suyla ve kefir mayasıyla yapılan fermente içecek. aynı (bkz: kombucha) gibi çok sağlıklı. su ve kefir mayası dışında beslenmesi için şeker ve meyveye ihtiyaç duyuyor. incir, dut gibi meyveleri çok seviyor mesela. damak tadınıza göre vişne, limon, portakal gibi meyveler de ekleyebilirsiniz. mayaladıktan 3 gün sonra içmeye hazır oluyor. hafif sirkemsi tat sizi çok rahatsız etmezse sağlığınız için çok faydalı doğal bir gazlı içecek tüketmiş oluyorsunuz. hazırlanırken içine konulan şeker sizi hiç endişelendirmesin çünkü o kefirin gıdası. şekeri tüketerek çoğalıyor dolayısıyla size bir zararı yok.
İşlerinden istifa eden Burçin ve erdi isimli çiftin, kendi yaptıkları karavanla dünyayı gezerken çektikleri videoları paylaştıkları youtube kanalı.
almanya'da listeleri altüst eden rapçi. affalterbach adlı şarkısı 37 milyon dinlenmiş spotify'da. başarılı olduğunu düşünüyor ve farklı kültürlerin yarattığı rap müziği seven herkese öneriyorum.
şuradan görebileceğimiz hadise. yıllardan beri bizi uğraştıran bu anlamsız şey artık kalkıyor.
facebook'ta juno - kendi halinde bir yıldız gözlemcisi adında hesabı bulunan juno astrology 'nin yazdığı çok keyifli bir yazı dizisidir. şu başlıkları içeriyor:
* başlarına hangi iş neden gelir? (bkz: burçların başına hangi iş neden gelir)
* neden tırslarlar? (bkz: burçlar neden tırsarlar)
* sevgililer günü gibi ”sosyal isteri” durumlarında ona ne hediye edilir? (bkz: sevgililer gününde hangi burca ne hediye edilir)
* nasıl bir sevgilidir? (bkz: hangi burç nasıl bir sevgilidir)
* neye karşı koyamaz? (bkz: hangi burç neye karşı koyamaz)
* hangi durumda pes eder? (bkz: hangi burç hangi durumda pes eder)
* neyi iyi kullanır? (bkz: hangi burç neyi iyi kullanır)
* hangi durumda kessin aşık olmuştur? (bkz: hangi durumda kessin aşık olmuştur)
* neyi önemser? (bkz: hangi burç neyi önemser)
* girizgahı nasıl yapar? (bkz: burçlar girizgahı nasıl yapar)
* kapanışı nasıl yapar? (bkz: burçlar kapanışı nasıl yapar)
* hayallerinin sınırı neresidir? (bkz: burçların hayallerinin sınırı neresidir)
* tanrıya mektup yazsa ne der?
* güvenlik krizlerinde nasıl davranır?
* hep isteyip bir türlü beceremediği şey nedir?
* yalanla arası nasıldır?
* neyi nasıl kamufle eder?
* başlarına hangi iş neden gelir? (bkz: burçların başına hangi iş neden gelir)
* neden tırslarlar? (bkz: burçlar neden tırsarlar)
* sevgililer günü gibi ”sosyal isteri” durumlarında ona ne hediye edilir? (bkz: sevgililer gününde hangi burca ne hediye edilir)
* nasıl bir sevgilidir? (bkz: hangi burç nasıl bir sevgilidir)
* neye karşı koyamaz? (bkz: hangi burç neye karşı koyamaz)
* hangi durumda pes eder? (bkz: hangi burç hangi durumda pes eder)
* neyi iyi kullanır? (bkz: hangi burç neyi iyi kullanır)
* hangi durumda kessin aşık olmuştur? (bkz: hangi durumda kessin aşık olmuştur)
* neyi önemser? (bkz: hangi burç neyi önemser)
* girizgahı nasıl yapar? (bkz: burçlar girizgahı nasıl yapar)
* kapanışı nasıl yapar? (bkz: burçlar kapanışı nasıl yapar)
* hayallerinin sınırı neresidir? (bkz: burçların hayallerinin sınırı neresidir)
* tanrıya mektup yazsa ne der?
* güvenlik krizlerinde nasıl davranır?
* hep isteyip bir türlü beceremediği şey nedir?
* yalanla arası nasıldır?
* neyi nasıl kamufle eder?
juno astrology'nin sivri, hınzır, cüretkar yazı dizisi.
KOÇ: Kendi başına durduk yerde dert açan insan görürseniz, bilin ki o bir KOÇ’tur. HAŞA huzurdan, Koç’un başına hiç kimse herhangi bir şey getiremez! Zira Koç bu zevki kimseye bırakmaz. O her şeyi olduğu gibi derdi de, bizzat ve itinayla bulur. Bir sabah kalkar, kendini yoklar, maşallah gayet formda bulur… Ve günü DEĞERLENDİRMEYE karar verir. Koç’un, her şeyin altında kalkabileceğini sanmak gibi ”naif sayılabilecek” bir yanı vardır! Üstelik, bir şey onun ilgisini çektiği zaman da, onun MUTLAK ve MUTLAK yapılması gerektiğine dair bir alay meşrulaştırıcı açıklaması da vardır… Sonuç dizi yapılacak bir tefrika roman ya da yıkılan bir fıkra olabilir! Kısaca ve kibarca şöyle desek: Koç olmak kendi içinde hem bir lütuf, hem de bir lanettir...
BOĞA: Başına ne gelirse, hazza düşkünlüğünden gelir. Yani tabi estağfurullah… Kendileri şahsen çok ağırbaşlı, oturaklı ve tumturaklı kişilerdir. Amma ve lakin, az bişey zevk-u sefaya düşkün, yemeye içmeye, efendime söyleyeyim oynaşıp koklaşmaya, gözlerine ve gönüllerine hoş gelen şeyleri etraflarında biriktirmeye meraklıdırlar. İşte zaten insan neye meraklıysa, oradan kırıklıdır… Sevdiği şeylerle arasında kopmayan bağlar kurma huyu, tutarlıklık, basiret ve mantık abidesi gibi görünen Boğa’nın yaşam hikayesini yazan görünmez eldir! Arzu ettiği şeyleri elde der, elinde tutar ve bıkana kadar hatta kusacak hale gelene kadar onlarla yaşar. YETER! dediği an ise görülmesi gereken bir şamatadır...
İKİZLER: Başına ne gelirse, elinde olanın kıymetini bilmemekten gelir! O hep bir sonraki ilginç, renkli, cazip, hareketli, değişik, heyecanlı konuya yönelmek ister ve ilgisini, zamanını, emeğini oraya kaydırır. O zaman da elindekini çar çur eder… Gerçi İkizler bunu pek de dert etmez. ”Gelen ağam, giden paşam … Bu kaçtıysa, başka fırsat mı yok!” der geçer. Namussuzlar haklı da çıkar iyi mi!!!
YENGEÇ: Başına ne gelirse, kafasının dağınıklığından … şeyy pardon …. her şeyi pek teferruatlı ve geniş kapsamlı düşünme alışkanlığından gelir. Öyle her bir boyutu kapsayıp kavrayayım derken, bir bakmışsın Yengeç dağılmııış gitmişş… Şöyle örnek vereyim; Elbisesinin konseptine uygun parfümü olmadığını son anda fark edip, zaten geç kaldığı randevusuna gitmeden, bir saati de kozmetik reyonunda harcayan ve sonunda kendine rimel alan insan görürseniz o Yengeçtir!!! Üstelik uyarılmaktan, yönlendirilmekten, engellenmekten, eleştirilmekten ve azarlanmaktan da hiç ama hiç hoşlanmaz.
ASLAN: Başına ne gelirse herşeyi ve herkesi kendine göre çekip çevirmek konusundaki ısrarından gelir! Aslan bir şeyi bir türlü yapmayı aklına koyduysa, öldür Allah vazgeçmez… Bakmayın öyle rahat ve sevimli göründüğüne, kastı mı fena kasar! Patronluk taslamaya, herşeyin en iyisini o bilirmiş gibi davranmaya bayılır. Amma ve lakin, bir süre sonra hayat çok sıkıcı olmaya ve kendi başına açtığı bir alay işten bunalmaya başlar… Het hüt diye durmadan ayar veren hallerinden sıkılanlar etrafını boşalttığı için kendini sevgisiz ve mutsuz da hisseder… İşte ”İmparatorlar Yalnızdır” filan gibi üstten alan pişmanlık ifadeleri böyle durumlara istinaden söylenmiştir.
