#tüm uyurgezerpanda entry'leri

ankara'ya en ufak sevgi kırıntısı göstermeyip önyargıyla yaklaşmaya devam ettiğiniz sürece o da sizi sevmeyecektir. yıllar yılı izmir aşığı biri olarak ankara'ya yerleştikten sonra diyorum ki ben bu ülkede bir tek bu şehirde bu kadar huzurlu yaşarım. soğukmuş,griymiş,deniz yokmuş... dediğim gibi en ufak bir sevgi gösterdiğinizde ankara da size kucak açıp aşkını haykıracaktır.
an itibariyle izlemeyi bitirdiğim uzun zamandır izlemeyi ertelediğim 1998 yapımı jim carrey'in başrolünü üstlendiği muhteşem film.
konusu: Truman Burbank, çok güzel bir ada içinde yaşamaktadır. Bir evi, güzel bir işi ve çok sevdiği bir eşi vardır. Fakat Truman haricindeki herkes bunun oyun olduğunu bilmektedir. Truman'ın hayatı gerçek zannettiği stüdyolarda geçmektedir. Truman hayatı otuz yıl boyunca aralık vermeden ve reklam vermeden 24 saat boyunca canlı yayın olarak televizyonlarda yayınlanmaktadır. Truman'ın bütün ailesi tamamen sahtedir.
sürekli surat asan insan. asla tahammül edemiyorum. sebebi ne olursa olsun bu kadar çevresindeki insanların modunu düşürmesine hakkı yok.
horlayan dayılar, ağlayan bebekler, sürekli telefonla konuşan ergenler, seni oğluna/kızına ayarlamaya çalışan teyzeler, en öndeysen şoför ve muavinin yaptığı yolcu dedikodusu, dinlenme tesisindeki içine işleyen soğuk ve daha niceleri.
(bkz: alman eniştem) . adama göre böyle bir zorunluluk yok. mutfaktan defalarca kendine bir şeyler alıp gelip yanımızda yiyip içince benim türk ailem biraz alınganlık gösterip neden ikram etmediğini sordular. o da mutfakta her şeyin olduğunu bizim yabancı olmadığımızı ve istediğimizi kalkıp alabileceğimizi söyledi. çok da haklı. böyle bir zorunluluk yok ki adab-ı muaşeret kurallarına da dahil olduğunu düşünmüyorum.
uzaktan eğitimde bile kopya çekemediğim sorulara zamanımın yetmediği, ellerimin stresten buz gibi olduğu bu dönemde en çok istediğim olaydır.