#tüm dey başlıkları

saygıdeğer sözlük, bununla alakalı birçok farklı teori mevcuttur. burda bahsetmek istediğim aman rastgele oldu, aman allah yarattı filan değil. bahsetmek istediğim, daha çok olabilmiş olacak teorilerin en yüksek ihtimallerini tanımlamak. yani inorganik bir dünya, nasıl organik bir canlı yaratmış olabilir.

ilki, tamam gönlünüz olsun, allah ol dedi olduk.

ikincisi, yabancı bir göktaşının dünyaya çarpması ile birlikte, yaşam formunun dünyaya gelmesi. sonuçta, dünyamız milyarlarca meteorla dövüldü. hatta nemesis teorisi gayet başarılı bence. bu göktaşlarının, dünyamıza neler getirdiği birer muamma.

üçüncüsü, yine bir uzay hikayesi. canlılardan ziyade insanların hikayesi olabilecek bir teori, ama yine de burda durmayı hakediyor bence. bilim insanlarının çoğunun mars, ben ve benim gibi düşünen bilimadamlarının venüs olarak tahmin ettiği gezegende var olan yaşam, gezegenin kötü kaderi nedeniyle dünyaya taşınmış olabilir. detayını ilgili gezegenin başlığında paylaşacağım.

dördüncüsü ise yaşamın bizzat dünyada oluşmuş olma ihtimali. bildiğiniz üzere dünya milyon yıllardır şekil değiştiriyor, gerek göktaşları gerekse deprem, sel, rüzgar, sıcaklık değişimi gibi etkenlerle. dünyanın eski halinde, belki de bir mucize olan gezegen çekirdeğinin verdiği imkanla, kimyasal bir reaksiyonla ilk tek hücreli oluşmuş olabilir.

beşincisi ise, yaşamın kaynağının kökenimiz dna olması. ne şekilde oluştuğuyla alakalı detaylı bilgim yok, bilen yazsın.
yıldız ila gezegen arasında kalmış, kararsız bir gökcisimidir. kararsızlıktan kastım ise kafa karışıklığıdır. yoksa fiziksel form olarak gayet kararlıdır.

kendi güneşimizi düşünelim. hidrojen ve helyum yakıtlarını yakarak, daha ağır elementler oluşturur ve enerji verir. bu kahverengi cücelerde de bu yakıttan mevcuttur fakat kütlesi ve çekimi yetersizdir. nükleer bir reaksiyon başlamadan, birkaç milyon yıl ışırlar ve kapkaranlık birer cisme dönüşürler. bunların az büyüğü de kırmızı cüce oluyor efenim. bu kahverengi cücelerin boyutu, güneşin yüzde 1i ila yüzde 7si oranında değişir. şuan ışıyan milyarlarca kahverengi cüce, sönmüş ise daha fazlası olduğu tahmin edilir.

kütleleri yeterince büyük olmadığı için, enerjisi bittiğinde öyle kapkaranlık, sopsoğuk bişiye dönüşürler. öyle yıldızlar çökünce nükleer reaksiyon olur, çekirdeği içine kapanır, o çekirdekten karadelik oluşur filan, bu cücelerimiz için fasa fiso o. daha ufacık bunlar abisi, jüpiterden biraz büyükler sadece. kendi kendilerine sönüyorlar, o kadar.
güneşin teorideki kötü kardeşidir. dünyanın, 5. neslini yaşamakta olduğumuz kanıtlanmıştır. ve bu nesil bitişleri, periyodik zamanlarda gerçekleşir. bizden önceki dinazorlar ve ondan önceki bilmediğimiz diğer canlıların neslini tüketen doğal afetlerin sebebini açıklamaya çalışan bilim insanlarının ortaya attığı bir teoridir.ismini, yunan mitolojisindeki ilahi adalet tanrısından alır. kuiper kuşağında olduğu varsayılan bu kahverengi cüce veya kırmızı cüce, güneşin etrafında bir yörüngede olduğu ve ölü yıldız olduğu varsayılır. yörüngesinde hareket ederken, kuiper kuşağındaki meteorları güneşe yaklaştırdığı, daha sonra güneşin çekimine giren bu sayısız meteorun güneş sistemini bombaladığı varsayılır. jüpiter ve ayın korumasının yetersiz kalacağı, büyük bir meteor ve yanında sayısız küçük meteorla dünyayı bombalayacağı ifade edilir.