BAŞAK: Başına ne gelirse, KAZA ESERİ gelir! Çünkü Başak herşeyi o kadar kontrol altına almıştır ki, kendisinin bilgisi ve yetkisi dahilinde ters birşey olamazzzz!!! Eh bu durumda mutlaka dış mihraklar suçludur ve Başak mağdurdur… Aslına bakarsanız, evren arada bir Başağa acır ve hayatında değişiklik olsun diye başına bir takım sürpriz işler gönderir. Ama Başak bir anda kapısında pasta paketi bulsa bomba ekibi çağırmak, marketin yılbaşı piyangosundan araba çıksa şimdi bunun bir alay prosedürü, masrafı olacak diye dertlenmek gibi bir takım panikler yaratır. Ama yani işte bu kadarcık kusur, kadı kızında da bulunur di mi...
TERAZİ: Başına ne gelirse kolaycılığından ve her şeyi mümkün olduğunca erteleme isteğinden gelir! Terazinin hayatı neyin nerede olduğunu sadece kendisinin bildiği dağınık bir çekmece gibidir. Orada, burada halledilmeyi bekleyen bir takım meseleler vardır… Ama Terazi aklını o aralar en fazla hoşuna giden konuya taktığı için, diğerleri örümcek bağlamış vaziyette bir kenarda beklerler. Üstelik, çıkan krizleri de kendi çözmekten acizdir. Zira bayılmakla meşguldür. Genelde konuyu bir ahbap ya da hayran halleder. Yani Teraziyle fazla takılanın başına illaki bir takım angaryalar gelir!!!
AKREP: Başına ne gelirse, hesapsız arzularından ve hırslarından gelir! Gözü kararmak lafı hakikaten Akrep için icat edilmiş bir laftır… Akrebin gözü karardı mı, neler olacağını kendisi bile tahmin edemez. Zira, amacına ulaşmak için o anda içinden gelen her şeyi yapmaya eğilimlidir. Eh tabi ilk coşkusu geçtikten sonra, ortalığın biraz fazla dağıldığını ve gereksiz bazı komplikasyonlar doğmuş olduğunu fark edebilir... Haa, bir de istediğini elde edemeyeceğini anladı mı, etrafını boşaltmak gerekir! Zira hayal kırıklığı fenadır. Yani, kızdığı zaman onun başına bir şeyler gelmeden genelde etrafındakilerin başına bir şeyler gelir.
YAY: Başına ne gelirse, ısrarcılığından gelir! Yay’a olmaz demeyin. ”AMA NEDEEEENNNNNN” sorusunu bu kadar YAY’arak ve mükerrer bir şekilde sorabilen bir başka insan icat edilmemiştir… Bir hedef bulup okunu saplayana kadar, kendisi gerilir. Ama bir hedefe saplandımı da, kendini geri çekmeyi bilmediğinden etrafındaki herkesi gerer. Mübarek Yay değil, darbeli matkap gibi davranır. İstediği şeyi elde edene kadar aklı çıkar, içi çıkar, canı çıkar… Sonra elde eder!!! Aaa, bir bakmışsın Yay yok! Ve ardında ”Ya Sabır!” çeken bir sürü insan…
OĞLAK: Başına ne gelirse, İŞGÜZARLIĞI’ndan gelir! Ya bi karışma di mi, bi rahat dur!!! Yok… olmaz… olabilemez… Oğlak, mutlaka istim üstünde olmalı ve nedense hep acil bir meseleyi halletmek için uğraş içinde bulunmalıdır. Taşikardik hissetmediği zaman, hastamıyım diye merak eden veya bunun depresyona girmek olduğunu zanneden kişi Oğlaktır. Kardeşim, kusura bakmayın ama yani bu kadar her şeye burnunu sokmaya meraklı insana da, dert müstahaktır…
KOVA: Başına ne gelirse, ÇEKİNCE ve KAYGI’larından gelir… Şaşırdınız di mi? Kovanın herşeyi öngörmek ve hesap etmek gibi bir entellektüel saplantısı vardır! Kendi hayatını planlarken de son derece pimpirikli davranır ve adım atmakta hep biraz zorluk çeker. Mükemmel kurgular, onun temel takıntısıdır. Bu nedenle bir olaya dahil olduğu anda, mutlaka eksik ve aksak gidebilecek şeyleri görmek gibi bir de huyu vardır… Eh, hal bu olunca elbette itiraz etmesi, süreci durdurması, bir küçük düzeltme konusunda ısrarcı davranması FARZ’dır.Ağzını açtığı anda AMA ya da FAKAT o da olmadı NE VAR Kİ türünden bir laf edecek ve hem kendinin hem de duruma hasbelkader dahil olan herkesin başına bir dert açacaktır...
BALIK: Balık‘ın başına ne gelirse, İYİ NİYETLİ ve SEVECEN tabiatından gelir. Hani hep biraz dalgın ve melankolik bir halleri vardır ya… İşte aslında Yaratan onları koruyup sakınmak için öyle yapmıştır. Zira, mutlu ve coşkulu hissetmek Balığa hiç iyi gelmezzz!!! Nayna nayna nay naaa …. Nayna nayna naay naaa… diye yolda giderken, bir şey görür, hoşlanır ve ona takılır… Hoşlandı mı Balık biter. Aklına hiiiç kötü birşey gelmez. Daha doğrusu o andan itibaren artık aklına hiç birşey gelmez! O andan itibaren herşey Balığın BAŞINA gelir.
burçlar hakkında sivri, hınzır, cüretkar yorumlar
KOÇ: Kendi başına durduk yerde dert açan insan görürseniz, bilin ki o bir KOÇ’tur. HAŞA huzurdan, Koç’un başına hiç kimse herhangi bir şey getiremez! Zira Koç bu zevki kimseye bırakmaz. O her şeyi olduğu gibi derdi de, bizzat ve itinayla bulur. Bir sabah kalkar, kendini yoklar, maşallah gayet formda bulur… Ve günü DEĞERLENDİRMEYE karar verir. Koç’un, her şeyin altında kalkabileceğini sanmak gibi ”naif sayılabilecek” bir yanı vardır! Üstelik, bir şey onun ilgisini çektiği zaman da, onun MUTLAK ve MUTLAK yapılması gerektiğine dair bir alay meşrulaştırıcı açıklaması da vardır… Sonuç dizi yapılacak bir tefrika roman ya da yıkılan bir fıkra olabilir! Kısaca ve kibarca şöyle desek: Koç olmak kendi içinde hem bir lütuf, hem de bir lanettir...
BOĞA: Başına ne gelirse, hazza düşkünlüğünden gelir. Yani tabi estağfurullah… Kendileri şahsen çok ağırbaşlı, oturaklı ve tumturaklı kişilerdir. Amma ve lakin, az bişey zevk-u sefaya düşkün, yemeye içmeye, efendime söyleyeyim oynaşıp koklaşmaya, gözlerine ve gönüllerine hoş gelen şeyleri etraflarında biriktirmeye meraklıdırlar. İşte zaten insan neye meraklıysa, oradan kırıklıdır… Sevdiği şeylerle arasında kopmayan bağlar kurma huyu, tutarlıklık, basiret ve mantık abidesi gibi görünen Boğa’nın yaşam hikayesini yazan görünmez eldir! Arzu ettiği şeyleri elde der, elinde tutar ve bıkana kadar hatta kusacak hale gelene kadar onlarla yaşar. YETER! dediği an ise görülmesi gereken bir şamatadır...
İKİZLER: Başına ne gelirse, elinde olanın kıymetini bilmemekten gelir! O hep bir sonraki ilginç, renkli, cazip, hareketli, değişik, heyecanlı konuya yönelmek ister ve ilgisini, zamanını, emeğini oraya kaydırır. O zaman da elindekini çar çur eder… Gerçi İkizler bunu pek de dert etmez. ”Gelen ağam, giden paşam … Bu kaçtıysa, başka fırsat mı yok!” der geçer. Namussuzlar haklı da çıkar iyi mi!!!
YENGEÇ: Başına ne gelirse, kafasının dağınıklığından … şeyy pardon …. her şeyi pek teferruatlı ve geniş kapsamlı düşünme alışkanlığından gelir. Öyle her bir boyutu kapsayıp kavrayayım derken, bir bakmışsın Yengeç dağılmııış gitmişş… Şöyle örnek vereyim; Elbisesinin konseptine uygun parfümü olmadığını son anda fark edip, zaten geç kaldığı randevusuna gitmeden, bir saati de kozmetik reyonunda harcayan ve sonunda kendine rimel alan insan görürseniz o Yengeçtir!!! Üstelik uyarılmaktan, yönlendirilmekten, engellenmekten, eleştirilmekten ve azarlanmaktan da hiç ama hiç hoşlanmaz.
