göze hoş gelen bir yanı vardı ve insan bedenin merkezi göbek deliğiydi.
Leonardo da vinci'nin vitruvius adamında ise dairenin ve karenin merkezi farklıdır.
Vitruvius'a göre insan bedeninin altın oran sebebiyle göze hoş gelen bir yanı vardı ve insan bedenin merkezi göbek deliğiydi.
Leonardo da vinci'nin vitruvius adamında ise dairenin ve karenin merkezi farklıdır.
yapımı oldukça basit içimi oldukça keyifli bir italyanlimon likörü. ünlü şef gennaro contaldo'nun reçetesini şöyle paylaşayım:
malzemeler:
250 ml etil alkol
3 limonun kabuğu
250 gr şeker
750 ml su
yapımı:
1. bir kavanozda etil alkol ve limon kabuklarını buluşturuyoruz. ağzını kapatıp üç gün boyunca mümkünse karanlık olmazsa ışığa az maruz kalan bir yerde bekletiyoruz. kavanozu günden güne alt üst çeviriyoruz.
(burada kullandığımız limonun kalitesi devreye giriyor. zira ne kadar mevsiminde limon kullanırsanız yapacağınız içkinin aroması o kadar güzel olacaktır.)
limon kabuğunda beyaz kısımların olmamasına özen göstermek içkiyi acılaştırmamak için önemli.
2. 3 günün sonunda su ve şekeri bir kapta karıştırıp üzerine de limon kabuğu alkol karışımını bir tülbentle süzerek aktarıyoruz ve karıştırıyoruz.
(ben orijinal tariften farklı olarak şekerin tam olarak suya geçmesi için şeker ve suyu ocakta hafif ısıtarak karıştırıyorum. ama bunu yapacak olursanız mutlaka alkolle karıştırmadan önce oda sıcaklığına inmiş olmasına dikkat edin. yoksa etil alkolün uçmasına sebebiyet verip içkinin alkol oranının düşmesine neden olabilirsiniz.)
(orijinal tarif bana çok tatlı geldiği için şeker oranını yarı yarıya düşürüyorum. ağız tadınıza göre bunu ayarlayabilirsiniz.)
limoncello hazır. afiyet olsun.*
malzemeler:
250 ml etil alkol
3 limonun kabuğu
250 gr şeker
750 ml su
yapımı:
1. bir kavanozda etil alkol ve limon kabuklarını buluşturuyoruz. ağzını kapatıp üç gün boyunca mümkünse karanlık olmazsa ışığa az maruz kalan bir yerde bekletiyoruz. kavanozu günden güne alt üst çeviriyoruz.
(burada kullandığımız limonun kalitesi devreye giriyor. zira ne kadar mevsiminde limon kullanırsanız yapacağınız içkinin aroması o kadar güzel olacaktır.)
limon kabuğunda beyaz kısımların olmamasına özen göstermek içkiyi acılaştırmamak için önemli.
2. 3 günün sonunda su ve şekeri bir kapta karıştırıp üzerine de limon kabuğu alkol karışımını bir tülbentle süzerek aktarıyoruz ve karıştırıyoruz.
(ben orijinal tariften farklı olarak şekerin tam olarak suya geçmesi için şeker ve suyu ocakta hafif ısıtarak karıştırıyorum. ama bunu yapacak olursanız mutlaka alkolle karıştırmadan önce oda sıcaklığına inmiş olmasına dikkat edin. yoksa etil alkolün uçmasına sebebiyet verip içkinin alkol oranının düşmesine neden olabilirsiniz.)
(orijinal tarif bana çok tatlı geldiği için şeker oranını yarı yarıya düşürüyorum. ağız tadınıza göre bunu ayarlayabilirsiniz.)
limoncello hazır. afiyet olsun.*
mutfak becerisinin yanında haldır huldur işe girişmesiyle sempatimi kazanan ingiliz şef.
flow radyo youtube kanalında yayınlanan ünlü rapçilerin katılarak uzun uzadıya eteğindeki taşları döktüğü ve benzer işlere göre nitelikli muhabbetlerin döndüğü program.
son olarak konuk olan saian'la gönlümdeki yerlerini sağlamlaştırdılar.
saian - hip hop klinik | youtube
hip hop klinik tüm programlar - flow radyo | youtube
son olarak konuk olan saian'la gönlümdeki yerlerini sağlamlaştırdılar.
saian - hip hop klinik | youtube
hip hop klinik tüm programlar - flow radyo | youtube