günümüz futbolunda oynasa ve 25'li yaşlarında olsa ortalıgın amına koyacak futbolcu idi. onun zamanında şuan sadece 2 oyuncu yoktu, en basidinden; luis figo roberto carlos hernan crespo christian vieri garbiel batistuta zinedine zidane pavel nedved rivaldo david beckham bunlar hatırladıklarım ve o zamanlar ronaldo ile aynı liglerde aynı zamanlarda oynayan futbolcular. ve bu adam, onca yetenekli futbolcu arasından sıyrıldı tek başına yıldız oldu. peki neydi bu çelimsiz brezilyalıyı özel kılan? en önemlisi ben ronaldonun pek hırçın oynadıgını, kavgaya karıştırığını görmedim. pek kırmızı kartta görmezdi, adam işini yapar gol atardı. öyle de güzel goller atardı ki cogu futbol programına jenerik olurdu. inter'e transfer olmuştu bu adam. bi süre güzel futbol oynamıs fakat sakatlanmıstı, baya uzun oldu bu sakatlık. dönüşündeki macı ntv veriyordu, murat kosova anlatıyordu hiç unutmam. ronaldo oyuna girdi, hani bir kuşu kafesinden cıkarttıgınzda, aniden böyle fırlar delice uçar ya. aynen öyleydi ronaldo ama gözlerinde bi, hüzün vardı. sanki tam hazır değildi maça. ronaldo topu önüne aldı, o tipik bacak hareketlerini yaptı, önce sağ ayağını sonra sol ayağını sonra sağ ayağını attı ve yere düştü. ben macı izlerken donakaldıgımı hatırlıyorum. ronaldo cıglık atarak ağlıyordu. lazio'lu futbolcular bile hemen durumu anladı onlar koştu ilk yardımına, takım arkadaşları cıldırmıs gibiydi, hepsi başlarını 2 ellerinin arasına almıştı. derken sağlık ekibi aldı, ronaldoyu saha dışına çıkartırken, ronaldonun çığlıkları ile inliyordu koridor. yıllar geçse de o çığlıkları benim aklımdan gitmez ronaldo futbolu bırakcak mı? haberleri dönüyordu artık tv'lerde. derken 2002 dünya kupası elemelerinde döndü sahaya. golleriyle takımını dünya kupasına taşıdı ve rakibimiz oldu. bize attığı gollerde ona kızamadık bile. 2002 dünya kupasını brezilya kazandı ve o en cok gol atan oyuncu oldu. real madrid'e transfer oldu, ezeli rakiplerine gittiği için barça'lılar kızmadı bile ona, luis figo'ya nazaran. real madrid'de resmen yeniden dogdu, los galacticos'un en önemli parçası oldu bu adam. sonra takımdan ayrıldı bir milan macerası yaşadı ve orada tekrar aynı sakatlık nüksetti. bu sefer daha yaşlıydı, herkes ona bitti gözüyle bakıyordu ama o yılmadı ve tekrar sahalara döndü, doğdugu topraklara gitti, adeta ders olacak goller attı onca yaşına onca kilosuna rağmen. ve futbolu bıraktı. o futbolu bıraktı ve yeni yetme bir portekizliye kaldı ronaldo adı. there is only one ronaldoterimini bizlere kazandırdı. 2002 yazında bir sürü cocugun idolü oldu saclarıyla, o gol attıktan sonraki sevinciyle. o sadece futbolcu değil, :o el fenomeno, o :number 9'ın gerçek sahibi.
bende çok pis derin yaraları olan maçtır. daha o zamanlar 11 yaşındayım, ntv de futbol mondial diye bi program var, bu maçı verdi, izledim. ertesi gün arkadaşalarıma anlattım dedim böyle böyle. inanmadılar bana. olm adam brezilyaylı hem barçada hem brezilyada nasıl oynasın? gibisinden. adamlara anlattım resmen beni salak yerine koydular. tabi o zamanlar net denen nimet yok elimizin altında. üstün uğraşlarım sonucunda maçın tamamını bulup arkadaşlarıma izletip kaç senelik kinimi sona erdirdim. buyrun linki
bazen insanın içini ürperten bazen de içten sıçırtan diyaloglardır.
-içime bosalmadın di mi?
-...........
-içime bosalmadın di mi?
