berlin

/ 5
almanyanın başkentidir. Brandenburg Kapısı görülmeai gerekendir. 1989 sonuna kadar Berlin’i iki parçaya ayıran ve Utanç Duvarı olarak adlandırılan Doğu-Batı Berlin sınırında yer alan kapıdır. Almanya’nın parçalanmasını simgeleyen kapı, iki Almanya’nın birleşmesinin gündeme gelmesiyle Aralık 1989’da açıldı. bu kapı ile ilgili en komik olaylardan birisi de Napolyonun prusyayı yenmesi sonucunda tepesindeki quadrica heykelini zafer anıtı olarak yanında götürmesinin akabinde prusyanın 8 sene sonra gelen zaferde ilk olarak bu heykeli geri alması ve eski yerine monte etmesidir. adamlar bildiğin içerlenmiş bu heykel için. dinozor müzesi ve berlin duvarı kesinlikle gezilmelidir.
berlin'de kısıtlı zamanı olanlar için bir rotam, birkaç tavsiyem ve berlin'le ilgili uyarılarım var.

ilk olarak berlin'de toplu taşıma araçlarına biletsiz binmemenizi tavsiye ederim. çoğu avrupa şehrinin aksine burada bilet kontrolü sık yapılır ve kontrole gelen kişiler genelde sivildir siz ne olduğunu anlayamadan paranız cebinizden uçup gidebilir. kontrole gelen kişinin görüntüsü sizi ikna etmezse görevliye göreviyle ilgili kimlik gibi bir şey göstermesini rica edebilirsiniz.

evet gelelim berlin'i ortalama 6-8 saatte keşfetmeye çalışacak arkadaşlara.

kısa gezinize başlamadan önce berlin'le ilgili ufak okumalar yapmanızı tavsiye ederim çünkü berlin, tarihin çeşitli çalkantılı ve kanlı dönemlerine şahitlik etmiş, hatta birçoğuna ev sahipliği yapmıştır. bütün bunlara rağmen kendi kendini yeniden yaratmış özel bir şehirdir. yapacağınız ufak okumalar siz şehri keşfederken ayrıntıların gözünüze daha kolay çarpmasını ve şehri daha iyi anlamanızı sağlayacaktır. (verebileceğim en klişe örnek brandenburg kapısını geçtikten sonra görebileceğiniz asfaltın üzerindeki arnavut kaldırım taşıyla işaretlenmiş yıkılan berlin duvarını takip eden patika ve bu patikanın ayırdığı iki taraftaki trafik lambalarındaki nüans.)

benim tavsiyem potsdamer platz'dan başlayıp reichstag yani meşhur parlamento istikametinde yürümeye başlamanız. bu istikamette karşınıza ilk olarak holokost anıtı çıkacak daha sonra ise berlin'in simgesi brandenburger tor'un arkasından geçeceksiniz tavsiyem burayı sonraya bırakıp bu çevreye serpiştirilmiş sadeliğiyle insanın kalbini fena sızlatan soykırıma uğrayan grupların anıtlarını gezip berlin'in ruhuna işleyen kasvetin nereden geldiğini de anlamaya çalışmanız. anıtları ziyaret ettikten sonra köşede parlamento binasını göreceksiniz bir fotoğraf çektikten sonra brandenburg kapısına geri dönüp yürüyüşe devam edin. kapıdan geçin ve şehrin simgesi olan brandenburger tor'u keyifle incelemeye başlayın. (kapının üzerindeki mahşerin dört atlısı yani quadriga napolyon prusya'yı yendiğinde sökülüp paris'e götürülmüş daha sonra napolyon almanlara yenilince tekrar getirilip üzerindeki zeytindalı demir haç ile değiştirilip tekrar yerine konulmuştur.)

