#tüm son-ortadogu-bukucu entry'leri

Bazı kadınların yapmaktan ar etmediği bağcılar style manikür çeşidi.
Alışıldığı zaman sarması da içmesi de çok zevkli eylem. Ayrıca Hazır paket sigara almaktan çok daha uygun bir işlem.

İşin bir püf noktası yok. İlk başta yapmanız gereken damak tadınıza uygun tütünü bulmak. Bu da 2 haftanızı falan alabilir. Bazı arkadaşlarınızın tütünlerini tadabilir veya gittiğiniz tütüncüden rica ederek deneyebilirsiniz.

Ayrıca yeni başlayanlar için mıknatıslı kutuda olan 100’lük gizeh Kırmızı kağıdı tavsiye edilebilir. İçimi güzel ve Orta kalınlıkta olduğu için de kolay sarabilirsiniz. İlerleyen dönemde ise ocb’nin 50’lik ultra ince kağıdını kullanabilirsiniz. arap çarşafı diye tabir edilen “varagat şamiyye” kar gibi üstünüze yağar ve yapıştırması alışana kadar zahmetlidir.

Filtre olarak ise yine ocb’nin 120’lik stick halde olan siyah paketlerinden alabilirsiniz. Sert ve istenileni veren bir filtredir. En önemlisi paketinde derli toplu bir şekilde taşıyabilirsiniz. 1-2 liraya satılan, ne olduğu belirsiz, yamuk yumuk filtreleri kesinlikle tavsiye etmiyorum.

İşin en önemli kısmı olan fiyata gelirsek eğer, 50 gr. kaliteli ithal tütünlerin ücreti ortalama 40₺’dır. Yukarıda bahsettiğim Ocb filtre 7₺, ocb kağıt ise 3₺. Ortalama 10 günde tükettiğinizi varsayarsak günlük sigara masrafınız 5₺’ya kadar düşmüş olur.

Şunu unutmadan söyleyeyim 50 gr. İthal Tütün fiyatları 18₺-60₺ arasında değişmekte. Seçtiğiniz tütün, kağıt ve filtreye göre günlük sigara tüketim masrafınızı yine 10 günde tükettiğinizi düşünürsek 3₺’ya kadar indirebilir, 7₺-8₺’ya kadar çıkarabilirsiniz .

Son olarak bu işe yeni başlayacak arkadaşlar, “ya bunun makinesi var ne uğraşıyorsun öyle elinle”, “o paketteki sadece tütün mü yoksa eheheheh”, “oha bir tane de bana sarsana moruk” gibi tepkiler alabilirsiniz. Görmezden, duymazdan ve bilmezden geliniz!

not: sigara içmenin sağlığa zararlı olduğu yönünde önemli söylentiler var. Bunlara kulak asmayın, zevk alıyorsanız için. Çünkü bilmekte fayda var içen de içmeyen de ölüyor.
Benim gibi bir malın da şu hayatta nefes almaya devam ettiğini öğreneceğiz başlık.

Aşağıda yazacaklarım biraz ayıplı olabilir olmaya da bilir. Bilemedim şimdi. Bakalım, hele bir başlayayım yumuşatırım belki bazı yerlerini.

let the story begin

“Bir gün internetten tanıştığım bir hatunla ilk defa beşiktaş’ta buluşacaktık. O taa karşıdan göztepe’den gelecekti. Benim evim ise yakın diye ben erkenden geçtim beşiktaş’a başladım içmeye. 2-3 bira içtim. Üstüne hanım kızımız 1 saat de takacağını söyleyince başka bir mekanda oturan arkadaşların yanına uğrayayım bari dedim. Orada da iki shot tekila ve iki tane bira içtim.

Sonra beklenen buluşma gerçekleşti ama benim gözler ve kelimeler kayıyor. İlk başta mekanı beğenmediğini bahane edip köyiçi’nde açılmam için beni oradan oraya yürüttü. Ama ben bir türlü açılmıyorum. Hatun da çok güzel biri olunca o kafayla birkaç arkadaşımı görüntülü arayarak bununla tanıştırdım. Bu zaten ilk hatamdı. Sanki adamlara yanımdaki hatunla hava atıyormuş gibi bir izlenim oluştu.

