(bkz: sigara)

yani iilk kim bir bitkiyi kurutayım, sonra ince bir şeye sarıp yakayım ve çıkan dumanı da içime çekeyim diye düşündü ve nasıl yaptı?
mutlu olmalarıdır. dinleme alışkanlıklarının olmaması, fanatizm gibi özellikler de görülebilir.
ortaokul zamanında üstünde kocaman baskılar bulunan 2 beden büyük sweatler, bol paça(neredeyse ispanyol) kot ve, kahverengi kadife pantolonlar diye uzayıp gidecek liste.
reha muhtar'lar, mehmet ali erbil'ler, ibrahim tatlıses'ler derken malzemesi bol türk televizyon tarihinin en unutulmayan anlarıdır. benim için listenin bir numarasında hakan taşıyan'ın şebnem kısaparmak'ın kanal 7'deki programına sarhoş çıkması var. *

(bkz: hadi kafamıza göre bir şey yapalım)

o kilitler açılsın lütfen
(bkz: çorap)
(bkz: kundura)
(bkz: takım elbise)
gün ilerledikçe çileye döner bu üçlüyü giymiş olmak. çıkardığın andaki mutluluk ise paha biçilemez.
gece burası güvenli mi diye sorduğunuz adamın, aman aman burada türkler var dikkat edin, diye cevap vermesi.
yer: italya.
gün içerisinde ofiste yaptığımız bohemin konusudur.

örneğin "çakmaktaşlar" olarak bilinen "taş devri" çizgi dizisi, 168 bölüm çekilmiş olmasına rağmen fred'in saçları beyazlamaz hatta wilma'da kırışıklık olmaz. bu da çocuklarda ister istemez yaşlanma algısının ihmal edilmesine neden olur.

peki kahramanları yaşlandırmıyoruz da ne mi yapıyoruz? tabii ki önce modelini geçiriyoruz, tüketiyoruz, eskitiyoruz ve kaldııp çöpe atıyoruz. dikkat buyurun bugünkü çocuklar taş devrini pokemon'u vs izlemiyor, kendilerine sunulan ve bilhassa yaşlandırılmayan kahramanları izliyorlar.

bu algının ebeveyn yönlendirimesi ile de birleştiği ve çocuklar üzerinden daha kaotik etkiye sahip olduğu kanısındayım. yaygın olan bu düşünceye göre çocuklar sadece büyümeye odaklatılır, büyüyeceksin gelişeceksin falan da sonra da yaşlanacaksın kısmısı anlatılmaz. (inanmayacaksın da bir gün öleceksin hiç denmez mesela)

bu bilinç kaybı hayatın koşuşturmacasıyla birleşince oldu mu sana kayıp nesil! bir şeyler yapıyoruz ediyoruz da nereye gidiyoruz neler ediyoruz onu da bilmiyoruz. sonra da "hayat bir damla geldi geçti nasıl oldu ben de anlamadım" diyoruz. ondan sonra bir sela okunuyor hadi bakalım, dört kolluda buluyoruz kendimizi!

velhasıl bu kadar kestirmeden hayat özeti anlamsız olmakla beraber çizgi kahramanları oluşturanların ayak oyunlarına gelmeyelim, biz kahramanımızı yaşlandıralım. yaşlandıralım ki onlardan öğrendiklerimizle beraber yaşlanalım.