bu teori aslen mantıklıdır. sonuçta dünya periyodik bir yıkım yaşıyor. hiroşimaya atılan atom bombasının 1 milyon kat daha güçlüsünün dünyaya vurduğunu düşünün. bu da yetmezmiş gibi, etki olarak dünyanın 2 yıl karanlıkta kalması da cabası. gerçekten birçok neslin yokolmasına sebebiyet verebilir.

bu teori, doğrulanması için kuiper kuşağı dikkatle taranıyor yıllardır. fakat kuiper kuşağı, karanlık olmasından ve çok fazla gökcismi bulundurmasından ötürü, kahverengi veya kırmızı ölü cücemizin tespitini çok zor, hatta imkansızlaştırıyor. çoğu bilim insanı, eğer nemesis gerçek ve dünyamızın sonunu getirecekse, onu şimdiye kadar görmüş olmamız gerektiğini düşünüyor ama hubble gibi bir mucizeye rağmen, teknolojimiz hala çok kısıtlı. gerçek değildir ya, olmasın.
başrolünde jack black ve yancısı kyle gass in oynadığı, müzikal tadında bir film. film şarkıları efsane ötesi, konusu da bir o kadar komiktir. rock müzik seven insanların izlemesini şiddetle tavsiye ederim. aynı zamanda jb ve kg nin müzik gruplarının ismidir.
türkiye kadıköy dolaylarından bir death metal grubu. death metalle elitizmi buluşturan bu kardeşlerimiz, naif yapısı ve yumuşak şarkı sözleriyle, death metale yeni bir soluk katmışlardır. nacizane parçalarından 1-2 örnek vermek gerekirse:

fadimenin düğününde fadimeyi skelim
orospu yelda
hımına kafam girsin
kış aylarının vazgeçilmezi, cins cins modelleri olan, kafayı soğuktan korumak için tasarlanmış fakat daha çok insanların daha şekilli görünmek için taktığı aparat. gerçekten zevkli giyinen bir insan için süper bi aksesuardır. bere seçimi insanı laz mütahit de yapabilir, norveçli oduncu da.
geçen dikkatimi çekti sözlük. Harry Potter and the Deathly Hallows filmi trailerını açıp, sesini kapatıp, arkaya özgün elveda şarkısını açınca karşınıza çıkan mükemmeliktir. tarif edemeyeceğim, linkleyeceğim.

trailer
şarkı
çadırın markasına göre değişebilecek, arpenaz 2 aldıysanız aa kazıklanmış, north face stormrider 2 aldıysanız oooo süper tepkileri alacağınız eylemdir.

açıkçası insanların kafa yapısını anlayamıyorum, o yüzden açtım bu başlığı. arpenaz 2, fiyat performans çadırıdır ve ucuz olduğu için bu kadar çok tercih edilir. arkadaşlık, sevgililik ilişkilerimizde, parayı emek olarak sayarsak, arpenaz 2 kalitesindeki insanlara, gidip stormrider 2 emeği harcıyoruz, ondan sonra yok rüzgarda uçtu, yok yağmur aldı içeri. kış için yapılmamış o insan, beklentilerimizi çöpe çeviriyor. napıcaz sözlük, nasıl çözüm bulunur bilemiyorum.
işyerinde, normal zamanlarda size enerji kaynağı olan, gülen gülümseyen iş arkadaşı, stresli zamanlarda gülmeye devam ederek samimiyetini sorgulatır. herşeyi içine atan bu bireylerin evinde nasıl olduğu konusunda bir fikrim yok, hiçte merak etmiyorum.
hayvan kellesi ve hayvan paçasından yapılan bir çorbadır. işkembe efsanesinin yanında adı çok anılmasa da, o iğrenç kokuya sahip olmadığı için çok daha içilesidir. sarımsak ve rokayla gider. alkol sonrası kafanın en büyük dostu, sabah kahvaltısında eti bize sevdiren değişik bir içecektir. ya ben çorba sevmiyorum da neden bu kadar tutuldum bu çorbaya bilemedim.