were you one of those people whom we tried and could not succeed in
making you to resemble the citizens of afyonkarahisar?
yeni tanıştığınız yabancılara hava basmaya yarayan iki kelimelik uzun yapı. genelde ilk muhabbetler dil, kültür ve din karşılaştırmaları üzerine olduğundan bu yapı çok işinize yarar...
evet, biz her gün bu kelimeyi kullanıyoruz günlük hayatta, türkçe ulusal derleminden kullanım sıklığına bakabilirsiniz
making you to resemble the citizens of afyonkarahisar?
yeni tanıştığınız yabancılara hava basmaya yarayan iki kelimelik uzun yapı. genelde ilk muhabbetler dil, kültür ve din karşılaştırmaları üzerine olduğundan bu yapı çok işinize yarar...
evet, biz her gün bu kelimeyi kullanıyoruz günlük hayatta, türkçe ulusal derleminden kullanım sıklığına bakabilirsiniz
taze meyveli parçacıklı kırmızı şarap kokteyli. ispanyol işi olan bu içecek erasmus partilerinin vazgeçilmezidir, iki yudum alan gülmeye başlıyor hemen, sonrası marijuana ve sabaha kadar boş muhabbet... sangria içip sokak ortasında soyunanları gördü bu gözler, mideye zarar etmiyor ama aklını da başından alıyor bu melet
burç (gitar, vokal, klavye), özgür (bass, back vokal) ve korkut (davul)'tan oluşan müzik oluşumu.
kanada'nın bir bölgesinin adıdır.
insanın üstüne yatabildiği ama bir türlü kalkamadığı, sırtçantalı otostopçuların patladığından dolayı fazla tercih etmediği; tercih edenlerin ise keyfine düşkün diye anıldığı mat +11 item.
ahmed arif'in hem her harfi anlamlı olan şiir kitabının hem de eşsiz şiirinin adı.
şiir olanı şöyle:
seni, anlatabilmek seni.
iyi çocuklara, kahramanlara.
seni, anlatabilmek seni,
namussuza, haldan bilmez,
kahpe yalana.
ard - arda kaç zemheri,
kurt uyur, kuş uyur, zindan uyurdu.
dışarda gürül gürül akan bir dünya...
bir ben uyumadım,
kaç leylim bahar,
hasretinden prangalar eskittim.
saçlarina kan gülleri takayım
bir o yana,
bir bu yana...
seni bağırabilsem seni,
dipsiz kuyulara,
akan yıldıza,
bir kibrit çöpüne varana,
okyanusun en ıssız dalgasına
düşmüş bir kibrit çöpüne.
yitirmiş tılsımını ilk sevmelerin,
yitirmiş öpücükleri,
payı yok, apansiz inen akşamdan.
bir kadeh, bir cigara, dalıp gidene,
seni, anlatabilsem seni...
yokluğun, cehennemin öbür adıdır
üşüyorum, kapama gözlerini.
şiir olanı şöyle:
seni, anlatabilmek seni.
iyi çocuklara, kahramanlara.
seni, anlatabilmek seni,
namussuza, haldan bilmez,
kahpe yalana.
ard - arda kaç zemheri,
kurt uyur, kuş uyur, zindan uyurdu.
dışarda gürül gürül akan bir dünya...
bir ben uyumadım,
kaç leylim bahar,
hasretinden prangalar eskittim.
saçlarina kan gülleri takayım
bir o yana,
bir bu yana...
seni bağırabilsem seni,
dipsiz kuyulara,
akan yıldıza,
bir kibrit çöpüne varana,
okyanusun en ıssız dalgasına
düşmüş bir kibrit çöpüne.
yitirmiş tılsımını ilk sevmelerin,
yitirmiş öpücükleri,
payı yok, apansiz inen akşamdan.
bir kadeh, bir cigara, dalıp gidene,
seni, anlatabilsem seni...
yokluğun, cehennemin öbür adıdır
üşüyorum, kapama gözlerini.
şimdiki nesil adını sıkça duymasa da bir şekilde kulaklarından içeriye giriyor büyük şair. ya manuş baba "karanfil kokuyor cıgaram" diyor, hem fikret kızılok hem funda arar "yastığımda, düşümde içimdesin". ahmet kaya "oturmuş yazıcılar, fermanımı yazar." derken "Bunlar aşımıza, ekmeğimize göz koyanlardır, Tanı bunları tanı da büyü, adiloş bebem" diye karşılık veriyor cem karaca. hep o'nun ağzından. hasretinden prangalar eskittim diyerek kalbimize, fikrimize ışık olmuş güzel insanın dizelerinden.