bugün Fitnıs salonlarından çıkmayan delikanlıların hayalini kurduğu bu kas da adını mitolojiden almaktadır. Olay şöyledir:
Myrrha adında bir kız bazı elim olaylar sonunda ödül mahiyetinde mersin ağacına dönüştürülür. Bu ağacın gövdesinden 9 ay sonra ölümlü Adonis dünyaya gelir. Afrodit ilk görüşte Adonis’e aşık olur ve onu saklaması için Persephone’ye verir. Gönül işi bu Persephone de delikanlımıza vurulur ve onu geri vermek istemez. İki tanrıça arasında kavga çıkar. Paylaşamazlar Adonis’i. Reis Zeus araya girer ve Adonis’in 6 ay Afrodit’in, 6 ay Persephone’nin yanında kalmasına karar verir. Adonis yeraltına indiğinde yaz biter, kış başlar; yeryüzüne çıktığında toprakların bereketi tekrar gelir ve ilkbahar olur. Adonis Afroditin yanında olduğu zamanların birinde avlanmaya çıkar ve avlanırken bir yaban domuzunun saldırısına uğrayarak ölür. Tahmin edin yaban domuzu onu neresinden yaralayıp öldürür? Evet aynen bugün adonis olarak adlandırdığımız kasın bulunduğu yerden yaralayıp öldürür. O gündür bu gündür oranın adı “Adonis”tir.
Myrrha adında bir kız bazı elim olaylar sonunda ödül mahiyetinde mersin ağacına dönüştürülür. Bu ağacın gövdesinden 9 ay sonra ölümlü Adonis dünyaya gelir. Afrodit ilk görüşte Adonis’e aşık olur ve onu saklaması için Persephone’ye verir. Gönül işi bu Persephone de delikanlımıza vurulur ve onu geri vermek istemez. İki tanrıça arasında kavga çıkar. Paylaşamazlar Adonis’i. Reis Zeus araya girer ve Adonis’in 6 ay Afrodit’in, 6 ay Persephone’nin yanında kalmasına karar verir. Adonis yeraltına indiğinde yaz biter, kış başlar; yeryüzüne çıktığında toprakların bereketi tekrar gelir ve ilkbahar olur. Adonis Afroditin yanında olduğu zamanların birinde avlanmaya çıkar ve avlanırken bir yaban domuzunun saldırısına uğrayarak ölür. Tahmin edin yaban domuzu onu neresinden yaralayıp öldürür? Evet aynen bugün adonis olarak adlandırdığımız kasın bulunduğu yerden yaralayıp öldürür. O gündür bu gündür oranın adı “Adonis”tir.
ıntouchables adlı müthiş film ile tanıştığım müthiş piyanist ve bestekardır. modern çağın mozartı olarak falan da anılıyormuş kendisi. klasik müzik dinlemek isteyen dostlarım var ise kesinlikle başlangıç için ideal bir adamdır. royal albert hall daki şu konseri dinlemeniz şiddetle tavsiye olunur. https://www.youtube.com/watch?v=BI8N2569jSg
halk dilinde basur.anal kanalın üst kısmında genişleyen damar yumakları olarak tanımlanan hastalık.
(bkz: yola çıkmayı erteleme sebepleri)
bu dertten muzdarip gezginlerin, tecrübe ve çözüm önerilerini beklediğim başlık.
edit : doğrusu hemoroiddir.
(bkz: yola çıkmayı erteleme sebepleri)
bu dertten muzdarip gezginlerin, tecrübe ve çözüm önerilerini beklediğim başlık.
edit : doğrusu hemoroiddir.
-omae wa mou shindeiru.
+naniii!!
+naniii!!
kıçlarınfan uydurdukları saat uygulamasının hatalı olduğunu görünce yasayı geri çekmişler.
şuradan okuyabilirsiniz
şuradan okuyabilirsiniz
Ertesi sabah haber, gazete manşetlerinde yer alacaktı. 28 Ekim gecesi, Çankaya'daki akşam yemeğine Latife Hanım da katıldı. Son derece heyecanlıydı. İçi içine sığmıyordu. Çünkü o akşam yemeğinin gündemini biliyordu. Sevgili Paşa'sı niyetlerini önce eşine heyecan ve içtenlikle anlatmıştı. Latife Hanım bu sebeple birkaç kez mutfağa inmiş, yemeklerin o akşam yaşanacak olayların şanına yaraşır olmasına özen göstermişti. Mustafa Kemal arkadaşlarına, yemekten sonra anayasanın bazı maddeleri üzerinde çalışacağını bildirmiş, yeni başkan adayı olduğu söylenen İsmet Paşa'yı da bu çalışmaya davet etmişti. İsmet Paşa bu daveti bekliyordu.