ASLAN: Başına ne gelirse herşeyi ve herkesi kendine göre çekip çevirmek konusundaki ısrarından gelir! Aslan bir şeyi bir türlü yapmayı aklına koyduysa, öldür Allah vazgeçmez… Bakmayın öyle rahat ve sevimli göründüğüne, kastı mı fena kasar! Patronluk taslamaya, herşeyin en iyisini o bilirmiş gibi davranmaya bayılır. Amma ve lakin, bir süre sonra hayat çok sıkıcı olmaya ve kendi başına açtığı bir alay işten bunalmaya başlar… Het hüt diye durmadan ayar veren hallerinden sıkılanlar etrafını boşalttığı için kendini sevgisiz ve mutsuz da hisseder… İşte ”İmparatorlar Yalnızdır” filan gibi üstten alan pişmanlık ifadeleri böyle durumlara istinaden söylenmiştir.
BAŞAK: Başına ne gelirse, KAZA ESERİ gelir! Çünkü Başak herşeyi o kadar kontrol altına almıştır ki, kendisinin bilgisi ve yetkisi dahilinde ters birşey olamazzzz!!! Eh bu durumda mutlaka dış mihraklar suçludur ve Başak mağdurdur… Aslına bakarsanız, evren arada bir Başağa acır ve hayatında değişiklik olsun diye başına bir takım sürpriz işler gönderir. Ama Başak bir anda kapısında pasta paketi bulsa bomba ekibi çağırmak, marketin yılbaşı piyangosundan araba çıksa şimdi bunun bir alay prosedürü, masrafı olacak diye dertlenmek gibi bir takım panikler yaratır. Ama yani işte bu kadarcık kusur, kadı kızında da bulunur di mi...
TERAZİ: Başına ne gelirse kolaycılığından ve her şeyi mümkün olduğunca erteleme isteğinden gelir! Terazinin hayatı neyin nerede olduğunu sadece kendisinin bildiği dağınık bir çekmece gibidir. Orada, burada halledilmeyi bekleyen bir takım meseleler vardır… Ama Terazi aklını o aralar en fazla hoşuna giden konuya taktığı için, diğerleri örümcek bağlamış vaziyette bir kenarda beklerler. Üstelik, çıkan krizleri de kendi çözmekten acizdir. Zira bayılmakla meşguldür. Genelde konuyu bir ahbap ya da hayran halleder. Yani Teraziyle fazla takılanın başına illaki bir takım angaryalar gelir!!!
AKREP: Başına ne gelirse, hesapsız arzularından ve hırslarından gelir! Gözü kararmak lafı hakikaten Akrep için icat edilmiş bir laftır… Akrebin gözü karardı mı, neler olacağını kendisi bile tahmin edemez. Zira, amacına ulaşmak için o anda içinden gelen her şeyi yapmaya eğilimlidir. Eh tabi ilk coşkusu geçtikten sonra, ortalığın biraz fazla dağıldığını ve gereksiz bazı komplikasyonlar doğmuş olduğunu fark edebilir... Haa, bir de istediğini elde edemeyeceğini anladı mı, etrafını boşaltmak gerekir! Zira hayal kırıklığı fenadır. Yani, kızdığı zaman onun başına bir şeyler gelmeden genelde etrafındakilerin başına bir şeyler gelir.
YAY: Başına ne gelirse, ısrarcılığından gelir! Yay’a olmaz demeyin. ”AMA NEDEEEENNNNNN” sorusunu bu kadar YAY’arak ve mükerrer bir şekilde sorabilen bir başka insan icat edilmemiştir… Bir hedef bulup okunu saplayana kadar, kendisi gerilir. Ama bir hedefe saplandımı da, kendini geri çekmeyi bilmediğinden etrafındaki herkesi gerer. Mübarek Yay değil, darbeli matkap gibi davranır. İstediği şeyi elde edene kadar aklı çıkar, içi çıkar, canı çıkar… Sonra elde eder!!! Aaa, bir bakmışsın Yay yok! Ve ardında ”Ya Sabır!” çeken bir sürü insan…
OĞLAK: Başına ne gelirse, İŞGÜZARLIĞI’ndan gelir! Ya bi karışma di mi, bi rahat dur!!! Yok… olmaz… olabilemez… Oğlak, mutlaka istim üstünde olmalı ve nedense hep acil bir meseleyi halletmek için uğraş içinde bulunmalıdır. Taşikardik hissetmediği zaman, hastamıyım diye merak eden veya bunun depresyona girmek olduğunu zanneden kişi Oğlaktır. Kardeşim, kusura bakmayın ama yani bu kadar her şeye burnunu sokmaya meraklı insana da, dert müstahaktır…
KOVA: Başına ne gelirse, ÇEKİNCE ve KAYGI’larından gelir… Şaşırdınız di mi? Kovanın herşeyi öngörmek ve hesap etmek gibi bir entellektüel saplantısı vardır! Kendi hayatını planlarken de son derece pimpirikli davranır ve adım atmakta hep biraz zorluk çeker. Mükemmel kurgular, onun temel takıntısıdır. Bu nedenle bir olaya dahil olduğu anda, mutlaka eksik ve aksak gidebilecek şeyleri görmek gibi bir de huyu vardır… Eh, hal bu olunca elbette itiraz etmesi, süreci durdurması, bir küçük düzeltme konusunda ısrarcı davranması FARZ’dır.Ağzını açtığı anda AMA ya da FAKAT o da olmadı NE VAR Kİ türünden bir laf edecek ve hem kendinin hem de duruma hasbelkader dahil olan herkesin başına bir dert açacaktır...
BALIK: Balık‘ın başına ne gelirse, İYİ NİYETLİ ve SEVECEN tabiatından gelir. Hani hep biraz dalgın ve melankolik bir halleri vardır ya… İşte aslında Yaratan onları koruyup sakınmak için öyle yapmıştır. Zira, mutlu ve coşkulu hissetmek Balığa hiç iyi gelmezzz!!! Nayna nayna nay naaa …. Nayna nayna naay naaa… diye yolda giderken, bir şey görür, hoşlanır ve ona takılır… Hoşlandı mı Balık biter. Aklına hiiiç kötü birşey gelmez. Daha doğrusu o andan itibaren artık aklına hiç birşey gelmez! O andan itibaren herşey Balığın BAŞINA gelir.
burçlar hakkında sivri, hınzır, cüretkar yorumlar
juno astrology'nin sivri, hınzır, cüretkar yazı dizisi.
KOÇ – O zaten ne istediğini belli etmiştir. Ama hiç birşey yapmayacakmışsınız gibi davranın da azcık sürpriz olsun!
BOĞA – Önden sağlam bir biftek ve şarap, ardından çikolata soslu çilek & şampanya … sonunda da mutlaka yaramazlık olsun .
İKİZLER – Aksiyon içeren ve sürprizli birşeyler… hani o bile şaşırsın!
YENGEÇ – Güzel bir yemek… Kış olduğuna göre onu sıcak tutacak bir hediye … ve illaki AŞK itirafı!
ASLAN – Minik minik bir sürü sürprizli şeyi arka arkaya sıralayın... Şımartılmaya doysun…
BAŞAK – Ellerini tutun, gözlerine bakın ve ”sen olmasan, hayat asla bu kadar güzel olmazdı!” deyin… Sonra da komik, çocuksu, ve şımarıkça olduğunu düşündüğü için parasına kıyıp da kendine almadığını bildiğiniz birşeyi verin.
TERAZİ – Kötü bir hediye almaktan sa, almayın daha iyi! Zevksiz ve özensiz olduğunuzu hele de pinti olduğunuzu düşünürse, sizden buzzz gibi soğur! Hiç birşey bulamazsanız, erkekse çok sevdiği grubun konser biletini hediye edin, kadınsa güzel bir parfüm alın ve şık bir lokantaya yemeğe götürün…
AKREP – Kullanmaktan hoşlanacağı, pratik bir hediye alın… Yani bir ihtiyacını görün… Güzel bir içki ikram edin ve marifetinizi konuşturun.
YAY – Görüntünüze ve daha da önemlisi cesaretinize güveniyorsanız, Strip-Show yapın... Yay-Kızı da olsa farketmez… Yok eğer bunu yüzünüze gözünüze bulaştıracaksanız, o zaman güzel kokulu bir yağ ile masaj yapın…
OĞLAK – Hediyeyi filan boşverin... Onu cesurca baştan çıkartın!
KOVA – Ona başbaşa gideceğiniz bir seyahat bileti hediye edin :) Buna gücünüz yetmiyorsa, daha önce hiç denemediğiniz birşeyi birlikte yapın…
BALIK – Çook tatlı ve beklentisiz davranın. Ona evde yemek pişirin ve sırtına yastıklar yerleştirip, birlikte film seyrederken ayaklarına masaj yapın… Herkesin paldır küldür biryerlere koşturduğu ve rekabetçi bir hediye yarışına giriştiği böyle bir günde, kendisine böyle sade bir konfor sunulması onu çok memnun edecektir…
hangi burca ne hediye edilir
KOÇ – O zaten ne istediğini belli etmiştir. Ama hiç birşey yapmayacakmışsınız gibi davranın da azcık sürpriz olsun!
