önce sevmek.
çünkü sevmeyi bilmeyen insanın sevilmesinin pek yolu yoktur diye düşünüyorum ben.
çünkü sevmeyi bilmeyen insanın sevilmesinin pek yolu yoktur diye düşünüyorum ben.
İngiliz yazar. vasiyet isimli kitabı romantik, polisiye türündeki kitabıyla bilmekteyim kendisini. Sürükleyici ve maceralı bir kitap kaleme almış. İçindeki romantik öğeler kesinlikle sıkıcılaştırmamıştır kitabı. Ben lisedeyken okumuştum ve gerçekten çok beğenmiştim. O zaman dahi iyi ve seçici bir okut olduğumu düşünüyorum o sebeple yazarın vasiyet isimli kitabını seveceğinizi temenni ediyorum.
insanı gerçeklikten alıp bir film sahnesinin ortasına götürüveren bruce springsteen şarkısı.
aşık olduğun kişiyle arandaki imkansızlık ve mesafe belki, yanında bir türlü olamaması olabilir. yanında olmasına rağmen dokunamamak olabilir. yanında olmasına ve dokunmana rağmen sonu ölüm, mutsuzluk ve umutsuzluk getirecek bir aşk olabilir.
oran'dan aşağı sallanırken onun ellerini tutman ve oracıkta ölmeyi dilemen olabilir. çünkü hayat hiçbir zaman o mutlakiyetten daha gerçek olamayacaktır. geleceğin getireceği tek şey hasret.
ya da onun başkasına ait olması? her şey olabilir efendim. neye evirmek isterseniz odur.
çok güzel şarkıdır. dinleyin efendim.
------
hey, little girl, is your daddy home?
did he go and leave you all alone?
i got a bad desire
oh-oh-oh, I'm on fire
tell me now, baby, is he good to you?
and can he do to you the things that I do? Oh, no
i can take you higher
oh-oh-oh, I'm on fire
sometimes it's like someone took a knife, baby, edgy and dull
and cut a six-inch valley through the middle of my skull
at night I wake up with the sheets soaking wet
and a freight train running through the middle of my head
only you can cool my desire
oh-oh-oh, I'm on fire
oh-oh-oh, I'm on fire
oh-oh-oh, I'm on fire
aşık olduğun kişiyle arandaki imkansızlık ve mesafe belki, yanında bir türlü olamaması olabilir. yanında olmasına rağmen dokunamamak olabilir. yanında olmasına ve dokunmana rağmen sonu ölüm, mutsuzluk ve umutsuzluk getirecek bir aşk olabilir.
oran'dan aşağı sallanırken onun ellerini tutman ve oracıkta ölmeyi dilemen olabilir. çünkü hayat hiçbir zaman o mutlakiyetten daha gerçek olamayacaktır. geleceğin getireceği tek şey hasret.
ya da onun başkasına ait olması? her şey olabilir efendim. neye evirmek isterseniz odur.
çok güzel şarkıdır. dinleyin efendim.
------
hey, little girl, is your daddy home?
did he go and leave you all alone?
i got a bad desire
oh-oh-oh, I'm on fire
tell me now, baby, is he good to you?
and can he do to you the things that I do? Oh, no
i can take you higher
oh-oh-oh, I'm on fire
sometimes it's like someone took a knife, baby, edgy and dull
and cut a six-inch valley through the middle of my skull
at night I wake up with the sheets soaking wet
and a freight train running through the middle of my head
only you can cool my desire
oh-oh-oh, I'm on fire
oh-oh-oh, I'm on fire
oh-oh-oh, I'm on fire
esasen korkulmaması gereken ama aynı ölçüde korkulması gerekendir. delilik, toplumun çarpıklığını net bir şekilde görebilen insanın yaşama katlanamama ve kendini topluma göre delilik olan hal ile yansıtabilmesi durumudur.
bu korku insana zihni durdurma ya da susturma isteği verir. korkuyu kabullenmek ve onunla harmanlanmak lazım. Bu korkuyu özellikle şu aralar duyumsamaktayım. bazı günler bunu daha yoğun hissediyorum ve özellikle son zamanlarda bir halat ruhumu sıkıca sarıyormuş gibi hissediyorum. Boğuluyorum ve sesimi duyan yok. Gerçekten kimim ben? Ne hissettiğimi önemseyen biri var mı gerçekten? Bir kurtarıcı istemiyorum, benimle birlikte boğulacak birine ihtiyacım var. Sadece yanında ben varım diye boğulmaktan ya da delirmekten korkmayacak birine... ya da boşver, kimseyi istemiyorum. Yapayalnız boğulmak ve ciğerimin tuzlu suyla dolduğunu hissetmek.