Sofrada seçim heyecanı, seçim dedikoduları, yeni seçilenler, bu kez meclise giremeyenler hakkında konuşmalar sürüp giderken, Mustafa Kemal bıçağını eline aldı, doğruldu, derin bir nefes aldıktan sonra hafifçe tabağına vurarak: "Beyler!" dedi. O da heyecanlı, kaşları çatılmış, ama gözlerinde güleç bir ifade ile arkadaşlarına bakıyordu.
Çıt çıkmıyordu şimdi yemek salonunda. "Efendiler, yarın Cumhuriyet'i ilân edeceğiz!" Tek tek herkesin yüzüne bakarak durumu kontrol ediyordu. Şimdi sofradakiler yıldırım çarpmış gibi kalakalmıştı. Neden sonra, beyinlerinde şok yaratan bu haberi alkışlamak birilerinin aklına geldi ve yemek odası bir anda sanki patladı. Mustafa Kemal uygun bir süre bekledikten sonra açıklamasını sürdürdü: "Türkiye Devleti'nin hükümet şekli Cumhuriyet'tir. Bunu Anayasa'mıza yarınki Meclis toplantısında koyduracağız. Hazırlıklarımızı birkez daha gözden geçirmemiz lâzım." Gerçekten de iki arkadaş bütün gece süren çalışmalarını sabah ezanları okunurken bitirebildiler. İsmet Paşa, Mustafa Kemal'in ısrarıyla Çankaya Köşkü'nde kaldı, birkaç saat uyudu.
Güzel cumhuriyetimizin ertesi gün kurulacağı müjdeleniyor, bundan güzel bir hazırlık yoktur kanımca. Rahmetle anıyoruz seni Atam!
Edit: imla
Sofrada seçim heyecanı, seçim dedikoduları, yeni seçilenler, bu kez meclise giremeyenler hakkında konuşmalar sürüp giderken, Mustafa Kemal bıçağını eline aldı, doğruldu, derin bir nefes aldıktan sonra hafifçe tabağına vurarak: "Beyler!" dedi. O da heyecanlı, kaşları çatılmış, ama gözlerinde güleç bir ifade ile arkadaşlarına bakıyordu.
Çıt çıkmıyordu şimdi yemek salonunda. "Efendiler, yarın Cumhuriyet'i ilân edeceğiz!" Tek tek herkesin yüzüne bakarak durumu kontrol ediyordu. Şimdi sofradakiler yıldırım çarpmış gibi kalakalmıştı. Neden sonra, beyinlerinde şok yaratan bu haberi alkışlamak birilerinin aklına geldi ve yemek odası bir anda sanki patladı. Mustafa Kemal uygun bir süre bekledikten sonra açıklamasını sürdürdü: "Türkiye Devleti'nin hükümet şekli Cumhuriyet'tir. Bunu Anayasa'mıza yarınki Meclis toplantısında koyduracağız. Hazırlıklarımızı birkez daha gözden geçirmemiz lâzım." Gerçekten de iki arkadaş bütün gece süren çalışmalarını sabah ezanları okunurken bitirebildiler. İsmet Paşa, Mustafa Kemal'in ısrarıyla Çankaya Köşkü'nde kaldı, birkaç saat uyudu.
Güzel cumhuriyetimizin ertesi gün kurulacağı müjdeleniyor, bundan güzel bir hazırlık yoktur kanımca. Rahmetle anıyoruz seni Atam!
Edit: imla
az önce haberlerde izledim. Yarın açılıyormuş.
dünyanın en harika kıtası
medeniyetin doğuş yeri
dünyaya insanlığın ne olduğunu yaşamlarıyla gösterenlerin kıtası
gezgin hasan söylemezin "journey to dreams" (hayallere yolculuk) isimli belgeseli için bisikletiyle gez gez bitiremediği aylar yıllar alacak bir yolculuğun içinde kendini bulduğu kıta.
medeniyetin doğuş yeri
dünyaya insanlığın ne olduğunu yaşamlarıyla gösterenlerin kıtası
gezgin hasan söylemezin "journey to dreams" (hayallere yolculuk) isimli belgeseli için bisikletiyle gez gez bitiremediği aylar yıllar alacak bir yolculuğun içinde kendini bulduğu kıta.
bir üniversite gençliğinin dillere pelesenk olmuş atasözüdür. interrail yapmak için kullanılır. genelde yapılmaz, arkadaş eş dost sevgili eker hayaller öteki seneye kalır. ama unutmayın
o sene bu sene !
o sene bu sene !
hayatimin en ilginç ve en güzel olaylarindan biriyle karsilasmama neden olmus oluşumdur airb&b.