BOĞA – Önden sağlam bir biftek ve şarap, ardından çikolata soslu çilek & şampanya … sonunda da mutlaka yaramazlık olsun .
İKİZLER – Aksiyon içeren ve sürprizli birşeyler… hani o bile şaşırsın!
YENGEÇ – Güzel bir yemek… Kış olduğuna göre onu sıcak tutacak bir hediye … ve illaki AŞK itirafı!
ASLAN – Minik minik bir sürü sürprizli şeyi arka arkaya sıralayın... Şımartılmaya doysun…
BAŞAK – Ellerini tutun, gözlerine bakın ve ”sen olmasan, hayat asla bu kadar güzel olmazdı!” deyin… Sonra da komik, çocuksu, ve şımarıkça olduğunu düşündüğü için parasına kıyıp da kendine almadığını bildiğiniz birşeyi verin.
TERAZİ – Kötü bir hediye almaktan sa, almayın daha iyi! Zevksiz ve özensiz olduğunuzu hele de pinti olduğunuzu düşünürse, sizden buzzz gibi soğur! Hiç birşey bulamazsanız, erkekse çok sevdiği grubun konser biletini hediye edin, kadınsa güzel bir parfüm alın ve şık bir lokantaya yemeğe götürün…
AKREP – Kullanmaktan hoşlanacağı, pratik bir hediye alın… Yani bir ihtiyacını görün… Güzel bir içki ikram edin ve marifetinizi konuşturun.
YAY – Görüntünüze ve daha da önemlisi cesaretinize güveniyorsanız, Strip-Show yapın... Yay-Kızı da olsa farketmez… Yok eğer bunu yüzünüze gözünüze bulaştıracaksanız, o zaman güzel kokulu bir yağ ile masaj yapın…
OĞLAK – Hediyeyi filan boşverin... Onu cesurca baştan çıkartın!
KOVA – Ona başbaşa gideceğiniz bir seyahat bileti hediye edin :) Buna gücünüz yetmiyorsa, daha önce hiç denemediğiniz birşeyi birlikte yapın…
BALIK – Çook tatlı ve beklentisiz davranın. Ona evde yemek pişirin ve sırtına yastıklar yerleştirip, birlikte film seyrederken ayaklarına masaj yapın… Herkesin paldır küldür biryerlere koşturduğu ve rekabetçi bir hediye yarışına giriştiği böyle bir günde, kendisine böyle sade bir konfor sunulması onu çok memnun edecektir…
hangi burca ne hediye edilir
juno astrology'nin sivri, hınzır, cüretkar yazı dizisi.
KOÇ – ”Başrol Oyuncusu”: O aşkı kendi ihtişamının altını çizen bir senaryo, onun için yazılmış bir rol gibi görür. Genellikle de o sırada bulunduğu ortamda karşı cinsin en dikkat çekici şahsiyeti kimse, doğrudan ona yönelir. Herkesin tercih ettiği kişinin tek tercihi olmak, mükemmel bir zafer değil midir? Yooo hiç öyle diill filan deseler de, onların kendi sosyal ve kültürel konumları çerçevesinde şekillenmiş bir ”yanıma yakışan”anlayışları vardır. Sizi esas çocuk veya esas kız olarak görüyorsa, kalbinize varan yarışta herkesin önüne geçmek için gayet dramatik jestler yapabilir. Onunla birlikte olmanın sağlayacağı avantaj ve ayrıcalıkları mutlaka sergiler. Yani bir biçimde onu ”diğerlerinden” ayrıştırmanızı ve önemsemenizi sağlar. Yakınlığınızı kazandıktan sonra hem aslında ne kadar özgür biri olduğundan ve sadece ”özel” insanlarla vakit geçirdiğinden dem vurur, hem de size ufaktan nazlanıp tepkilerinizi kontrol eder! Hem üstüne düşülmesini ister… hem de aslında üstüne düşülünce sıkılır ve oyun birden ilginçliğini kaybeder… Ayrıca bir kez başrolü garantiye aldıktan sonra, ”Ne demek, sen beni artık hiç sevmiyorsun. SEVİYORUZ Kİ YANINDAYIZ… ALLAH ALLAHHH”a bağlar, ona göre :) Koç’la başedebilen insanlar ve edemeyenler diye iki grup vardır. Ve bilin ki, başedenler kendi ritimlerini korumayı ve onun yarattığı dalgalanmalara kapılmamayı başaranlardır.
BOĞA – ”Body Guard”: O sessiz ve ağırlığı olan bir kahramandır. Kendini size siper etmeye hazırmış gibi durur. Herşeyinizle ilgilenir. Ve sizi korumayı ve mutlu etmeyi bir uzmanlık konusu haline getirir. Başlangıçta hayli yumuşak ve anlayışlı bir görüntü ile başlayan ve son derece hoşa giden bu sahiplenicilik, bir süre sonra hayatı senin yerine planlamaya, uygun olan olmayan şeyleri kaşla gözle ihsas ettirmeye filan da varabilir. Bana hükmediyorsun dediğinizde, sizi sizin için endişelendiğine ve bunda da gayet haklı olduğuna inandırır. Onu kendinize bağlamak için fiziksel ihtiyaçlarını ”tam istediği gibi” karşılamanız yeter! Elbette burada anahtar sözcük ”tam istediği gibi” … Size alışınca, bir süre mahrumiyet çekmeye ve ihmal edilmeye de sabreder ama çok fazla değil! Bir Tüyo: Çok dikbaşlı olmayın ama fazla da boyun eğmeyin! Azcık acı çekmeyi, yürek çarpıntısı yaşamayı sever … Nihayetinde Boğa’dır ve sadece kan görünce harekete geçer.
İKİZLER – ”Dans Partneri”: Herşeyin onunla daha hoş olacağını düşündürtecek şekilde davranır. Erkeği maço, kadını da femme-fatale ya da domestik gibi klasik görünümlerden birine bürünmediği için, ağırlaşmış ve kalıplaşmış ilişkilerin ardından biraz hava değişikliği arayan insanlara ilaç gibi gelirler. Onunla aşk yaşamak, dans ederken partnerine uyum sağlamak gibidir. Adım adım uyum… Dansı çaktırmadan yönetir. Bir sonraki adımda sizden ne beklediğini başarıyla hissettirir. Bir sonraki dans içinse, söz vermeden umutlandırır! Ama, ”Hani sen…” diye başlayan cümleler kurmaya başlarsanız, İNKAR EDER! Çok da üstüne giderseniz … kaçar gider. Onunla devam etmeye kararlıysanız, ilişkinin bir yerinde ”herkes keyfine göre davranırsa daha mutlu olunur” kuralının aslında ”benim keyfim yerinde … sen de eğleniyorsun herhalde dimi!” anlamına geldiğini farkedersiniz. Ona ”sadece dans partneri” muamelesi yaparsanız, her açıdan daha rahat eder ve onun aniden artan gayretini görerek siz de çok eğlenebilirsiniz.
YENGEÇ – ”Arzu Şelalesi”: Hayat sizin ayak parmaklarınızın ucundan başlayıp, saç tellerinizin ucunda bitiyormuş gibi davranır! Size zevk veren şeyleri şelale gibi başınızdan aşağı boşaltır. Bunun için ne fedakarlıklar yaptığını da farkettirmeyi ihmal etmezzz. Müptezele yakın görünen bu ihtiraslı tavır bir süre sonra garip bir alışkanlık yaratır. Çünki her santimetrekarenizi sizden daha iyi tanır ve izlerini usulca bırakır. Sizin başınızı döndürmek için göze aldığı herşeyin ardında, aslında sizi tamamen teslim alma arzusu vardır. Kıvamına getirdiğini anlayınca, dizginleri ele alıııırrr. Artık şikayetler, talepler, görev listelerinin devri başlar. Ciddi anlamda alıngan ve kıskançtır. Onu şüpheye düşürmemek için yeterli çabayı göstermemiş olmanızı bile affetmekte zorlanabilir. Eskaza yan masaya gözünüz kayarsa, önümüzdeki 5 yıllık intikam planı içinde bunun da olduğunu hayretle görürsünüz :))) Eğer sizinle başbaşa kaldığında uykum var, yorgunum, ya da başım ağrıyor filan diyorsa da, bilin ki ya size çok bozulmuştur ve burnunuzdan getirmek niyetindedir. Ya da aşkınızın raf ömrü dolmuş, şelalenin musluğu kapanmıştır. Ne yapabilirsiniz; Valla açıkçası hiiiç birşey yapamazsınız… Yengeç’in en önemli özelliği kime tapınacağına kendisinin karar vermesi ve bu konuda üstüne gidildikçe sizi daha beter itmesidir!
