ben bu başlığa üç kişinin adını yazacağım, belki de dört; abidin dino, ferit edgü ve genco erkal.

Bu ülkenin yetiştirdiği bence en büyük üç entelektüeli ve en iyi dostları aynı masada toplamayı çok isterdim. Doğunun en ücra kasabalarından birinde, bolca esintinin olduğu bir yaz akşamı, köy evinin damında ev yapımı boğma rakılarımızı yudumlarken Siyaset, edebiyat ve sanat üzerine müthiş bir sohbet etmek isterdim. Sabaha karşı sızıp, gözlerimi avrupa'nın herhangi bir şehrinde açmayı ne kadar çok arzulardım, bir bilseniz.

orada tezer özlü’yle bir kadeh şarap içmek isterdim. Ama fonda telemann’dan vivace çalacak. Ben o müziğin büyüsüne kapılmış tezer'in gözlerinde bir kıvılcım ararken bana aşklarından bahsedecek. mesela güner* beni bırakıp oyunculuğu seçti, erden* ise iyiydi diyecek, hakkında çok konuşmayacak. Hans* son aşkımdı ama benimle çok ilgilenemedi belki de ilgilenmek istemedi diyecek.

Daha bitiremediği kadehi elinden alıp elini tutacağım. Tutkulu bir öpücüğün ardından sabah kadar sevişeceğiz belki, ama o beni sevmeyecek. Her şey o pansiyon odasında, bizim kirlettiğimiz çarşafların üzerinde kalacak.

Sabah beni terk ettiğinde arkasından yine adını ilk defa ondan duyduğum bir yazarın şu sözlerini hatırlayacağım; “Hayatın alaycı yasalarından biri de şudur: Sevilen kimse, veren değil, alan insandır. Sevilen kimse vermez, çünkü seven verir. Bu da anlaşılmayacak bir şey değildir; çünkü vermek almak kadar kolay unutulmayan bir zevktir; kendisine bir şey verdiğimiz insan bizim için gerekli, yani sevdiğimiz bir insan olur. Vermek bir tutku, neredeyse bir kusurdur. Kendisine bir şeyler verebileceğimiz bir insan olması gerekli.”*
Üst edit: 89. Dakikada yusuf yazıcı'nın asisti ile ozan tufan 'ın ağlara attığı gol ile 96 dakikalık mücadeleyi kazandık.

Tanım: İlkyarısında kaçan her golden sonra ifrit olduğum milli futbol maçı.

Umarım ikinci yarıda golleri bulur ve 3 puanı alırız.
Bu gece her bir oyuncumuz öyle güzel oynadı ki... o 3 puan tamamen bizim hakkımız.
Devletsizliği savunan ideolojidir. Bir lider ihtiyacı duymaz bu ideoloji çünkü lider ve yönetici dediğimiz olayın sömürgeye kayacağını bariz bir şekilde öngörmektedir. İnsanlığın ortaya çıktığı ilk zamanlarda bir devlet yapısı bulunmazdı. Fakat zamanla toplu halde yaşamaya geçen insanlar yönetim sistemlerini yaratmıştır. Bunun neticesinde insan dediğimiz canlı türü artan nüfusla birlikte devlet yapısını kurmuştur. Yani devlet insan türünün özünde olan bir yapı değildir. İşte anarşizm bundan sebep devleti yok sayar. Sanılanın aksine anarşizm kaosu savunmaz. Anarşizmin esas gayesi devlet ve sistem yapılanmasının insanı süreklediği yöneten-yönetilen zincirini kırmaktır.
Evrensel bir öğretidir.
“Sana yapılmasını istemediğin şeyi başkasına yapma” ya da “sana nasıl davranılmasını istiyorsan başkalarına da öyle davran” ilkesidir.
Matematikte, sanatta ve mimaride uyumu ifade eden sayısal orandır. Bu oranın sanat ve mimaride estetik güzelliği karşıladığına inanılır. Leonardo da vinci’nin mona lisa tablosu başta olmak üzere birçok eserinde altın oranın etkisini görebiliyoruz.
Yaratıcının matematik sistemi olarak bilinen bu oran birçok yönden de kusursuz bir sayıdır.
vitruvius adamı diyince akla ilk leonardo da vinci gelse de adı aynı isimdeki mimar ve yazarın çiziminden gelir.
Vitruvius'a göre insan bedeninin altın oran sebebiyle göze hoş gelen bir yanı vardı ve insan bedenin merkezi göbek deliğiydi.
Leonardo da vinci'nin vitruvius adamında ise dairenin ve karenin merkezi farklıdır.
Divan edebiyatındaki aşık metaforudur. Muma duyduğu aşk neticesinde onun yörüngesinde dönerek aşk uğruna yanışın simgesidir. Çünkü kişi aşıkken her şey karanlığa bulanırken maşuk onun için bir mumdur. Ve pervane mumun ışığı dışında hiçbir şey görmez.
Aşık olunan, sevilen kimsedir. Arapça kökenli bir kelimedir.
Birine veya bir şeye karşı aşırı sevgi ve tutku besleyen kimse. Arapça kökenli bir kelimedir.
jamie oliver gibi şeflerin ustası olan ünlü italyan şef. jamie oliver babası gibi gördüğü contaldo'yu tv programlarına ve youtube videolarına sık sık konuk olarak alır.