diyarbakırda 10.sınıf öğrencisi meb sistemini hackleyerek , not ve devamsızlık bilgilerini değiştirmiş sonra da gözaltına alınmış. çocuk o kadar imkansızlığın içinde bunu yapabiliyorsa nasıl yetenekli olduğu aşikar. öte yandan amerika'da fbı yı hackleyen adamı işe aldılar. (bkz:bizde başarı cezalandırılır)
Benim idolüm olmuştur, ve pek çok kişi için de öyle olduğunu düşünüyorum. Yıllardır bisiklet ile dünyayı gezme ye devam ediyor. Takip edilesi.
ay'a ilk çıkan Türk ne yapar?
İlk adımdan sonrası efkarlanır, bir sigara küllüğünü alır, dünyaya karşı bacak üste atıp oturur
İlk adımdan sonrası efkarlanır, bir sigara küllüğünü alır, dünyaya karşı bacak üste atıp oturur
gide gide 1 mayıs'ta gittiğim ve gezme imkanı bulamadığım canım müze. neyse, floransa'ya tekrar gitmek için güzel bir bahane en azından. harika bir şehir...
başrollerinde uğur yücel, hande doğandemir, engin öztürk ve yiğit kirazcının bulunduğu yeni kanal d dizisi. fragmanı izlemeyen isteyenler buradan ulaşabilirler.
albert camus'un düşüş adlı kitabında şu şekilde tasvir ettiği hücre;
"boğuntu hücresinde yaşamak gerekiyordu. sahi,
ortaçağda boğuntu hücresi adı verilen o zindan hücresini bilmezsiniz. genellikle insan ömür boyu unutuluyordu orada. bu hücre şaşılacak boyutlarıyla ayrılıyordu ötekilerden. bir insanın ayakta duramayacağı kadar alçak, yatamayacağı kadar da dardı. engelli bir durum
almak, köşegen biçiminde yaşamak gerekiyordu orada; uyku bir düşüş, uyanıklık bir çömelmeydi. azizim, sözcüklerimi ölçerek söylüyorum, bu basit buluşta deha vardı. her allah’ın günü, bedenini uyuşturan o hareketsiz baskı altında mahkûm, suçlu olduğunu ve masumluğun keyifle gezinmek demek olduğunu öğreniyordu"
"boğuntu hücresinde yaşamak gerekiyordu. sahi,
ortaçağda boğuntu hücresi adı verilen o zindan hücresini bilmezsiniz. genellikle insan ömür boyu unutuluyordu orada. bu hücre şaşılacak boyutlarıyla ayrılıyordu ötekilerden. bir insanın ayakta duramayacağı kadar alçak, yatamayacağı kadar da dardı. engelli bir durum
almak, köşegen biçiminde yaşamak gerekiyordu orada; uyku bir düşüş, uyanıklık bir çömelmeydi. azizim, sözcüklerimi ölçerek söylüyorum, bu basit buluşta deha vardı. her allah’ın günü, bedenini uyuşturan o hareketsiz baskı altında mahkûm, suçlu olduğunu ve masumluğun keyifle gezinmek demek olduğunu öğreniyordu"
1872 yılında istanbul'da ‘Vefa İdadisi’ adıyla kurulan, günümüzde anadolu lisesi statüsündeki ortaöğretim kurumu.
adını bulunduğu vefa semtinden alan okul, ana dille öğretim yapan ilk sivil lise olma özelliğini taşır.
adını bulunduğu vefa semtinden alan okul, ana dille öğretim yapan ilk sivil lise olma özelliğini taşır.
daha doğrusu şöyle
bir arkadaşınla veya sevgilinle bir yerde olduğunda yemek sorduğunda
"sen ne yersen onu yerim"
yada
"be seçmem Herşey yerim"
diyen insan
bir arkadaşınla veya sevgilinle bir yerde olduğunda yemek sorduğunda
"sen ne yersen onu yerim"
yada
"be seçmem Herşey yerim"
diyen insan
Bu dizinin beni kendine çeken yönü bu tarz dizilerle kıyaslandığında farklı bir konseptinin olması ve klişeden ayrılması oldu bence. Dizi farklı ilerliyor mesela the mist ile kıyaslandığında falan. Oyunculuklar baya vasat, hatta sonu da baya kötü. İzlediğimde ne bu şimdi? Falan oldum ben ama ilk beş bölüm falan iyiydi. Netflix dizisi işte zaten ne bekliyoruz ki allaseeen
--- spoiler ---
bu arada hangi bölümde oldu hatırlamıyorum bi grup yamyama denk düşüyordu bizimkiler, orda evi görür görmez bunlar kesin insan yiyodur burda dedim hajajaj o bölüm iyiydi ama
--- spoiler ---
--- spoiler ---
bu arada hangi bölümde oldu hatırlamıyorum bi grup yamyama denk düşüyordu bizimkiler, orda evi görür görmez bunlar kesin insan yiyodur burda dedim hajajaj o bölüm iyiydi ama
--- spoiler ---
Aynı isimli romanın bir de filmi vardır. Dizisi hakkında da evet gerçekten vasat oyunculuklar klişeler vs. Ama ben oturup izledim baya, nedense bu tarz diziler benim garip bir şekilde hoşuma gidiyor ya full zaman kaybı falan olsa da.