kalbi burkan hatıralar

güneşin dahi aramıza katıldığı kalabalık bir gündü o gün.
ben susuyordum çünkü ruhum konuşuyordu, ruhunla.
herkesin suratı neşe çalıyordu, mutluluk akıyordu yanımızdaki şelaleden ve buluşuyordu denizdeki sevinçle güneşin şavkı vururken bize.
saçların gücünü güneşten alıyordu sanki, sanki güneş o gün bizim için doğmuştu. benim yataktan kalkıp uyanmak için bir sebep bulamadığım günlerden bir gün değildi ve güneşin de doğmak için güzel sebepleri vardı.
tüm gece beklemişti bizi heyecanla, doğduğunda adeta heyecandan titriyordu. yine heyecandan olsa gerek ki bazen sanrılar geçirip kaybediyordu kendisini bulutların arasında.
bulutlar, bulutlar da dans ediyordu sürekli, sohbetimizin ritmine bütün her şey ayak uydurmuş gibiydi. falezlerdeki her boşluk keşfedilmeyi bekliyordu, her boşluk bir dans pistiydi sanki. sürekli lütfediyorduk birbirimize.
melankoli uçup gitmiş yerini denizden gelen gamzeler almıştı, gülümsememizi tamamlamak için ve gülmek sana yakışan en güzel şeydi
ne kadar sevmesem de zamanında şarkısında hikayemi anlatmış yavuz bingöl

üniversitenin ilk senesi hazırlık okuyorum. hiç tanımadığım, ortak arkadaş olmayan birine abayı yakmışım. kendi içimde platonik büyümüş de büyümüş zamanla. en son bi gün cesareti toparladım bekliyorum koridorda. karşıdan geliyor. ikimiziz sadece koridorda. tam böyle ona doğru yönelip tam seslenecekken bi şey oldu, kalakaldım öyle. sadece ikimiziz. hiç görmemiş gibi,ki böyle bi şeyin imkanı yok, yanımdan geçip gitti.
bir erkeğin ilk defa ''seni arkadaş olarak görüyorum''la karşılaşmasıdır.
6 ya da 7 yaşındayım. yaramaz bi çocuğum sürekli koşuyorum zıplıyorum falan. kirada oturuyoruz, sessiz olmam için sürekli uyarılıyorum. gürültü yaparsam evden atılırmışız. ev sahibimizin benimle yaşıt şımarık bir torunu var arada ziyarete geliyorlar onunla oynuyoruz, resim yapıyoruz vs. bi gün nedenini hatırlamadığım bi şey yüzünden tartışmaya başladık. sonra ben torunlarıyla kavga ediyorum diye bizi evden atarlar düşüncesi girdi aklıma. sustum ve ağlaya ağlaya eve geri döndüm. hatırladıkça kendimi kötü hissederim.