ASLAN – ”Kibar Hırsız”: Sizi keşfetmekten ve size yapmayacağınız şeyleri yaptırtacak şekilde başınızı döndürüp, kabuğunuzdan çıkartmaktan son derece hoşlanır! Şövalye-vari ve sıcakkanlıdır. Ruhunuzu iyice bir soyup bakar ki, sizi soyunmaya nasıl ikna edeceğini anlasın! Bu arada sizinle her telden çalan konuşmalar filan yapıp, gençlik anılarını anlatarak güldürecek, ve arada bir hülyalı hülyalı size bakarak ”Şu anda aklımdan geçenleri söylesem, RTÜK beni kapatır!” filan gibi ”derin ve manalı” espriler yapacaktır. Aslan, sizi memnun etmek için Kahire üzerinden uçurup, Londra’dan aktarma yaptırabilir ama sonuçta bütün yollar Roma’ya çıkar! Cinsel olarak reddedilmeye asla tahammülü yoktur ve eğer bu konuda beklentilerini karşılamazsanız, bunu gurur meselesi yapacak … sevişmiyorsak görüşmeyelim deyip kestirip atacaktır! Ona iyi bir oyun arkadaşı olun. Ama kalıcı bir oyun arkadaşı olmak istiyorsanız, kovalanan modunda kalmayı ihmal etmemeniz yerinde olur!
BAŞAK – ”Katilini Kiralayan Kurban”: Kararı başkasının vermesi fikri onu dehşete düşürür! Kararı o vermelidir … bu karar teslimiyet olsa bile :) Onun için herşeyiyle teslim olmak ve kendini açmak çok zordur! Sizin onu incitme ihtimaliniz olmaması için üzerinizde tam bir kontrol kurduğuna inanmaya ihtiyaç duyar. Bu nedenle sizi hırpalayabilir, anlamsız soğukluklar, sonra ani – hani böyle cezveden taşıveren kahve gibi – ilgiler filan gösterip şaşırtabilir. Verdiğiniz tepkileri titizlikle inceleyecek ve sizin de ona benzer bir eğilim duyduğunuza ikna olmadan atağa geçmeyecektir. Bir Başakla ”her yol serbest” moduna geçmeden önce iyi düşünün… kendini aşırı derecede kontrol ettiği için bastırılmış arzuları vardır! Fiziksel olmasa da duygusal ve zihinsel olarak bir sado-mazo döngüye girmeniz çok muhtemeldir. Bu aşamaya geldiğinizde, yuların ve kırbacın sizin elinizde olacağını gösterirseniz, hem büyük bir acı çekecek hem de bu ilişkiyi vazgeçilmezhale getiren eşdeğer bir keyif alacaktır. Ya da sizi ezim ezim ezecek, üzüm üzüm üzecek ama asla gitmenize izin vermeyecektir … Sonuç itibariyle Başakla aşk bir eşitler ilişkisi değil daima bir efendi-köle ilişkisi olacak ve bazen kimin hangi rolde olduğu belli olmayacaktır!
TERAZİ – ”Poker Ustası” Terazi için AŞK ustalık isteyen bir akıl oyunudur! Sizi kafasına koyduysa, aklınızı başınızdan alacak ve hiç hayal edemeyeceğiniz çıkışlar ve manevralarla dikkatinizi kendi üzerinde tutmayı, tansiyonu korumayı başaracaktır. Bunu da, her şeye rağmen yaşananlarla arasına zihinsel bir mesafe koymasına borçludur. Onun kontrolü dışında meydana gelen her beklenmedik durumda da, herşeyi kendi tercih ettiği konuma getirmeyi çok güzel becerir. Oyunu izler, oyuncuların tepkilerini öğrenir, elini kolay kolay açık etmez… Ve bunun için gerekirse çok farklı rollere de soyunabilir. HARİKA BLÖF YAPAR! En büyük blöfü de, kendini ”ya hep ya hiç”çi göstererek yapar. Onun derdi ortadaki parayı almak değil, bir oyuncu olarak şanını korumak ve oyunun çıkmaza sürüklendiği noktalarda, muhteşem çıkışlar veya şaşırtıcı geri adımlarla, masanın kapanmasına engel olmaktır… Aynı Sting’in şarkısındaki gibi ”He doesnt play it for money, he does play it for respect! O kumarı para için değil, kendine yakışan bu olduğu için oynar!”
AKREP – ”Dipsomanik Kullanıcı” : Tamamen size yoğunlaşacak, sözleriyle değilse gözleriyle, ama herşeyin ötesinde yaydığı enerjiyle sizi ”kafaya koyduğunu” hissettirecektir. Aşk oyununda ”etik metik” olmayacağına iman etmiştir. Bu nedenle sizi de kendi gezdiği derinliklere çekmek için her yolu dener. İçinizde uyuyan ”hayvanı” uyandırıncaya kadar dürtükler. Bir kez onunla oynamayı kabul ettiğinizde de, sınırsız ve kuralsız bir alana girmiş olduğunuzu farkedersiniz. Sizinle, bağımlı birinin, bağımlı olduğu maddeyle ilişkisine benzer bir bağ kuracaktır. Sizden aldığı keyif arttıkça daha fazla arzulayacak, ama bu arzu kontrolü dışına çıkmaya başlayınca da sizden kurtulmak isteyecektir. Bir süre sonra ”sensiz yapamadım” diyerek geri gelmesi ve kendini içeri aldırana kadar kapınızda yatması da olasıdır… Şunu aklınızda tutun; Bir maddeyi bağımlı mantığıyla tüketen, asla tükettiği şeyin ne hissettiğiyle ilgilenmez!
YAY – ”Gönüller Fatihi”: Sizi hedefine aldıysa, Eros’un ta kendisi kesilir :) Kalbinizden vurmadan hayyatta bırrakmaz! Bunu yapana kadar da, inanılmaz sabırlı, cüretkar, kuralsız, nazik, alttan alan, tehditkar şekillerde davranabilir… Hedefte olduğunuz sürece kendinizi dünyanın en önemli ŞEYİ zannedersiniz. Kurban olduğunuzu anlamanız biraz uzun sürebilir. Bunu da çoğunlukla onun artık başka hedeflere çalıştığını farkedince algılarsınız. Gelgelelim Yay fethettiği mecraları usulca geride bırakıp, yeni hedeflere yönelse de bir kez kendisinin olanın daima ona ait kalacağını düşünmek ister. ”Beni Kaybettin!” mesajını verdiğiniz anda geri dönüp sizi tekrar elde edene kadar uğraşacaktır. Sanırım Yay’a AŞK NEDİR? diye sorsanız … beni hayatta tutan tek besin diyebilir. Ama o hayatta kalma mücadelesinin içinde arkasında epey bir ceset bırakır.
OĞLAK – ”Hancı”: Oğlak, uzun bir yolun orta yerinde, birden bire karşınıza çıkan iyi inşa edilmiş bir han gibidir. İyi servisi, leziz yemekleri, rahat odaları, adil bir ücret politikası olan ve dönemecin başına bir reklam levhası koymaya gerek duymayan, içeri girince de ”Vay vay vay … kaç tane kaldı böyle usul erkan sahibi mekan!” dedirten bir han. Oğlak kendi mekanının efendisidir. O yüzden herkes ona gider, o içlerinden gönlüne hitap edeni seçer ve gülümseyerek kapıyı aralar… Arzularınızı siz belirlersiniz ama zemini o belirler. Müşteriyi her türlü memnun eder. Yeterli olmayı onur meselesi haline getirir. Ayrıca dolandırıcılardan nefret eder ama sizi sevdiyse ve ihtiyacınız olduğunu düşünüyorsa, bir süre karşılık almadan da doyurur, barındırır. Adabınızı kaybetmeyen, mekanın hakkını pazarlık etmeden veren ve teşekkür etmeyi bilen bir müşteri olduğunuz sürece, arada gidip geri gelebilir ve sorgulanmadan hoş karşılanabilirsiniz. Yani maceracı ruhlara kapısı kapalı değildir. Ama kıymet bilmez, rezalet çıkartır ya da arkadan iş çevirirseniz, kendinizi bir anda kapının önünde bulursunuz.