-...........
senelerden 2009. izmir'de bi kızla bulusacağım, tumblr'dan tanıstık, bende kuşadasından kalkıp gittim. kız direk hilton oteline götürdü beni. tabi ben lan hişşt aloo diyemeden. oturduk masaya. bizimki söyledi bir şeyler, bende menüye bi göz gezdirip battı balık yan gider hesabı söyledim bir şeyler. yedik içtik eğlendik derken iş hesabı ödemeye geldi. şimdi angara bebesi olarak gözü açık bir birey olarak direk banka kartımı cıkarttım. biliyorum ki içinde para yok. bakiye yetersiz dicek. kız da dur ben ödeyim diyecek. hesap bu. amına kodugumun kartına 6 ay sonra para yatmış nereden yattıysa direk onay verdi. ben sevineyim mi üzüleyim mi bilemeden aldım fişi direk cebime ettım. kaç sene geçmesine rağmen hala durur o fiş bende. o zamanın parasıyla 263 lira ödemişim lan. 263 lira. kızın evine gittik sonu mutlu bitti de o kadar koymadı o 263 lira.
türkiye gibi bi ülkede 10 seneye yakın oynayarak gözümde yer etmiş dizidir. bu dizi başladıgında ankarada yaşıyorduk. ankaradan taşındık kuşadasına geldik hala izlemeye devam ettik. karakterler bu dizide büyüdü resmen. murat ve burak demir bu dizide karakter olarak da kardeşdir. neva karakterine ilk başlarda aşıktım. sesi güzelliği vücudu fakat o neva gitti bambaşka bi neva geldi sonra. trt1'de iken bu dizi cok ince mesajlar veriyordu. her bölümün sonunda anlıyordunuz anlatılmak istenilen şeyi. ne zaman trt1'den gitti o zaman reyting dizisi oldu. artık kabak tadı verdi. tabi unutulmaz haluk karakteri vardı. ziya gibi atmalarıyla meshurdu bu karakter. şadan gibi orta yaş bunalımına girip azan bi karakter vardı. benim favorim tabiki de peyami idi. o ne bilge o ne karizmatik bi karakterdir. karısına olan bağlılıgı ve aşkı, cocuklarına karsı sevgisi. hep öyle bi babam olmasını dilemişimdir. genel olarak ankarada geçen cok az dizi oldugu için bu dizi benim hep aklımda kalmıstır.
başrollerinde buğra gülsoy ve özge özpirinçci'nin oynadığı
kızın hastalığını bir türlü çözemediğim yeşilçamvari vizyon filmi
kızın hastalığını bir türlü çözemediğim yeşilçamvari vizyon filmi
İran'da doğup hindistanda yaşayan ve mevlana sözlerinden esinlenerek sufi müzikler yapan amcamız. parçaların elektronik altyapısı ,enstrumanlar ve vokalleri kendine aittir.10 parmağına 10 marifet
iskeçe karnavalının 2018'de en gösterişli günü 25 Şubat’ta yapılacak olan kostümlü geçiş törenidir
iskeçe olarak bildiğimiz yunanistan’ın xanthi şehri bir hafta boyunca etkinliklerle dolu bir karnaval dönemine ve bu bir haftanın son günü olan pazar günü de maskeli kostümlü eğlenceli bir karnaval geçiş törenine ev sahipliği yapılır. hafta boyu iskeçe, aylardan şubat veya mart olmasına rağmen adeta gözde bir tatil yerine dönüşür nüfusu yaklaşık olarak on katına çıkan kente sadece karnaval geçit töreninin yapıldığı gün dünyanın çeşitli ülkelerinden ikiyüz binden fazla kişi katılır
iskeçe olarak bildiğimiz yunanistan’ın xanthi şehri bir hafta boyunca etkinliklerle dolu bir karnaval dönemine ve bu bir haftanın son günü olan pazar günü de maskeli kostümlü eğlenceli bir karnaval geçiş törenine ev sahipliği yapılır. hafta boyu iskeçe, aylardan şubat veya mart olmasına rağmen adeta gözde bir tatil yerine dönüşür nüfusu yaklaşık olarak on katına çıkan kente sadece karnaval geçit töreninin yapıldığı gün dünyanın çeşitli ülkelerinden ikiyüz binden fazla kişi katılır
insanı yiyip tüketen, 2 yıl sonrasında bile ne yapacağını bilmeden yaşanan günlerin sonucudur.