şöyle ki, ocak ayinin soğuğunda, 3 kişi italya'dan çıkıp prag'a gittik. yol arkadaslarimdan biri prag'da kalacak yeri ayarlamakla sorumluydu. arkadasim daha evvel bircok kez airb&b kullanmis, ben hic kullanmadigimdan temkinli yaklasiyorum güya. neyse prag'da gezdik dolastik aksam oldu ve yorgunluktan ölüyoruz, dedik ki artik gidelim. yanlis tramvaya binmemiz ve neredeyse yarim saat yol gitmemiz de ayri bir unsur, bu olayi daha sonra anlatirim. en sonunda dogru tramvaya bindik ve baya uzun gittik. hatta en son durakti yanlis hatırlamıyorsam. sonrasinda ise bir otobuse daha bindik. gittikce gidiyoruz... yol bitmek bilmiyor. sonra dublex evlerin olduğu bir mahalleye geldik. bizim kalacagimiz ev de triplex, kapida cip falan var. kapiyi calip girdik iceriye, evli bir cift, cocuklari ve köpekleri. bize kalacagimiz odayi gosterdiler ve odaya giderken de sicak su torbasi tutusturdular elimize "güneyden geliyorsunuz usumussunuzdur" diyerek...
odaya da iki tane soba koymuslar isinalim diye. neyse bir basimi kaldırdım ki duvarin bir tanesi kocaman bir harita kapli, bir kismi kazınmış. ev sahibi gelip dedi ki geldiginiz ulkeyi kaziyin. ama haritayı gorseniz dunyanin her yerinden gelmisler. türkiye'den ilk gelen ben ve baska yerlerden gelen diger 2 arkadasim da kendi ülkesinden o eve gelen ilk kişilerdi. bu gurur mu verdi diyeyim ne diyeyim bilemedim :) sonrasinda mutfaga geçtik. ev sahibi "sabah kahvaltiyi hazirlayip gideceğim" dedi ve sonra masanin yanindaki rafi gosterdi "bu deftere lutfen bizim hakkımızda ne dusunuyorsaniz yazin. bu eve gelen her misafirden bunu istiyorum ve bu bizim icin cok onemli, anı biriktiriyorum" diye ekledi. bakin cocuklar, bu hayatimda duydugum en guzel cümlelerden olabilir. o adam bizim o gece verdigimiz uc bes euroya tamah edecek birisi asla degildi, amaci gezgin gormek, dedigi gibi anı toplamakti. o kadar yer gezdim, kaldigim en guzel ev, gördüğüm en naif ev sahibi onlardi.
tesekkurler airb&b.
Edit: imla
şöyle ki, ocak ayinin soğuğunda, 3 kişi italya'dan çıkıp prag'a gittik. yol arkadaslarimdan biri prag'da kalacak yeri ayarlamakla sorumluydu. arkadasim daha evvel bircok kez airb&b kullanmis, ben hic kullanmadigimdan temkinli yaklasiyorum güya. neyse prag'da gezdik dolastik aksam oldu ve yorgunluktan ölüyoruz, dedik ki artik gidelim. yanlis tramvaya binmemiz ve neredeyse yarim saat yol gitmemiz de ayri bir unsur, bu olayi daha sonra anlatirim. en sonunda dogru tramvaya bindik ve baya uzun gittik. hatta en son durakti yanlis hatırlamıyorsam. sonrasinda ise bir otobuse daha bindik. gittikce gidiyoruz... yol bitmek bilmiyor. sonra dublex evlerin olduğu bir mahalleye geldik. bizim kalacagimiz ev de triplex, kapida cip falan var. kapiyi calip girdik iceriye, evli bir cift, cocuklari ve köpekleri. bize kalacagimiz odayi gosterdiler ve odaya giderken de sicak su torbasi tutusturdular elimize "güneyden geliyorsunuz usumussunuzdur" diyerek...
odaya da iki tane soba koymuslar isinalim diye. neyse bir basimi kaldırdım ki duvarin bir tanesi kocaman bir harita kapli, bir kismi kazınmış. ev sahibi gelip dedi ki geldiginiz ulkeyi kaziyin. ama haritayı gorseniz dunyanin her yerinden gelmisler. türkiye'den ilk gelen ben ve baska yerlerden gelen diger 2 arkadasim da kendi ülkesinden o eve gelen ilk kişilerdi. bu gurur mu verdi diyeyim ne diyeyim bilemedim :) sonrasinda mutfaga geçtik. ev sahibi "sabah kahvaltiyi hazirlayip gideceğim" dedi ve sonra masanin yanindaki rafi gosterdi "bu deftere lutfen bizim hakkımızda ne dusunuyorsaniz yazin. bu eve gelen her misafirden bunu istiyorum ve bu bizim icin cok onemli, anı biriktiriyorum" diye ekledi. bakin cocuklar, bu hayatimda duydugum en guzel cümlelerden olabilir. o adam bizim o gece verdigimiz uc bes euroya tamah edecek birisi asla degildi, amaci gezgin gormek, dedigi gibi anı toplamakti. o kadar yer gezdim, kaldigim en guzel ev, gördüğüm en naif ev sahibi onlardi.
tesekkurler airb&b.
Edit: imla