kuzeydeki son yerleşim noktası olan svalbard'da bulunan küresel tohum deposudur. bu kısmı merak edenler için(bkz: svalbard)
klasik kıyamet senaryolarını izlediğimiz bilim kurgu-fantastik filmlerin senaryolarından aşina olduğumuz bir fikirmiş gibi gelse de, gerçek oğlu gerçektir. 2008'de açılan ve kıyamet ambarı olarak da nitelendirilen yapının içine girmek sivillere yasaktır. only staff çünkü. ancak etrafında genel bir gözlem yapılabilir. gözlem sonucu göreceğiniz şey şudur

yapının girişi bu kadardır ancak yerin 130metre altına inşa edildiği için bi bu kadar da yerin altında vardır(daha fazlası aslında)

yeryüzünde bulunan bütün bitki türlerinin tohumu bu depoda saklanmaktadır.
olur da yok olursak tohumlar emin ellerdedir. eller de yok olacaktır ama neysedir.
bu kutsal proje için tüm kıyamet senaryolarına karşı dayanıklı yapılan depo, küresel ısınmadan nasibini almış ve mayıs 2017'de sular altında kalmıştır. şiddetli yağmurla birlikte oluşan sel, ilk görseldeki girişe hücum etmiş ve buzula dönmüştür. tohumlar zarar görmemiş olsa da projenin ponçik kalbi kırılmıştır. kıyamet ambarı inşa et ama küreselin ısınmasını göz ardı et. benim bile kalbim kırıldı şu an
klasik kıyamet senaryolarını izlediğimiz bilim kurgu-fantastik filmlerin senaryolarından aşina olduğumuz bir fikirmiş gibi gelse de, gerçek oğlu gerçektir. 2008'de açılan ve kıyamet ambarı olarak da nitelendirilen yapının içine girmek sivillere yasaktır. only staff çünkü. ancak etrafında genel bir gözlem yapılabilir. gözlem sonucu göreceğiniz şey şudur

yapının girişi bu kadardır ancak yerin 130metre altına inşa edildiği için bi bu kadar da yerin altında vardır(daha fazlası aslında)

