istanbul'da yaşamak
kalabalık, acımasızlık, gerginlik, hoşgörüsüzlük. istanbul' un anlamı tam olarak budur. Birbirine tahammülü olmayan insanlar ve yabancılaşma.
eğer sur içinde yaşamıyorsanız bundan ötesi yokturdur. doğa, huzur, sakinlik ve sessizlik için gitmeniz gereken yerler istanbul' dan çok çok uzaktadır.
istanbul'da yaşamak; hayatta kalma savaşı gibidir. durakta beklerken iki otobüs arasında kalabilir, vapurdan inerken denize düşebilir, adliye' de kurşunlanabilir, sinema sırası beklerken kafanıza cam düşebilir, uçakla almanya' ya varabileceğiniz kadar sürede avrupa yakasından anadolu yakasına geçebilirsiniz. yurt dışından gelen misafirler karış karış şehri gezerken siz hep oradan oraya yetişmeye çalışırsınız.
eğer sur içinde yaşamıyorsanız bundan ötesi yokturdur. doğa, huzur, sakinlik ve sessizlik için gitmeniz gereken yerler istanbul' dan çok çok uzaktadır.
istanbul'da yaşamak; hayatta kalma savaşı gibidir. durakta beklerken iki otobüs arasında kalabilir, vapurdan inerken denize düşebilir, adliye' de kurşunlanabilir, sinema sırası beklerken kafanıza cam düşebilir, uçakla almanya' ya varabileceğiniz kadar sürede avrupa yakasından anadolu yakasına geçebilirsiniz. yurt dışından gelen misafirler karış karış şehri gezerken siz hep oradan oraya yetişmeye çalışırsınız.
Sadece üç yıldır gerçekleştirdiğim ve son iki yılından büyük zevk aldığım eylem.
Öncellikle bundan 3 yıl kadar önce büyük hayallerle geldiğim istanbul, ilk bir yılında hayatımı bana zehir etti. İlk oturduğum ev, tanıştığım boş insanlar, kavga, gürültü bana illallah ettirdi.
Ama sonra bir kadınla tanıştım. Beni o zoraki asosyal ve monoton hayatımdan çekti, çıkarttı. Sadece üç ay kadar süren birlikteliğimizde onlarca yeni arkadaş edindim. Çok kaliteli insanlardı bu arkadaşlar. 20 yıldır tanıdığım çocukluk arkadaşım bile bana kazık attığında derdimi bu insanlara anlattım.
Ardından çok güzel ortamlara soktular beni. Düşünsenize beni onlarla tanıştıran kız arkadaşımdan ayrıldığımda bile yine onlar teselli etti.
Sonra bir şey farkettim. Ben bu insanları aslında hiç tanımıyordum. Sadece isimlerini, işlerini ve telefon numaralarını biliyordum. İşin sırrını çözdüm “fazla samimiyet hürmetsizliği doğurur” şiarını benimsemiş olmaları birbirimize olan saygımızı arttırmıştı.
O günden beridir avrupa’nın en güzel şehri istanbul’da yaşamanın tadını çıkartıyorum. İstanbul’un cehennemi mecidiyeköy’de yaşamaktan bile zevk alıyorum.
İşin hülasası, Sizi yoran İstanbul değil, çevrenizdeki insanlardır. İstanbul’a sımsıkı sarılın ve çevrenizde size hayatı zindan eden o insanlardan kurtulun.
Öncellikle bundan 3 yıl kadar önce büyük hayallerle geldiğim istanbul, ilk bir yılında hayatımı bana zehir etti. İlk oturduğum ev, tanıştığım boş insanlar, kavga, gürültü bana illallah ettirdi.
Ama sonra bir kadınla tanıştım. Beni o zoraki asosyal ve monoton hayatımdan çekti, çıkarttı. Sadece üç ay kadar süren birlikteliğimizde onlarca yeni arkadaş edindim. Çok kaliteli insanlardı bu arkadaşlar. 20 yıldır tanıdığım çocukluk arkadaşım bile bana kazık attığında derdimi bu insanlara anlattım.
Ardından çok güzel ortamlara soktular beni. Düşünsenize beni onlarla tanıştıran kız arkadaşımdan ayrıldığımda bile yine onlar teselli etti.