Delilik neden ölümü çağırıştırıyor bana onu da bilmiyorum ya neyse siktir et.
(bkz: deliliğe övgü)
bu korku insana zihni durdurma ya da susturma isteği verir. korkuyu kabullenmek ve onunla harmanlanmak lazım. Bu korkuyu özellikle şu aralar duyumsamaktayım. bazı günler bunu daha yoğun hissediyorum ve özellikle son zamanlarda bir halat ruhumu sıkıca sarıyormuş gibi hissediyorum. Boğuluyorum ve sesimi duyan yok. Gerçekten kimim ben? Ne hissettiğimi önemseyen biri var mı gerçekten? Bir kurtarıcı istemiyorum, benimle birlikte boğulacak birine ihtiyacım var. Sadece yanında ben varım diye boğulmaktan ya da delirmekten korkmayacak birine... ya da boşver, kimseyi istemiyorum. Yapayalnız boğulmak ve ciğerimin tuzlu suyla dolduğunu hissetmek.
Delilik neden ölümü çağırıştırıyor bana onu da bilmiyorum ya neyse siktir et.
(bkz: deliliğe övgü)
2018 yılında göreve gelen belediye başkanı Femke Halsema bu tarihten sonra amsterdam'da çok garip yasaklara imza atmıştır. Nedir bu yasaklar? İlk olarak bir çoğumuzun fotoğraf çektirmek için kırk takla attığı iamsterdam yazısı museumplein'den kaldırıldı. Dünya'daki birçok şehre örnek olan bu şeyin kaldırılmasını kabul hazmettik şimdi doğruya doğru. peki daha sonra ne oldu? bu belediye başkanı şehre turistlerin gelmesinden ve kendi tabiri ile "illegal" şeylerin ulaşılabilir olmasından rahatsız olduğunu her fırsatta yineledi. yakın zamanda şehrin en çok ziyaret edilen noktalarından olan coffee shopların turistlere yasaklanacağı haberi geldi. Lâkin belediye başkanının amacının bunu tamamen kaldırmak yönünde bilgiler var. coffee shoplardan sonra bir diğer yasaklamaya uğrayan şey ise red light district. . 2024 yılına kadar bu bölge şehrin çok dışında olan bir yere taşınacak. En azından çalışmalar o yönde. red light district'teki çalışanlar ise bunun sadece bir oyalama olduğunu ve 2024 yılında yeni bir yerin açılmayacağını söylüyorlar. Gelelim bir diğer ilginç yasağa. bildiğiniz üzere sonra yıllarda konaklama hizmetleri oldukça arttı. bunlardan birisi de airbnb. belediye başkanı 2 mahallede komple bu hizmeti yasaklamış ve her semtte belirli sayıda airbnb sahibi olabileceğini şart koymuş. bu sistemde ev sahibi olmak isteyen hostlar başvuru ücreti olarak 600 euro ödeyecek ve host olarak kullanabilecekler eğer bölgede yeterli sayıda host yoksa. bölgede yeteri kadar host varsa para verseniz bile host olamıyorsunuz. insan bazen anlamakta güçlük çekiyor, amsterdam gibi turistik bir şehir neden el birliğiyle yok edilir ve kimse buna ses çıkartmaz? garip değil mi?
(bkz: sigara)
yani iilk kim bir bitkiyi kurutayım, sonra ince bir şeye sarıp yakayım ve çıkan dumanı da içime çekeyim diye düşündü ve nasıl yaptı?
yani iilk kim bir bitkiyi kurutayım, sonra ince bir şeye sarıp yakayım ve çıkan dumanı da içime çekeyim diye düşündü ve nasıl yaptı?
mutlu olmalarıdır. dinleme alışkanlıklarının olmaması, fanatizm gibi özellikler de görülebilir.
ortaokul zamanında üstünde kocaman baskılar bulunan 2 beden büyük sweatler, bol paça(neredeyse ispanyol) kot ve, kahverengi kadife pantolonlar diye uzayıp gidecek liste.
reha muhtar'lar, mehmet ali erbil'ler, ibrahim tatlıses'ler derken malzemesi bol türk televizyon tarihinin en unutulmayan anlarıdır. benim için listenin bir numarasında hakan taşıyan'ın şebnem kısaparmak'ın kanal 7'deki programına sarhoş çıkması var. *
(bkz: hadi kafamıza göre bir şey yapalım)
o kilitler açılsın lütfen
(bkz: hadi kafamıza göre bir şey yapalım)
o kilitler açılsın lütfen
bir de yol halindeyseniz eğer:
the doors - riders on the storm
the doors - riders on the storm