yeryüzünde bulunan bütün bitki türlerinin tohumu bu depoda saklanmaktadır.
olur da yok olursak tohumlar emin ellerdedir. eller de yok olacaktır ama neysedir.
bu kutsal proje için tüm kıyamet senaryolarına karşı dayanıklı yapılan depo, küresel ısınmadan nasibini almış ve mayıs 2017'de sular altında kalmıştır. şiddetli yağmurla birlikte oluşan sel, ilk görseldeki girişe hücum etmiş ve buzula dönmüştür. tohumlar zarar görmemiş olsa da projenin ponçik kalbi kırılmıştır. kıyamet ambarı inşa et ama küreselin ısınmasını göz ardı et. benim bile kalbim kırıldı şu an
svalbard anlaşması, kuzeyde bulunan son yerleşim olan svalbard için 42 ülkenin katılımıyla imzalanmış bir anlaşmadır.
svalbard norveç'e bağlıdır ancak svalbard anlaşmasıyla özerk bir yapıya kavuşmuştur. anlaşmaya taraf olan bazı ülkeler İsveç, norveç, rusya, tayland, filipinler cumhuriyeti, afganistan, suudi arabistan ve abd şeklinde sıralanabilir. bu ülkelerin vatandaşlarının svalbard'da yaşama, çalışma ve ticaret yapma hakkı bulunur. tabi bu gerçekten de hükümdür. eğer kendinize yetecek kadar para kazanmıyorsanız, bu ülkelerin vatandaşlarından olsanız da sadece turist olarak orada bulunursunuz ve geri dönersiniz.
anlaşmaya göre bir diğer yasak da adada ölmektir. duyunca kulağa saçma gelse de bu dolaylı olarak gerçektir. eğer hasta olursanız ana karaya gönderilirsiniz yani svalbard dışına. asla orada yatılı hasta olamazsınız bu yasaktır. bunun nedeni de ceset sorunu anladığım kadarıyla. şöyle ki, ağır hastaysanız ölme riskiniz vardır. öldüğünüzde gömülürseniz, adanın iklim şartlarından dolayı cesediniz çürümeyecektir. bu nedenledir ki bütün svalbarda hizmet eden sadece bir tane mezarlık vardır ve o da yerleşimin çok uzağındadır. ayrıca 80 küsür yıldır, çürüme gerçekleşmediği için kimse gömülmemiştir.
bana tuhaf gelen bir diğer bilgiyi de paylaşayım: bilindiği üzere norveç shengen bölgesidir. detay isteyenler için (bkz: shengen anlaşması) svalbard da norveçe bağlıdır. ancak svalbard shengen bölgesi değildir.
svalbard norveç'e bağlıdır ancak svalbard anlaşmasıyla özerk bir yapıya kavuşmuştur. anlaşmaya taraf olan bazı ülkeler İsveç, norveç, rusya, tayland, filipinler cumhuriyeti, afganistan, suudi arabistan ve abd şeklinde sıralanabilir. bu ülkelerin vatandaşlarının svalbard'da yaşama, çalışma ve ticaret yapma hakkı bulunur. tabi bu gerçekten de hükümdür. eğer kendinize yetecek kadar para kazanmıyorsanız, bu ülkelerin vatandaşlarından olsanız da sadece turist olarak orada bulunursunuz ve geri dönersiniz.
anlaşmaya göre bir diğer yasak da adada ölmektir. duyunca kulağa saçma gelse de bu dolaylı olarak gerçektir. eğer hasta olursanız ana karaya gönderilirsiniz yani svalbard dışına. asla orada yatılı hasta olamazsınız bu yasaktır. bunun nedeni de ceset sorunu anladığım kadarıyla. şöyle ki, ağır hastaysanız ölme riskiniz vardır. öldüğünüzde gömülürseniz, adanın iklim şartlarından dolayı cesediniz çürümeyecektir. bu nedenledir ki bütün svalbarda hizmet eden sadece bir tane mezarlık vardır ve o da yerleşimin çok uzağındadır. ayrıca 80 küsür yıldır, çürüme gerçekleşmediği için kimse gömülmemiştir.
bana tuhaf gelen bir diğer bilgiyi de paylaşayım: bilindiği üzere norveç shengen bölgesidir. detay isteyenler için (bkz: shengen anlaşması) svalbard da norveçe bağlıdır. ancak svalbard shengen bölgesi değildir.
bir önceki gün tayyip geliyor diye otobüsleri ücretsiz yapan belediyenin 29 ekim için ücretli şekilde devam ettiği rezilliktir.
Hadi toplanın tanış olalımm
Kalede kerimcan durmaz
Hak dostum Hak !
Böyle başlardı ‘’Meddah’’lar anlatacakları hikayeye. Gelenektendir dedik, biz de böyle başlayalım hep başkalarının hikayesini anlatan meddahın bu sefer kendi hikayesini anlatmaya.
Her insanın anlatacak en azından bir hikayesi vardır. en azından kendi hayatı başlı başına bir hikayedir. Aslında yalnızca insanların değil, görmesini bilene bir ağacın, bir taşın, bir kuşun, kelebeğin ya da bulutun da hikayesi gizlidir bir yerlerde. İşte hikaye anlatıcıları, kimi zaman herkesin gördüğü, bildiği kimi zaman da kimsenin göremediği ya da başka gözle gördüğünü seyircilerine aktaran sanatçılardır..
İnsan sosyal bir varlıktır ve bir arada yaşamaya başladığı ilk günden itibaren birbiri ile iletişim kurmaya çalışmıştır. İlkel kavimlerde hareket ve taklitle derdini, gittiği avı, anlam veremediği şimşeği, gök gürültüsünü
anlatmaya çalışırken hikâye anlatma sanatının da ilk biçimlerini aldığını söyleyebiliriz.
Böyle başlardı ‘’Meddah’’lar anlatacakları hikayeye. Gelenektendir dedik, biz de böyle başlayalım hep başkalarının hikayesini anlatan meddahın bu sefer kendi hikayesini anlatmaya.
Her insanın anlatacak en azından bir hikayesi vardır. en azından kendi hayatı başlı başına bir hikayedir. Aslında yalnızca insanların değil, görmesini bilene bir ağacın, bir taşın, bir kuşun, kelebeğin ya da bulutun da hikayesi gizlidir bir yerlerde. İşte hikaye anlatıcıları, kimi zaman herkesin gördüğü, bildiği kimi zaman da kimsenin göremediği ya da başka gözle gördüğünü seyircilerine aktaran sanatçılardır..
İnsan sosyal bir varlıktır ve bir arada yaşamaya başladığı ilk günden itibaren birbiri ile iletişim kurmaya çalışmıştır. İlkel kavimlerde hareket ve taklitle derdini, gittiği avı, anlam veremediği şimşeği, gök gürültüsünü
anlatmaya çalışırken hikâye anlatma sanatının da ilk biçimlerini aldığını söyleyebiliriz.
cs go'da sıkça duyduğum eğlenceli ve tekerleme gibi olan söz. manası "çocuk oyuncağıydı, çok kolaydı" gibi bir şey.
örnek olarak walking dead'dan negan verilebilir;
örnek olarak walking dead'dan negan verilebilir;
anlamı sanıldığı gibi kötü olmayan ingilizce kelime. "aşırı cool, sağlam, sıkı, t*şaklı" gibi anlamlara gelir.
örnek verecek olursak şahsen benim adıma yüzlerce rus askerini dürbünsüz tüfeğiyle öldüren finlandiyalı keskin nişancı simo hayha tam bir badass'tir.
örnek verecek olursak şahsen benim adıma yüzlerce rus askerini dürbünsüz tüfeğiyle öldüren finlandiyalı keskin nişancı simo hayha tam bir badass'tir.
özellikle siyahilerin çokça kullandığı bir garip ingilizce kalıp.
"am not, are not, did not,will not, have not, has not" gibi bir sürü olumsuz ingilizce yapının yerine tembellik yapıp söylenir.
it ain't never stop yoo!
"am not, are not, did not,will not, have not, has not" gibi bir sürü olumsuz ingilizce yapının yerine tembellik yapıp söylenir.
it ain't never stop yoo!
yeni transfer olduğu boston celtics'te ilk maçında feci sakatlanan basketbolcu. sezonu kapattığı söyleniyor.
kalbi olan linke tıklamasın.
kalbi olan linke tıklamasın.