KOVA – ”Sihirbaz ”: Seyredildiğinin farkındadır! Zaten onunla ilgilenmeseniz, gelip o koltuğa oturmazsınız ;) Sanki siz orada yokmuşsunuz gibi bir hallerle şovunu sergiler… Sizi hayrete düşürür. Bir numara çevirdiğini bilirsiniz ama nasıl yaptığını anlayamaz ve elinizde olmadan hayran kalırsınız. Sonuçta da kendinizi kuliste bulursunuz ;) İyi bir sihirbaz olabilmek için yer yer bir tiyatrocu kadar iyi bir sahne hakimiyeti, bir mühendis kadar iyi teknik bilgi, bir psikolog kadar insanları çözümleme ve yönlendirme yeteneği, ve bir bilim adamı kadar yenilikçi keşifler peşinde olma gayreti göstermek gerekir. Evet o bu şaşırtıcı bilgi dağarcığına sahiptir. Ama baktığınızda, alt tarafı sihirbazdır yani bir baltaya sap olamadığı da ortadadır. Sebep; o kimseye tabi olmazzzz … Olmamıştır, olmayacaktır , yani size de çok fazla takılıp kalmayacaktır! Aşk maceralarından beklediği, ona hayran kalmanız ama çözmeye kalkmamanız ve kuliste yaşayacağınız tatlı kaçamağın ardından”Bizim sonumuz noolucak’ Mandrakeciim” filan gibi sorular sormamanızdır! Neden mi? ŞOK ŞOK ŞOK; çünki onun zaten sadık, güvenilir ve asla vazgeçmeye niyetli olmadığı bir eşi, ne olursa olsun düzenini temin ettiği bir evi, size asla anlatmayacağı sıradan çook sıradan bir hikayesi vardır! Size hakikaten deli gibi aşık olması için de, bir türlü sırrına eremediği ve etkisini kontrol edemediği gerçek bir büyücü olmanız gerekir!
BALIK -”Operadaki Hayaletle, Primadonnanın Aşk Meyvesi”: Yani şte ööölee bir gariiip, bir mahzuun, ama sanki bir soylu, bir özel, yine de bir yeterince ilgi görmemiş hali vardır. Yetenekli ama beceriksiz halleri seni hem güldürür hem büyüler. Sonuçta böyle bakışa bakışa bir gün bir bakarsın alıp eve getirmişsin! Önce ilişkide çok da fazla birşey istemediğini, sadece keyif ve huzur istediğini söyler. Ama bir süre sonra dudağı sarkık gezmeye başlar … Tam olarak ne istediğini söylemediği için, sen onun kocaman gözlerinin içi gülerek: ”Evveeet işte buuuu … ne tatlısıınn” dediği yere kadar önüne bir sürü şey yığarsın. Yığdıklarından da götürür ama sen sarkan dudağa takık olduğun için, onun aslında keyfinin yerinde olduğunu fark edemezsin. Arada kaybolur! Açıklaması sadece arada kendi ritmini bulmak ihtiyacı duyduğudur. Ama sen gidince döndüğünde öfke krizi geçiren bir çocuk bulabilirsin. Sözüm ona onun şunun bunun yerini bulamamıştır. Aslında alıştığı şeyi yani seni kaybetmekten korkmuştur. Ama Balık böyledir; gerçek duygularını pek nadir ifade eder. Melankolik olduğunda normal, sessiz sessiz bir işler karıştırdığında çok keyifli, çok keyifli ya da hoppa göründüğünde de, mutlaka gizlemeye çalıştığı bir sıkıntı içindedir… Sonuç itibariyle, sen biraz hınzır, biraz ürkek, biraz şaşkın, biraz tembel ama kesinlikle çok talepkar ve çoook anlayış ve çookk sabır isteyen bir çocuğu evlat edindiğini anlayana kadar, epey bir dalgalanırsın.
hangi burç nasıl bir sevgilidir
KOÇ – ”Başrol Oyuncusu”: O aşkı kendi ihtişamının altını çizen bir senaryo, onun için yazılmış bir rol gibi görür. Genellikle de o sırada bulunduğu ortamda karşı cinsin en dikkat çekici şahsiyeti kimse, doğrudan ona yönelir. Herkesin tercih ettiği kişinin tek tercihi olmak, mükemmel bir zafer değil midir? Yooo hiç öyle diill filan deseler de, onların kendi sosyal ve kültürel konumları çerçevesinde şekillenmiş bir ”yanıma yakışan”anlayışları vardır. Sizi esas çocuk veya esas kız olarak görüyorsa, kalbinize varan yarışta herkesin önüne geçmek için gayet dramatik jestler yapabilir. Onunla birlikte olmanın sağlayacağı avantaj ve ayrıcalıkları mutlaka sergiler. Yani bir biçimde onu ”diğerlerinden” ayrıştırmanızı ve önemsemenizi sağlar. Yakınlığınızı kazandıktan sonra hem aslında ne kadar özgür biri olduğundan ve sadece ”özel” insanlarla vakit geçirdiğinden dem vurur, hem de size ufaktan nazlanıp tepkilerinizi kontrol eder! Hem üstüne düşülmesini ister… hem de aslında üstüne düşülünce sıkılır ve oyun birden ilginçliğini kaybeder… Ayrıca bir kez başrolü garantiye aldıktan sonra, ”Ne demek, sen beni artık hiç sevmiyorsun. SEVİYORUZ Kİ YANINDAYIZ… ALLAH ALLAHHH”a bağlar, ona göre :) Koç’la başedebilen insanlar ve edemeyenler diye iki grup vardır. Ve bilin ki, başedenler kendi ritimlerini korumayı ve onun yarattığı dalgalanmalara kapılmamayı başaranlardır.
BOĞA – ”Body Guard”: O sessiz ve ağırlığı olan bir kahramandır. Kendini size siper etmeye hazırmış gibi durur. Herşeyinizle ilgilenir. Ve sizi korumayı ve mutlu etmeyi bir uzmanlık konusu haline getirir. Başlangıçta hayli yumuşak ve anlayışlı bir görüntü ile başlayan ve son derece hoşa giden bu sahiplenicilik, bir süre sonra hayatı senin yerine planlamaya, uygun olan olmayan şeyleri kaşla gözle ihsas ettirmeye filan da varabilir. Bana hükmediyorsun dediğinizde, sizi sizin için endişelendiğine ve bunda da gayet haklı olduğuna inandırır. Onu kendinize bağlamak için fiziksel ihtiyaçlarını ”tam istediği gibi” karşılamanız yeter! Elbette burada anahtar sözcük ”tam istediği gibi” … Size alışınca, bir süre mahrumiyet çekmeye ve ihmal edilmeye de sabreder ama çok fazla değil! Bir Tüyo: Çok dikbaşlı olmayın ama fazla da boyun eğmeyin! Azcık acı çekmeyi, yürek çarpıntısı yaşamayı sever … Nihayetinde Boğa’dır ve sadece kan görünce harekete geçer.
İKİZLER – ”Dans Partneri”: Herşeyin onunla daha hoş olacağını düşündürtecek şekilde davranır. Erkeği maço, kadını da femme-fatale ya da domestik gibi klasik görünümlerden birine bürünmediği için, ağırlaşmış ve kalıplaşmış ilişkilerin ardından biraz hava değişikliği arayan insanlara ilaç gibi gelirler. Onunla aşk yaşamak, dans ederken partnerine uyum sağlamak gibidir. Adım adım uyum… Dansı çaktırmadan yönetir. Bir sonraki adımda sizden ne beklediğini başarıyla hissettirir. Bir sonraki dans içinse, söz vermeden umutlandırır! Ama, ”Hani sen…” diye başlayan cümleler kurmaya başlarsanız, İNKAR EDER! Çok da üstüne giderseniz … kaçar gider. Onunla devam etmeye kararlıysanız, ilişkinin bir yerinde ”herkes keyfine göre davranırsa daha mutlu olunur” kuralının aslında ”benim keyfim yerinde … sen de eğleniyorsun herhalde dimi!” anlamına geldiğini farkedersiniz. Ona ”sadece dans partneri” muamelesi yaparsanız, her açıdan daha rahat eder ve onun aniden artan gayretini görerek siz de çok eğlenebilirsiniz.
YENGEÇ – ”Arzu Şelalesi”: Hayat sizin ayak parmaklarınızın ucundan başlayıp, saç tellerinizin ucunda bitiyormuş gibi davranır! Size zevk veren şeyleri şelale gibi başınızdan aşağı boşaltır. Bunun için ne fedakarlıklar yaptığını da farkettirmeyi ihmal etmezzz. Müptezele yakın görünen bu ihtiraslı tavır bir süre sonra garip bir alışkanlık yaratır. Çünki her santimetrekarenizi sizden daha iyi tanır ve izlerini usulca bırakır. Sizin başınızı döndürmek için göze aldığı herşeyin ardında, aslında sizi tamamen teslim alma arzusu vardır. Kıvamına getirdiğini anlayınca, dizginleri ele alıııırrr. Artık şikayetler, talepler, görev listelerinin devri başlar. Ciddi anlamda alıngan ve kıskançtır. Onu şüpheye düşürmemek için yeterli çabayı göstermemiş olmanızı bile affetmekte zorlanabilir. Eskaza yan masaya gözünüz kayarsa, önümüzdeki 5 yıllık intikam planı içinde bunun da olduğunu hayretle görürsünüz :))) Eğer sizinle başbaşa kaldığında uykum var, yorgunum, ya da başım ağrıyor filan diyorsa da, bilin ki ya size çok bozulmuştur ve burnunuzdan getirmek niyetindedir. Ya da aşkınızın raf ömrü dolmuş, şelalenin musluğu kapanmıştır. Ne yapabilirsiniz; Valla açıkçası hiiiç birşey yapamazsınız… Yengeç’in en önemli özelliği kime tapınacağına kendisinin karar vermesi ve bu konuda üstüne gidildikçe sizi daha beter itmesidir!