Neyse yorulmuş olacak ki bir mekana oturduk tekrar başladık içmeye. Ben biradan küçük küçük yudumlar alıyorum ki iyice sarhoş olmayayım diye. Ama yine de kendimi kaybedecek kadar sarhoş olmadım lakin o önceki sarhoşluğum da hiç bitmedi. Ne ayılıyorum ne de sarhoşluğumun üzerine bir şeyler koyabiliyorum. Gece boyunca çakır keyfin bir iki tık üstüyüm anlayacağınız.

Saat artık geç olmaya başlamıştı ki ben de biraz biraz aklımı kullanmaya başladım. Ama o da yarım yamalak tabii. “Yürümeyi seversen taksim’e doğru gidelim istersen” dedim. Kabul etti, başladık yürümeye kış günü ikimizde de mont vardı. O montunu çıkarttı kolunda taşıyor. Bana da “terlemedin mi” diye sordu. Ben de “yok ya götüm donuyor benim, çıkartır mıyım hiç, içimde atlet de olmasa yerimde duramam” dedim. Hata 2 gelmiş oldu. Ayık olsam öyle güzel bir kadının yanında o sokakları çırılçıplak koşardım ben ama maalesef değildim.

Neyse sonra bir sokakta merdivenlere oturduk başladık havadan sudan konuşmaya bu içimdeki beyaz atletle dalga geçiyor bir yandan gömleğini sıyırıp “bak benim içimde hiçbir şey yok, dokunsana nasıl yanıyorum” diyor.

Gerçekten içinde straplez bir sütyen üstünde ince bir gömlek yanımda oturuyor. Benim ise atlet, üstünde kadife gömlek, onun üstünde de mont yine de üşüyorum. Neyse bu başladı goygoya “allah bilir içinde beyaz slip don da vardır senin” falan diye. Bu böyle diyince sarhoş alınganlığıyla bozuldum tabii. Çocuk gibi “eee senin de sütyenin beyaz” dedim. O da direkt “hayır, değil. görmek ister misin” diye sordu. Ben olacak mal ise “ne işim olur senin sütyeninle” diye geçiştirdim. Hataların toplamı etti mi size 3.

Sonra baya bir sustuk. bu uzun uzun bana baktı. benden bir iş çıkmayacağına kanaat getirince “ya geç oldu hadi taksim’e gidelim de ben de dolmuşa bineyim eve gideyim” dedi. Sonra da ayrı ayrı evlerimize döndük.

Ben sabah ayılıp kendi kendime gecenin muhasebesini yapınca başladım dövünmeye ama iş işten geçmişti bir kere.”
Daha 1 ağustos’ta yapılan %15’lik zammın acısı geçmeden, bu gün -1 Eylül’de geçerli olacak şekilde- açıklanan ikinci %15’lik zamdır.

kaynak
Sarhoşken yalan söylemek olabilir. Ayıkken zaten yapamıyorum, yalan söylediğimi hemen anlarsınız.

Bir gün alkol kullanmayan çocukluk arkadaşımla ve beraberimizdeki birkaç kişiyle sabaha kadar içtik eğlendik. Ertesi gün her şeyi hatırlayan bu arkadaşım bana demişti ki “oğlum anan seni kız doğursaymış konsomatris olurmuşsun”. Bunu hiç unutamam.

Ben ise çok narsist bir düşünce olabilir ama kendi kendime şöyle düşünüyorum: Alkol beynimi harekete geçiriyor, içimdeki mizahşörü ve yaratıcı tarafı canlandırıyor.

Öyle ki bir gün sarhoşken israil’de çekilmiş bir fotoğrafımla yahudi olduğumu iddia etmiş bizi içeri almak istemeyen bodyguardı kafalayıp bir mekana arkadaşlarımı sokmuştum. Yalanıma kendimi öyle bir kaptırmışımki yanımdaki beni az tanıyan arkadaşları da yahudi olduğuma ikna etmiştim. Ertesi gün hepsi birbirine “ya bu çocuk gerçekten yahudi mi?” diye sormuş. O gece bizimle olan eski bir arkadaşım ise herkese tek tek mesaj atarak durumu anlatmak zorunda kalmıştı.