Sonra bir şey farkettim. Ben bu insanları aslında hiç tanımıyordum. Sadece isimlerini, işlerini ve telefon numaralarını biliyordum. İşin sırrını çözdüm “fazla samimiyet hürmetsizliği doğurur” şiarını benimsemiş olmaları birbirimize olan saygımızı arttırmıştı.
O günden beridir avrupa’nın en güzel şehri istanbul’da yaşamanın tadını çıkartıyorum. İstanbul’un cehennemi mecidiyeköy’de yaşamaktan bile zevk alıyorum.
İşin hülasası, Sizi yoran İstanbul değil, çevrenizdeki insanlardır. İstanbul’a sımsıkı sarılın ve çevrenizde size hayatı zindan eden o insanlardan kurtulun.
yozlaşmış güzelliklere gözlerini kapatmış bir toplumun içinde hayatta kalma mücadelesi vermektir. şu ana kadar staj münasebeti ile 1 ay kadar yaşamak zorunda kaldım. umarım bir daha yaşamam gerekmez. gezip görülmesi gereken mükemmel bir şehir ama gözümde içinde yaşamaya başlayan insanların ruhlarını emip onları hep bir yerlere yetişmeye çalışan robotlara çeviren bir şehir olarak kalacak.
istanbul'da doğup burada senelerce yaşamak zorunda kalanlar ile sonradan gelip şansını deneyenler arasında görüş farklılıklarına sebep olan konudur. biz sanırım biraz mecburiyetten alışıyoruz istanbul'un şartlarına.
aslında o kadar zor ve bunaltıcı değil. belli bir zamandan sonra neresinde ne yapılır, yola ne zaman çıkılır, saat kaçta hangi yol kullanılır, neresi tenhadır neresi kalabalık, nerede ne uygun, neresi pahalı öğreniyorsun. öyle bir alışıyorsun ki buradaki hızlı hayata başka yerler size yavaş geliyor. evet, kalabalık ve hep yoğun ama bu güzelliklerini yok etmiyor. taksim'in eğlencesini, pierre loti 'nin manzarısını, kız kulesi'nin güzelliğini, galata kulesi 'nden, çamlıca tepesi'nden şehri seyretmenin, her köşesinde ayrı bir tarih kokusunun tadını başka şehirde alamıyorsunuz.
insanı kötüdür çoğunlukla, aksini söyleyemem. ama herkes kaba, herkes kendi derdinde diyemem. insanların kalbi kötü olmaya başladı ama bu sadece istanbul'da geçerli değil ki. sokakta çığlık attığınızda başka şehirde kaç kişi yardım ediyorsa istanbul'da da o kadar.
istanbul'un kendisine has bir düzeni var aslında. tüm insanlar buraya gelirken seni yeneceğim istanbul diyerek geliyor, aksine istanbul'a ayak uydurmak gerekiyor. istanbul'un kendi düzeni var. istanbul'u istanbul ile yaşarsanız güzelleşiyor.
istanbul'a meydan okumayın, istanbul'u arkadaş edinin.
aslında o kadar zor ve bunaltıcı değil. belli bir zamandan sonra neresinde ne yapılır, yola ne zaman çıkılır, saat kaçta hangi yol kullanılır, neresi tenhadır neresi kalabalık, nerede ne uygun, neresi pahalı öğreniyorsun. öyle bir alışıyorsun ki buradaki hızlı hayata başka yerler size yavaş geliyor. evet, kalabalık ve hep yoğun ama bu güzelliklerini yok etmiyor. taksim'in eğlencesini, pierre loti 'nin manzarısını, kız kulesi'nin güzelliğini, galata kulesi 'nden, çamlıca tepesi'nden şehri seyretmenin, her köşesinde ayrı bir tarih kokusunun tadını başka şehirde alamıyorsunuz.
insanı kötüdür çoğunlukla, aksini söyleyemem. ama herkes kaba, herkes kendi derdinde diyemem. insanların kalbi kötü olmaya başladı ama bu sadece istanbul'da geçerli değil ki. sokakta çığlık attığınızda başka şehirde kaç kişi yardım ediyorsa istanbul'da da o kadar.
istanbul'un kendisine has bir düzeni var aslında. tüm insanlar buraya gelirken seni yeneceğim istanbul diyerek geliyor, aksine istanbul'a ayak uydurmak gerekiyor. istanbul'un kendi düzeni var. istanbul'u istanbul ile yaşarsanız güzelleşiyor.
istanbul'a meydan okumayın, istanbul'u arkadaş edinin.