ASLAN – ”Kibar Hırsız”: Sizi keşfetmekten ve size yapmayacağınız şeyleri yaptırtacak şekilde başınızı döndürüp, kabuğunuzdan çıkartmaktan son derece hoşlanır! Şövalye-vari ve sıcakkanlıdır. Ruhunuzu iyice bir soyup bakar ki, sizi soyunmaya nasıl ikna edeceğini anlasın! Bu arada sizinle her telden çalan konuşmalar filan yapıp, gençlik anılarını anlatarak güldürecek, ve arada bir hülyalı hülyalı size bakarak ”Şu anda aklımdan geçenleri söylesem, RTÜK beni kapatır!” filan gibi ”derin ve manalı” espriler yapacaktır. Aslan, sizi memnun etmek için Kahire üzerinden uçurup, Londra’dan aktarma yaptırabilir ama sonuçta bütün yollar Roma’ya çıkar! Cinsel olarak reddedilmeye asla tahammülü yoktur ve eğer bu konuda beklentilerini karşılamazsanız, bunu gurur meselesi yapacak … sevişmiyorsak görüşmeyelim deyip kestirip atacaktır! Ona iyi bir oyun arkadaşı olun. Ama kalıcı bir oyun arkadaşı olmak istiyorsanız, kovalanan modunda kalmayı ihmal etmemeniz yerinde olur!
BAŞAK – ”Katilini Kiralayan Kurban”: Kararı başkasının vermesi fikri onu dehşete düşürür! Kararı o vermelidir … bu karar teslimiyet olsa bile :) Onun için herşeyiyle teslim olmak ve kendini açmak çok zordur! Sizin onu incitme ihtimaliniz olmaması için üzerinizde tam bir kontrol kurduğuna inanmaya ihtiyaç duyar. Bu nedenle sizi hırpalayabilir, anlamsız soğukluklar, sonra ani – hani böyle cezveden taşıveren kahve gibi – ilgiler filan gösterip şaşırtabilir. Verdiğiniz tepkileri titizlikle inceleyecek ve sizin de ona benzer bir eğilim duyduğunuza ikna olmadan atağa geçmeyecektir. Bir Başakla ”her yol serbest” moduna geçmeden önce iyi düşünün… kendini aşırı derecede kontrol ettiği için bastırılmış arzuları vardır! Fiziksel olmasa da duygusal ve zihinsel olarak bir sado-mazo döngüye girmeniz çok muhtemeldir. Bu aşamaya geldiğinizde, yuların ve kırbacın sizin elinizde olacağını gösterirseniz, hem büyük bir acı çekecek hem de bu ilişkiyi vazgeçilmezhale getiren eşdeğer bir keyif alacaktır. Ya da sizi ezim ezim ezecek, üzüm üzüm üzecek ama asla gitmenize izin vermeyecektir … Sonuç itibariyle Başakla aşk bir eşitler ilişkisi değil daima bir efendi-köle ilişkisi olacak ve bazen kimin hangi rolde olduğu belli olmayacaktır!
TERAZİ – ”Poker Ustası” Terazi için AŞK ustalık isteyen bir akıl oyunudur! Sizi kafasına koyduysa, aklınızı başınızdan alacak ve hiç hayal edemeyeceğiniz çıkışlar ve manevralarla dikkatinizi kendi üzerinde tutmayı, tansiyonu korumayı başaracaktır. Bunu da, her şeye rağmen yaşananlarla arasına zihinsel bir mesafe koymasına borçludur. Onun kontrolü dışında meydana gelen her beklenmedik durumda da, herşeyi kendi tercih ettiği konuma getirmeyi çok güzel becerir. Oyunu izler, oyuncuların tepkilerini öğrenir, elini kolay kolay açık etmez… Ve bunun için gerekirse çok farklı rollere de soyunabilir. HARİKA BLÖF YAPAR! En büyük blöfü de, kendini ”ya hep ya hiç”çi göstererek yapar. Onun derdi ortadaki parayı almak değil, bir oyuncu olarak şanını korumak ve oyunun çıkmaza sürüklendiği noktalarda, muhteşem çıkışlar veya şaşırtıcı geri adımlarla, masanın kapanmasına engel olmaktır… Aynı Sting’in şarkısındaki gibi ”He doesnt play it for money, he does play it for respect! O kumarı para için değil, kendine yakışan bu olduğu için oynar!”
AKREP – ”Dipsomanik Kullanıcı” : Tamamen size yoğunlaşacak, sözleriyle değilse gözleriyle, ama herşeyin ötesinde yaydığı enerjiyle sizi ”kafaya koyduğunu” hissettirecektir. Aşk oyununda ”etik metik” olmayacağına iman etmiştir. Bu nedenle sizi de kendi gezdiği derinliklere çekmek için her yolu dener. İçinizde uyuyan ”hayvanı” uyandırıncaya kadar dürtükler. Bir kez onunla oynamayı kabul ettiğinizde de, sınırsız ve kuralsız bir alana girmiş olduğunuzu farkedersiniz. Sizinle, bağımlı birinin, bağımlı olduğu maddeyle ilişkisine benzer bir bağ kuracaktır. Sizden aldığı keyif arttıkça daha fazla arzulayacak, ama bu arzu kontrolü dışına çıkmaya başlayınca da sizden kurtulmak isteyecektir. Bir süre sonra ”sensiz yapamadım” diyerek geri gelmesi ve kendini içeri aldırana kadar kapınızda yatması da olasıdır… Şunu aklınızda tutun; Bir maddeyi bağımlı mantığıyla tüketen, asla tükettiği şeyin ne hissettiğiyle ilgilenmez!
YAY – ”Gönüller Fatihi”: Sizi hedefine aldıysa, Eros’un ta kendisi kesilir :) Kalbinizden vurmadan hayyatta bırrakmaz! Bunu yapana kadar da, inanılmaz sabırlı, cüretkar, kuralsız, nazik, alttan alan, tehditkar şekillerde davranabilir… Hedefte olduğunuz sürece kendinizi dünyanın en önemli ŞEYİ zannedersiniz. Kurban olduğunuzu anlamanız biraz uzun sürebilir. Bunu da çoğunlukla onun artık başka hedeflere çalıştığını farkedince algılarsınız. Gelgelelim Yay fethettiği mecraları usulca geride bırakıp, yeni hedeflere yönelse de bir kez kendisinin olanın daima ona ait kalacağını düşünmek ister. ”Beni Kaybettin!” mesajını verdiğiniz anda geri dönüp sizi tekrar elde edene kadar uğraşacaktır. Sanırım Yay’a AŞK NEDİR? diye sorsanız … beni hayatta tutan tek besin diyebilir. Ama o hayatta kalma mücadelesinin içinde arkasında epey bir ceset bırakır.
OĞLAK – ”Hancı”: Oğlak, uzun bir yolun orta yerinde, birden bire karşınıza çıkan iyi inşa edilmiş bir han gibidir. İyi servisi, leziz yemekleri, rahat odaları, adil bir ücret politikası olan ve dönemecin başına bir reklam levhası koymaya gerek duymayan, içeri girince de ”Vay vay vay … kaç tane kaldı böyle usul erkan sahibi mekan!” dedirten bir han. Oğlak kendi mekanının efendisidir. O yüzden herkes ona gider, o içlerinden gönlüne hitap edeni seçer ve gülümseyerek kapıyı aralar… Arzularınızı siz belirlersiniz ama zemini o belirler. Müşteriyi her türlü memnun eder. Yeterli olmayı onur meselesi haline getirir. Ayrıca dolandırıcılardan nefret eder ama sizi sevdiyse ve ihtiyacınız olduğunu düşünüyorsa, bir süre karşılık almadan da doyurur, barındırır. Adabınızı kaybetmeyen, mekanın hakkını pazarlık etmeden veren ve teşekkür etmeyi bilen bir müşteri olduğunuz sürece, arada gidip geri gelebilir ve sorgulanmadan hoş karşılanabilirsiniz. Yani maceracı ruhlara kapısı kapalı değildir. Ama kıymet bilmez, rezalet çıkartır ya da arkadan iş çevirirseniz, kendinizi bir anda kapının önünde bulursunuz.
