yedigöller
şöyle alıntılarsak,
10 gün kadar önce gittiğim cennet köşe. lakin ekimi bekledik bilerek, malum sonbahar görselini yakalayabilmek adına, ama etraf hâlâ yemyeşil olduğu için hayal kırıklığı yaşadık biraz. sanıyorum ki, ideal zaman kasım ayının başı.
bir de yok dilek çeşmesi yok gülen kaya yok bilmem ne gibi ıvır zıvır icatları da garip geldi. oranın doğası yeter de artar bile, pazarlamak için saçma sapan uydurmalara gerek yok.
10 gün kadar önce gittiğim cennet köşe. lakin ekimi bekledik bilerek, malum sonbahar görselini yakalayabilmek adına, ama etraf hâlâ yemyeşil olduğu için hayal kırıklığı yaşadık biraz. sanıyorum ki, ideal zaman kasım ayının başı.
bir de yok dilek çeşmesi yok gülen kaya yok bilmem ne gibi ıvır zıvır icatları da garip geldi. oranın doğası yeter de artar bile, pazarlamak için saçma sapan uydurmalara gerek yok.
ekim ayında ilk defa gittim. jilet gibi asfaltıyla, yol boyunca durmadan karşılaştığımız beton mikserlerinin burada ne işi var sorusunu sorduğum, gidince ne haltlar döndüğünü anladığım, yakında sapanca’dan sonra arap turistlerin akınına uğrayacak yer. (bkz: allah belamızı vermeden satabildiğimiz kadar satalım)
Hayatımın en berbat motosiklet yolculuğunu Mengen çıkışından yaptıgım yerdir. Siz siz olun sakın herhangi bir araçla Mengen istikametini kullanmayın zira belediye oranın ince kum olarak kalmasında yıllardır anlayamadığım bir ısrarda bulunuyor. Biri de demedi ki abi sen chopper motorunla ne girersin o toprağa
olabildiğince sık gidebilmek için tur rehberliğine başladığım, bi dönem her haftasonu cumartesi de pazar da tur götürdüğüm, her gittiğimde bir önceki haftadan daha çok vurulduğum yerdir. o lanet çukurlu ve virajlı yollardan tırmanırken bile doğası insana kendini filmde gibi hissettirir. gidilmeli, seyir tepesinde manda yoğurdu tadılmalı, soğuktan titrerken közlenmiş patates yenmelidir