şimdi kapıyı arkamıza alıp bundesstrase'den hiç ayrılmadan berlin katedralin'e doğru yol alıyoruz yol üzerinde devlet opera binası, humboldt üniversitesi gibi güzel binalar göreceğiz az ilerde solda görünen ihtişamlı yapı berlin katedral'i ve üzerinde bulunduğu alan museuminsel yani müzeler adasının girişi. sadece burada günlerinizi harcayabilirsiniz ama biliyorum çok vaktiniz yok şöyle etrafta bir tur atıp yola devam ediyoruz. o gördüğünüz devasa televizyon kulesi'ne yani berliner fernsehturm'a doğru yol alıyoruz ve alexanderplatz'a geldik sayılır. alexanderplatz'da bi nefesleniverin neredeyse 5 km yol yürüdünüz. alexanderplatz çevresinde oturup dinlenmek, bir şeyler yiyip içmek için güzel alternatifler bulabilirsiniz. burada bir de dünyanın çeşitli şehirlerindeki saatleri gösteren dünya saatine kısa bir göz atabilirsiniz.

enerjinizi topladıktan sonra alexanderplatz istasyonuna çıkıp ostbahnhof durağına giden birçok tramvay-metrolardan birine binebilirsiniz. ostbahnhof'tan inip east side gallery'e doğru yürüyüp bir zamanlar sadece bir milleti ikiye bölmekle kalmayıp aslında dünyayı ikiye bölen(amerika/kapitalizm - rusya/sosyalizm) şimdilerde sanatla bezenmiş bu duvarın keyfini çıkarın.(verin telefonunuzu öpüşen amcaların önünde bir fotoğrafınızı çekeyim.)

bu yolculuğa tam tersinden de başlayabilirsiniz günün sonunu nerede bitireceğinize bağlı olarak.

ha bir de meşhur kreuzberg var, avrupa'nın ortasında uğrayıp türkiye havası almak isterseniz. kreuzberg'le yıldızım hiç barışmadığı için yorumsuz bırakmayı tercih ediyorum.

berlin özel bir şehirdir, keyfini çıkarın.
Her gittiğimde ohh eve geldim hissiyatı yaratan şehir.
ilk kez yurtdışı yapacaklar için fena bir seçim olmayan, kreuzberg semtinde almanca konuşan insan arayacağınız, almanyanın başkenti. Gezme ve tarih açısından kanımca Avrupanın birçok bölgesinden daha az şey vaat eden, gitmeyenin çok da bir şey kaybetmeyeceği bir şehir. Büyük bir akvaryum, birkaç enteresan müze ve ikinci dünya savaşına ithafen bir çok bilinçlendirici yapının sergilendiği şehirdir aynı zamanda. Berlin duvarının yıkık parçalarına sakız yapıştıran turistler görmeniz gayet muhtemeldir. Tam hatırlayamasam da, şehrin merkezi civarı tarihi yapılar mevcuttur ve civarda sokak sanatçıları olur. Yeşilliği, büyük bir şehir olduğunu düşününce, boldur.
almanyanın en en en sevdiğim şehridir ve hatta istanbuldan sonra en sevdiğim şehir olarak genel oylamada bile derece alır. sırf berlin'den vazgeçemediğim ama öğrenci olarak da sorumlulukları sirküle ettiremeyeceğimin ağır hüznü ve bilincinde olduğum için cottbus'a yerleştim

aah berlin ah !
Kusursuzluktan rahatsız olabileceğiniz mükemmel bir şehir. Şehir altyapısı ile tam bir örnek.
Ayrıca Charlettenburg Palace'nin saray bahçesi başta olmak üzere Charlie-Checkpoint, Alexander Platz, Berlin Wall ve Müzeler Adası şiddetle tavsiyedir :)
Keşfetmesi en keyifli şehirlerden biridir bünyesinde bambaşka tadları barındırır kimisini kendine aşık eder kimisini kasvetiyle nefret ettirir sevmesini bilene çok güzel bir şehirdir ruhuyla birasıyla sokaklarıyla tarihiyle...he bir de ben de yazmış oluyum MUSTAFA GEMUSE KEBAB a uğramadan dönmeyiniz.
Bir gün içerisinde Gesundbrunnen başlayarak; Alexanderplatz, East Side Gallery, Kreuzberg, Memorial to the Murdered Jews of Europe ve Brandenburger Tor'a kadar çember çizerek Berlin ZOB'ta rotamı noktalamıştım.

Toplam 28 km gibi bir yol yürüyerek Berlin sokaklarını dolaşmıştım. O dönem kötü yol tecrübelerinden dolayı sevememiştim. Bugün ise özlediğimi hissediyorum. Umarım bir gün tekrar yolum düşer ve o sokakları tekrar dolaşırım.
almanya'nın başkentidir. müzeleri ve tarihi dokusu sebebiyle gezip, görmek istediğim bir şehirdir.
/ 5