KOVA – ”Sihirbaz ”: Seyredildiğinin farkındadır! Zaten onunla ilgilenmeseniz, gelip o koltuğa oturmazsınız ;) Sanki siz orada yokmuşsunuz gibi bir hallerle şovunu sergiler… Sizi hayrete düşürür. Bir numara çevirdiğini bilirsiniz ama nasıl yaptığını anlayamaz ve elinizde olmadan hayran kalırsınız. Sonuçta da kendinizi kuliste bulursunuz ;) İyi bir sihirbaz olabilmek için yer yer bir tiyatrocu kadar iyi bir sahne hakimiyeti, bir mühendis kadar iyi teknik bilgi, bir psikolog kadar insanları çözümleme ve yönlendirme yeteneği, ve bir bilim adamı kadar yenilikçi keşifler peşinde olma gayreti göstermek gerekir. Evet o bu şaşırtıcı bilgi dağarcığına sahiptir. Ama baktığınızda, alt tarafı sihirbazdır yani bir baltaya sap olamadığı da ortadadır. Sebep; o kimseye tabi olmazzzz … Olmamıştır, olmayacaktır , yani size de çok fazla takılıp kalmayacaktır! Aşk maceralarından beklediği, ona hayran kalmanız ama çözmeye kalkmamanız ve kuliste yaşayacağınız tatlı kaçamağın ardından”Bizim sonumuz noolucak’ Mandrakeciim” filan gibi sorular sormamanızdır! Neden mi? ŞOK ŞOK ŞOK; çünki onun zaten sadık, güvenilir ve asla vazgeçmeye niyetli olmadığı bir eşi, ne olursa olsun düzenini temin ettiği bir evi, size asla anlatmayacağı sıradan çook sıradan bir hikayesi vardır! Size hakikaten deli gibi aşık olması için de, bir türlü sırrına eremediği ve etkisini kontrol edemediği gerçek bir büyücü olmanız gerekir!
BALIK -”Operadaki Hayaletle, Primadonnanın Aşk Meyvesi”: Yani şte ööölee bir gariiip, bir mahzuun, ama sanki bir soylu, bir özel, yine de bir yeterince ilgi görmemiş hali vardır. Yetenekli ama beceriksiz halleri seni hem güldürür hem büyüler. Sonuçta böyle bakışa bakışa bir gün bir bakarsın alıp eve getirmişsin! Önce ilişkide çok da fazla birşey istemediğini, sadece keyif ve huzur istediğini söyler. Ama bir süre sonra dudağı sarkık gezmeye başlar … Tam olarak ne istediğini söylemediği için, sen onun kocaman gözlerinin içi gülerek: ”Evveeet işte buuuu … ne tatlısıınn” dediği yere kadar önüne bir sürü şey yığarsın. Yığdıklarından da götürür ama sen sarkan dudağa takık olduğun için, onun aslında keyfinin yerinde olduğunu fark edemezsin. Arada kaybolur! Açıklaması sadece arada kendi ritmini bulmak ihtiyacı duyduğudur. Ama sen gidince döndüğünde öfke krizi geçiren bir çocuk bulabilirsin. Sözüm ona onun şunun bunun yerini bulamamıştır. Aslında alıştığı şeyi yani seni kaybetmekten korkmuştur. Ama Balık böyledir; gerçek duygularını pek nadir ifade eder. Melankolik olduğunda normal, sessiz sessiz bir işler karıştırdığında çok keyifli, çok keyifli ya da hoppa göründüğünde de, mutlaka gizlemeye çalıştığı bir sıkıntı içindedir… Sonuç itibariyle, sen biraz hınzır, biraz ürkek, biraz şaşkın, biraz tembel ama kesinlikle çok talepkar ve çoook anlayış ve çookk sabır isteyen bir çocuğu evlat edindiğini anlayana kadar, epey bir dalgalanırsın.
hangi burç nasıl bir sevgilidir
KOÇ: Direksiyonu olan hiçbirşeye… hareket halinde ve mümkünse kendi ayakları dışında birşeyin üzerinde olmak onun için bir tutkudur! Eskaza araba kullanmayı sevmeyen bir Koç ise de, olayların direksiyonuna mutlaka o oturur!
BOĞA: Rehavet veren, ısıtan, sarıp sarmalayan şeylere … Önemli olan hissiyat! Bu hissi veren yorgan da olabilir, içki de, çorba da, tenine uyan bir beden de :)
İKİZLER: Gözünü alan, aklını çelen hiçbirşeye karşı koyamaz ki! Hani çapkın filan derler ya, yalan. O bile sırf şenlik olsun diyedir…
YENGEÇ: Alışkanlıklarına… gezer, gelir, ama rutinine döner Yengeçler
ASLAN: Kaliteye… Daha doğrusu ona ”tam bana layık” dedirten şeylere zinhar karşı koyamaz!
BAŞAK: Yasak zevklere... yaaaa… gördünüz mü siz Başağı! Hadi buyrun burdan yakın…
TERAZİ: Yüce davalara! Çok iman ettiği bir konu getirin önüne… o zerafet timsali, o insan güzeli, gözlerinden alevler saça saça nasıl mücadele eder görün.
AKREP: İktidara… perdenin önünden arkasından arasından mutlaka yönetir! Kontrol manyağının sözlük karşılığıdır :)))
YAY: Komplike görünen durumlara… çalar çalmaz açılan kapı, çakar çakmaz çakan çakmak filan… böyle şeylerle gelmeyin Yay’a. Yorun yorun!
OĞLAK: Derin, duru ve duyarlı olan şeylere… Siz öyle soğuk moğuk göründüklerine bakmayın! Müzik dinlerken, ya da kitap okurken nasıl ağladıklarını görseniz şaşar kalırsınız bi kerem…
KOVA: Onlara meydan okunmasına asla ama asla dayanamazlar! Doğru düğmeye basın ve bırakın :))) Kova kendini kanıtlamaya çalışsın…
BALIK: Güzel seslere… tatlı sözlere… insanın boğazından yağ gibi akan içeceklere … onların vücut iklimini tatlı tatlı ısıtan, kanlarının ritmini yükselten, dünyevi keyifleri usulca hatırlatan şeylere… da-ya-na-maz-laaar :) Başka alemdenmiş gibi görünse de sefahat düşkününün önde-gideni Balıktır!
hangi burç neye karşı koyamaz
BOĞA: Rehavet veren, ısıtan, sarıp sarmalayan şeylere … Önemli olan hissiyat! Bu hissi veren yorgan da olabilir, içki de, çorba da, tenine uyan bir beden de :)
İKİZLER: Gözünü alan, aklını çelen hiçbirşeye karşı koyamaz ki! Hani çapkın filan derler ya, yalan. O bile sırf şenlik olsun diyedir…
YENGEÇ: Alışkanlıklarına… gezer, gelir, ama rutinine döner Yengeçler
ASLAN: Kaliteye… Daha doğrusu ona ”tam bana layık” dedirten şeylere zinhar karşı koyamaz!
BAŞAK: Yasak zevklere... yaaaa… gördünüz mü siz Başağı! Hadi buyrun burdan yakın…
TERAZİ: Yüce davalara! Çok iman ettiği bir konu getirin önüne… o zerafet timsali, o insan güzeli, gözlerinden alevler saça saça nasıl mücadele eder görün.
AKREP: İktidara… perdenin önünden arkasından arasından mutlaka yönetir! Kontrol manyağının sözlük karşılığıdır :)))
YAY: Komplike görünen durumlara… çalar çalmaz açılan kapı, çakar çakmaz çakan çakmak filan… böyle şeylerle gelmeyin Yay’a. Yorun yorun!
OĞLAK: Derin, duru ve duyarlı olan şeylere… Siz öyle soğuk moğuk göründüklerine bakmayın! Müzik dinlerken, ya da kitap okurken nasıl ağladıklarını görseniz şaşar kalırsınız bi kerem…
KOVA: Onlara meydan okunmasına asla ama asla dayanamazlar! Doğru düğmeye basın ve bırakın :))) Kova kendini kanıtlamaya çalışsın…
BALIK: Güzel seslere… tatlı sözlere… insanın boğazından yağ gibi akan içeceklere … onların vücut iklimini tatlı tatlı ısıtan, kanlarının ritmini yükselten, dünyevi keyifleri usulca hatırlatan şeylere… da-ya-na-maz-laaar :) Başka alemdenmiş gibi görünse de sefahat düşkününün önde-gideni Balıktır!
hangi burç neye karşı koyamaz