italya bölgesindeki muhteşem yer. rotaların vazgeçilmezi olması gerekmektedir.
detaylı bilgi almak isteyen dostlar şuraya bakabilirler.
şöyle de bir alıntı buldum
'' Dere tepe vahşi kekik, nane. Bulutlar dansediyor vadiler arasında. Tepelerin üstünde taç gibi oturan taş evlerin başları da bir girip bir çıkıyor o bulutlara. Mavi, yeşil, beyaz, altın mı altın bir gün. Derken gümüşi, gri ve arasıra simsiyah ani bir karanlık ve şakır şakır bir yağmur. Her çeşidi yeşilin, petrol rengi mavi kimi zeytin, kır beyaz kimi. Binbir renk oyunu oyun. Gökkuşaklarının peşine takılıyorum, onlar da benim peşime. Bazen üstlerinden atlıyorum, bazen altlarından geçiyorum, kimi zaman etraflarında dolanıyorum.
Rivayet olunur ki burada vaktiyle koyunlarını otlatan çoban Velino günün birinde aşağıda nehirde yıkanan su perisi Nera’yı görüp öyle vurulmuş ki, balıklamasına atlamış 165 metreden o güzel perinin yanına. Ve ebediyyen kavuşmuş sevdiğine. Şimdi bir şelale olmuş o aşk. Hem de Avrupa’nın en yüksek şelalesi. Evet, 165 metre yüksekliğinde. Üç kademeli. İlk en yüksek kısmı 83 metre. Kendini dünyaya sevgililer gününün Azizi Valentin’in şehri olarak tanıtan Terni’ye 7 km uzaklıkta. Adı Marmore. İtalya’nın Umbria bölgesinde. ''
detaylı bilgi almak isteyen dostlar şuraya bakabilirler.
şöyle de bir alıntı buldum
'' Dere tepe vahşi kekik, nane. Bulutlar dansediyor vadiler arasında. Tepelerin üstünde taç gibi oturan taş evlerin başları da bir girip bir çıkıyor o bulutlara. Mavi, yeşil, beyaz, altın mı altın bir gün. Derken gümüşi, gri ve arasıra simsiyah ani bir karanlık ve şakır şakır bir yağmur. Her çeşidi yeşilin, petrol rengi mavi kimi zeytin, kır beyaz kimi. Binbir renk oyunu oyun. Gökkuşaklarının peşine takılıyorum, onlar da benim peşime. Bazen üstlerinden atlıyorum, bazen altlarından geçiyorum, kimi zaman etraflarında dolanıyorum.
Rivayet olunur ki burada vaktiyle koyunlarını otlatan çoban Velino günün birinde aşağıda nehirde yıkanan su perisi Nera’yı görüp öyle vurulmuş ki, balıklamasına atlamış 165 metreden o güzel perinin yanına. Ve ebediyyen kavuşmuş sevdiğine. Şimdi bir şelale olmuş o aşk. Hem de Avrupa’nın en yüksek şelalesi. Evet, 165 metre yüksekliğinde. Üç kademeli. İlk en yüksek kısmı 83 metre. Kendini dünyaya sevgililer gününün Azizi Valentin’in şehri olarak tanıtan Terni’ye 7 km uzaklıkta. Adı Marmore. İtalya’nın Umbria bölgesinde. ''
noter tasdikli bir belgeye uluslararası geçerlilik sağlayan onay şeysi.
kaymakamlıklarından bedavaya yaptırabilirsiniz.
kaymakamlıklarından bedavaya yaptırabilirsiniz.
ege denizinde eskiden rum yerleşim yeri olduğu için bir çok rum köyüne sahip devasa ada. içerisinde her zevke uygun birşeyler bulunabilir. kiralar ve arsa fiyatları çok uygundur. ayrıca bütün yollarda başıboş keçiler oğlaklar gezer bunların sahipleri yoktur kimse de çakallık yapıp hepsini bir yere toplamaz. oğlak tandır ve efibadem kurabiyesi ünlüdür. zeytin bahçeleri çoğunlukta olduğundan zeytinyağı satışı da çok vardır. bir hrıstiyan lider buradaki rum köylerinden birinde doğmuştur. her sene bir kere doğduğu yeri ziyaret eder bu ziyaret zamanla festivale dönüşmüştür o tarihte eğlenceler yapılır. batısından doğusuna 32 km olan adada bir çok koy bulunur her yerden denize girilebilir.
