aşık olmak

elini kolunu nereye koyacağını bilememe hali.
bir çenemin altına alıyorum, bir başımı kaşıyorum. cebime koysam durmuyor, çıkarsam sallanmıyor. boynum mart lodosunda tutulmuş gibi geziyorum.

ne diyeceğini bilememe hali.
bir cümleye başlamaya yelteniyorum. başka bir cümleye dönüşüyor. ama ben onu demek istemedim ki şimdi. aslında çok fena anlatırım var ya üüüfff, diyemiyorum.

ne yapacağını bilememe hali.
hangi taraftan tokalaşmaya başlanır sorunsalı ailesinden. her şey imkan dahilinde gibi geliyor. hiçbir şey gerçekleşmiyor.

nereye bakacağını bilememe hali.
yüzüne bakakalmaktan korkuyorum. ya ''hayrola?'' derse? mahallenin gençleri değil ki karşındaki. ''asıl sen hayırdır birader?'', diyesin.

içinin bir anda yaşama sevinciyle dolması hali.
sevginin karşılık bulması ihtimalini ciddi ciddi düşünmeye başladığın an. ki benim gibi bir insansın ,bunu ikimiz de biliyoruz.

entry yazamama hali (bkz: swh)
Pilav yerken bunları düşünüyorum yemin ediyorum çoğu aklıma geliyor..
O pilavın taneleri YÖK mü sanki bana Özdemir asaf şiir okuyor.
Ya üstündeki şehriyesi Oscar Wilde in dorianı
Peki o yağına ne demeli güneşe adım atan ilk insan kadar sevinçli hissettiriyor.
Ya o üstündeki etler;kazanılmış kuponun tarandığında çıkardığı sesten hiç farkı yok
İnsanın kalbinin parmak uçlarında atması gibi Aşk ama aslında söze dökülmek.
Yaklaşık otuz yıllık tecrübelerime dayanarak "Elde edememe duygusundan kaynaklanan illetli bir hastalık." Diye tanımlayabildiğim eylem.
Tamamen sizin karşınızdaki kişiye yüklediğiniz anlamdan ötürü gerçekleşen yanılgıdır. Karşındakinin özelliklerine tutuldum sanırsın ama aslında onda kendinden parçalar gördüğünü düşündüğün için bir sanrıya kapılmışsındır. Bir de bazı anların şiirselliği olur ya hani ya da sadece senin için şiirseldir, öyle bir his işte. Aşk kendini ararken rastladığın bir duraktır. Birinde soluklanma ihtiyacıyla durursun ve ondan başka hiçbir durağa ihtiyacın yoktur o an. Son durak o duraktır senin için, en azından bir süreliğine...