Son olarak yine bu arkadaşım, benim alkollüyken salak durumuna düştüğümü, rezil olmak için elimden gelen her şeyi yaptığımı iddia etmişti.
Yaklaşık 10 yıllık yalnız yaşamımda hiç başıma gel(e)meyen kimilerine göre korku-gerilim kimilerine göre ise fantezi türüdür.

Ama bunun bir tık üstü vardır ki çok fena. O da lisedeki kör noktalarda öğretmenlere yakalanma korkusuyla gerçekleştirilen oynaşmadır. Adrenalin ve testesteron hormonlarının aynı anda salgılanmasının getirdiği karmaşık duygu durumu o anı sanki bir rüyaymış gibi yaşamanıza olanak sağlar.
“Besle kargayı oysun gözünü” atasözünün cuk diye oturduğu olay.

Yıllarca bu teröristleri destekle, silah yardımı yap, hastanelerinde tedavi et sonra çıksınlar yeri geldiğinde onlar için şehit düşmüş evlatlarımıza hain desinler hem de en kutlu günümüzde.
Bir döneme damgasını vurmuş kâh yasaklanmış kâh müzik ödülleri törenlerinde hep bir ağızdan bağıra bağıra söylenmiş murat kekilli’nin en popüler eseri.

murat kekilli-bu akşam ölürüm

“Bu akşam ölürüm beni kimse tutamaz
Sen beni tutamazsın yıldızlar tutamaz
Bir uçurum gibi düşerim gözlerinden
Gözlerin beni tutamaz

Düşlerinde büyürüm, büyürüm
Kabusun olur ölürüm

Bu akşam ölürüm beni kimse tutamaz
Sen beni tutamazsın yıldızlar tutamaz
Bir uçurum gibi düşerim gözlerinden
Gözlerin beni tutamaz

Bir şiir yazarım
Bir türkü söylerim
Bir sen olurum
Bir ben ölürüm

Bu akşam ölürüm
Sırf senin için
Beni ölüm bile anlamaz

Düşlerinde büyürüm, büyürüm
Kabusun olur ölürüm

Bu akşam ölürüm beni kimse tutamaz
Sen beni tutamazsın yıldızlar tutamaz
Bir uçurum gibi düşerim gözlerinden
Gözlerin beni tutamaz

Bu akşam ölürüm beni kimse tutamaz
Sen bile tutamazsın yıldızlar tutamaz
Bir uçurum gibi düşerim gözlerinden
Gözlerin beni tutamaz.”
Ekrem başkan'ın 30 ağustos 2019 tarihi gecesi 00:30’dan itibaren bazı metro hatlarında -şimdilik sadece cuma ve cumartesi geceleri- başlayacağını müjdelediği mükemmel uygulama.

Fiyatlar gece tarifesine özel 00:30-05:30 saatleri arasında çift bilet şeklinde uygulanacak.

ahan da kaynak

24 saat hizmet verecek hatlar:

istanbul metrosunun 24 saat hizmet vermesi - istanbul-metrosunun-24-saat-hizmet-vermesi-AHhik
istanbul metrosunun 24 saat hizmet vermesi - istanbul-metrosunun-24-saat-hizmet-vermesi-j2pZQ
30 Ağustos 1922'de Dumlupınar'da ulu önder mustafa kemal paşa’nın önderliğinde ve büyük Türk milletinin azmiyle zaferle sonuçlanan büyük taarruz'u anmak için kutlanan ulusal bayramdır.

Temsili olan bu günde; Gazi paşa ve arkadaşları, gizlilikle yürüttüğü ve uygulamaya koyduğu saldırıyla işgalci güçlere son ve kesin darbeyi vurmuş, yunan’ı denize dökmüştür.

Büyük taarruz, Ağustos'un 26'sını 27'sine bağlayan gece afyon'da başlamış sonrasında Yunan orduları izmir'e kadar takip edilmiş ve oranın da kurtulmasıyla 9 Eylül 1922 tarihinde sona ermiştir.

Kutlu ve mutlu olsun!