sorusu olanlar öm ile sorabilir sözlüğü foruma çevirmenin alemi yok
kaynak: ben
sorusu olanlar öm ile sorabilir sözlüğü foruma çevirmenin alemi yok
kaynak: ben
Karacan ailesinin Türk basınındaki ilk temsilcisi Ali Naci Karacan'dır. Ali Naci Karacan 1896 yılında tüccar Haşan Bey'in oğlu olarak İstanbul'da doğmuş, 1915 yılında 19 yaşındayken Ebiizziya Velid Bey'in "Tasvir-i Efkâr"ında muhabirlik yaparak gazetecilik kariyerine başlamıştır. Milli mücadele yıllarında Ali Naci, Necmettin Sadak, Kazım Şinasi ve Fatih Rıfkı ile beraber İstanbul basını tarafından "Mustafa Kemal'in prensleri" olarak anılmaktaydı. Karacan daha sonra "İkdam" ve "Vakit" gazetelerinde çalışmış, "Akşam" Gazetesi'nin kurucuları arasında yer almış, 1928 yılında ise "İkdam' Ahmet Cevdet Oran'dan satın almıştır. Milliyet adındaki ilk gazete ise, sermayesi İş Bankası tarafından sağlanan ve Siirt Milletvekili Mahmut Soydan tarafından 11 Şubat 1926 tarihinden itibaren çıkarılan gazetedir. 1935 yılında yönetime getirilen Ali Naci Karacan, gazetenin adını "Tan" olarak değiştirmiştir. Ancak bir yıl sonra gazete siyasi iktidarın yeni bir manevrasıyla Karacan'ın kontrolünden çıkarak, Atatürk’ün atfına uğrayan Ahmet Emin yalman ve ortaklarına satılmıştır. Ali Naci Karacan 1948 yılında yönetime yeniden gelmiştir, ancak Halil Lütfü ile anlaşmazlığa düşen Karacan, bir süre sonra ortaklıktan ayrılmıştır.
Ilıcak ailesinin basınla ilgilenen ilk temsilcisi (bkz: kemal ilıcak) 1932 yılında Amasya'nın Kızseki köyünde doğmuştur. Ilıcak 1984 yılında "Yankı" dergisinde yayınlanan bir röportajmda kendisini şöyle anlatmıştır: "1938 yılında babamı kaybettim. Beş kardeş babasız kalmıştık, annemin kanatları arasında hayatımızı sürdürmeye başladık. İlk, orta ve lisede okuduğum yıllar, benim için fevkalade sıkıntılı yıllardı. 1944-45'de çocuk denecek yaşta amelelik yaptım. Ağabeyime annem bir dükkân açmıştı. Babamdan kalma bir dükkândı bu. Okul dışında, sokakta oynamak yerine, bu dükkânda çalışmak da yine benim işimdi. Böyle sıkıntılarla meşakkatlerle orta ve lise tahsilimi Amasya'da tamamladım. Yüksek tahsil için İstanbul'a geldim. Burada bir taraftan da Gazetecilik Okuluna devanı ettim. Gazeteciliğe başlangıç tarihim l957 dir. Gazetelerde muhabirlik yaparken acaba bir yayın organı da çıkartabilir miyim diye düşünüyordum. Düşündüm ve haftalık (bkz: radyo mecmuası)nı çıkartmaya başladım. Bir buluşla "Radyo Mecmuasını kokulu yaptık. Türkiye de ilk defa böyle bir yayın piyasası çıkmış oldu. Dünyada ise benzer bir yayın piyasası sadece Arjantin'de yapılmıştı. Bu sebeple mecmuamızın adını değiştirdik. Adını Kokulu Radyo Mecmuası " koyduk. Daha sonra "Türk Birlik" adında bir gazete çıkardım. Bu gazete, önce aylık olarak yayımlandı. Sonra haftalık, sonra da günlük olarak Türk basın hayatında yerim aldı. Bu gazete Türk esnaf ve sanatkârlarına hitap ediyordu.'
Çukurova Holding'in temelleri 1942 yılında atılmıştır. 1888 tarihinden itibaren Tarsus ve Adana'da çiftçilikle uğraşan daha sonra tekstil sektörüne giriş yapan (bkz: hafız mehmet) ve (bkz: hasan karamehmet) ile Sadık Eliyeşil ailesi 1942 yılında 2 milyon liralık sermaye ile (bkz: çukurova sanayi işletmeleri a.ş.)'yi kurmuştur. 1940 lı yıllarda Caterpillar iş makinelerinin Türkiye distribütörlüğünü alan Çukurova Grubu, karayolu ve baraj gibi büyük alt yapı yatırımlarının gerçekleşmesinde tekel konumuna gelmiştir. 1972 yılında holdingleşen grup, Adana'dan İstanbul'a yerleşmiş ve 1980 yılından sonra finans alanında yatırım yaparak büyümeye başlamıştır. Holding 1980 yılından sonra Hafız Mehmet Emin Bey'in torunu Mehmet Emin Karamehmet'in hâkimiyetine geçmiştir. Babasının ölümünden sonra ailenin üçüncü kuşak fertlerinin en büyüğü olarak grubun başına geçen Mehmet Emin Karamehmet ile amcazadeleri arasında çıkan anlaşmazlık, amcazadelerden Haşan ve Mehmet Reşat Paşa'nın ortaklıktan çekilmesi ile sonuçlanmıştır. 1954 yılında(bkz: pamukbank)'ı kuran Çukurova Grubu 1980'li yıllara bünyesinde biri yurt dışında olmak üzere üç banka Pamukbank, Yapı Kredi Bankası, Uluslararası Endüstri ve Ticaret ile pek çok sanayi ve ticaret şirketi bulunan dev bir holding haline gelmiştir.
Çukurova Holding'in medyaya ilk ilgisi 1977 yılında ortaya çıkmıştır. Grup 1977 yılında (bkz: akşam gazetesi)'ni satın almış ancak 12 Eylül 1980 sonrasında ortaya çıkan ekonomik krizden dolayı gazeteyi satarak medyadan çıkmıştır.
Çukurova Holding'in medyaya ilk ilgisi 1977 yılında ortaya çıkmıştır. Grup 1977 yılında (bkz: akşam gazetesi)'ni satın almış ancak 12 Eylül 1980 sonrasında ortaya çıkan ekonomik krizden dolayı gazeteyi satarak medyadan çıkmıştır.
60 yaşındaki yerel gezginimiz.
gezgin olma hikayesi şöyle: kıskanç bir kocayla ve 3 çocukla sürdürdüğü zor bir yaşam. ardından boşanma ve nefes alma. hacca gitme hikayesiyle başlayan yol serüveni mısır, pakistan, fas, viyana, roma şeklinde devam eden hür kız lakabını kendine yakıştıran, bunun da hakkını veren kadın gezgin.
tanınma hikayesi: ayder yaylasına bir turla giden ayşe teyze ayağını burkar yolda, zaten beli de ağrıyan teyzemiz bir aracı durdurur(bkz: otostop çekerken yaşanan ilginç anılar) kızımız otostopçudur da aynı zamanda. neyse interrail türkiye adlı gezgin grubundan bir çifttir ayşe teyzeyi aracına alanlar. ayşe teyze gideceği yere varınca araçtan iner. ancak biraz hafiflemiş olarak. çünkü fotoğraf makinesini araçta unutmuştur. adı geçen çift sahibine ulaşmak için makineyi bir açar ki efenim eiffel önünde etek savurmalı pozlar mı dersiniz, akıllara kazınan pisa'yı itmeyi becerememiş pozlar mı dersiniz abbaaww. makineden tam bir gezgin teyze çıkmıştır. grupta bu fotoğrafı paylaşılan ve tanıyan var mıdır diye aranmaya başlanan ayşe teyze birden akşam haberlerinde boy göstermeye başlamıştır. sonra mı? bizim sohbetimize çağla şıkel'in programından çıkıp gelmişti mesela(swh) ve sohbetimizin üzerinden bir kaç ay geçmişti ki, teyzemiz tedx'te konuşmacıydı. waoov yeah.
ancak bu sadece bilet alıp boş boş gezmiş insanın ünlü olma şansı değil. çünkü sadece gezmek değil onu farklı kılan. o aynı zamanda farkındalığı da yüksek bir insan. şu cümleyi ağzından duydum sohbetimiz sırasında: ülkemize kim gelirse gelsin, arap da gelsin, suriyeli de gelsin, niye ötekileştirelim ki insanları, onlar da insan değil mi?
vay babaağın gemiğine teyzem naptın sen yaa
gezgin olma hikayesi şöyle: kıskanç bir kocayla ve 3 çocukla sürdürdüğü zor bir yaşam. ardından boşanma ve nefes alma. hacca gitme hikayesiyle başlayan yol serüveni mısır, pakistan, fas, viyana, roma şeklinde devam eden hür kız lakabını kendine yakıştıran, bunun da hakkını veren kadın gezgin.
tanınma hikayesi: ayder yaylasına bir turla giden ayşe teyze ayağını burkar yolda, zaten beli de ağrıyan teyzemiz bir aracı durdurur(bkz: otostop çekerken yaşanan ilginç anılar) kızımız otostopçudur da aynı zamanda. neyse interrail türkiye adlı gezgin grubundan bir çifttir ayşe teyzeyi aracına alanlar. ayşe teyze gideceği yere varınca araçtan iner. ancak biraz hafiflemiş olarak. çünkü fotoğraf makinesini araçta unutmuştur. adı geçen çift sahibine ulaşmak için makineyi bir açar ki efenim eiffel önünde etek savurmalı pozlar mı dersiniz, akıllara kazınan pisa'yı itmeyi becerememiş pozlar mı dersiniz abbaaww. makineden tam bir gezgin teyze çıkmıştır. grupta bu fotoğrafı paylaşılan ve tanıyan var mıdır diye aranmaya başlanan ayşe teyze birden akşam haberlerinde boy göstermeye başlamıştır. sonra mı? bizim sohbetimize çağla şıkel'in programından çıkıp gelmişti mesela(swh) ve sohbetimizin üzerinden bir kaç ay geçmişti ki, teyzemiz tedx'te konuşmacıydı. waoov yeah.
ancak bu sadece bilet alıp boş boş gezmiş insanın ünlü olma şansı değil. çünkü sadece gezmek değil onu farklı kılan. o aynı zamanda farkındalığı da yüksek bir insan. şu cümleyi ağzından duydum sohbetimiz sırasında: ülkemize kim gelirse gelsin, arap da gelsin, suriyeli de gelsin, niye ötekileştirelim ki insanları, onlar da insan değil mi?
vay babaağın gemiğine teyzem naptın sen yaa
Çalık Grubu'nun kurucusu (bkz: ahmet çalık) 1958 yılında Malatya'da doğdu. Ticari hayatına 1981 yılında Ortadoğu Tekstil Ticaret ve Sanayi A.Ş.'yi kurarak başladı. 1981 yılında GAP Güneydoğu Tekstili kuran Çalık, 1993 yılında tekstil alanında ki yatırımlarını Türkiye'nin dışına taşıma kararı aldı ve 1995 yılında Türkmenistan'da yatırım yapan ilk yabancı gruplardan biri oldu. 1994 yılında GAP Pazarlama kuruldu, şirket bugün Çalık Grubu'nun uluslararası pazarlama şirketi olarak faaliyet göstermektedir. 1996 yılında inşaat sektöründeki faaliyetlerini arttırma kararı alan grup GAP İnşaatı tekrar yapılandırdı. Ahmet Çalık, 1997 yılında bütün şirketlerini Çalık Holding çatısı altında birleştirdi. 1999 yılında finans sektörüne yatırım yapan grup Çalıkbank'ı kurdu. Doksanlı yıllarda yaşanan bu büyümenin sonucunda 2000 yılında grubun toplam aktifleri yarım milyar dolar sınırını aşarken, net kar 21 milyon Amerikan Dolara kadar çıktı. 2001 yılında GAP Güneydoğu Tekstil'in yıllık kumaş üretim kapasitesini 27 milyondan 40 milyona çıkartan grup, 2002 yılında %12.2'lik bir reel büyüme kaydetti. Çalık Grubu'nun aktifleri 2003 yılında bir milyar doları aşarken, 19 Nisan 2004 tarihinde gerçekleştirilen özelleştirme ihalesi ile Bursa'nın doğalgaz firması olan (bkz: bursagaz)'ı grup bünyesine kattı. Çalık Grubu 2005 yılında (bkz: türk telekom) ve (bkz: tüpraş) özelleştirmelerine katıldı, her iki özelleştirmede de son etaba kalarak ihalede ikinci en iyi fiyatı veren grup oldu. 2006 yılında Samsun - Ceyhan Petrol Boru Hattı Projesi'nin yapımını üstlenen grup 2007 yılında Engineering Nevvs Record dergisince yapılan bir araştırmada dünyanın en büyük uluslararası müteahhitleri listesinde 121. sırada yer aldı. Çalık Gurubu'nun medya ilk ilgisi 2007 yılında (bkz: tmsf) tarafından yapılan (bkz: atv )(bkz: sabah) satışında ortaya çıkmıştır.
g.o.r.a.'dan tanıdığımız arif ışık ve robot 216karakterleri etrafında zengin bir oyuncu kadrosuyla çekilen, 2018'de vizyona girmesi beklenen sinema filmi. erşan kuneri ve zeki müren teaser larıyla ağza bir parmak çalmayı da ihmal etmemiş bugün sevgili cmylmz.