1960 darbesi

Türk halkı, 27 Mayıs 1960 sabahı saat üçte askeri bir darbe olduğunu radyodan Albay Alparslan Türkeş tarafından okunan bildiri yayımlandığında öğrendi. Bildiri, Türk Silahlı Kuvvelerinin "kardeş kavgasına meydan vermemek" ve "demokrasiyi içine düştüğü buhrandan" kurtarmak maksadıyla Ülke yönetimine el koyduğunu duyuruyordu.

Askerlerin yönetime el koymaları Ankara ve İstanbul'da halk, bilhassa her iki kentteki büyük öğrenci kitlesi ve genelde aydınlar arasında, büyük bir sevinçle karşılandı. Ülkenin geri kalanı ise bu türden bir tepki göstermedi. Kırsal kesim sessiz kaldı.
Bu darbenin, kırklı yaşlardaki albay, binbaşı ve yüzbaşıdan oluşan gizli tertipçiler tarafından yıllardır süren planlamanın ürünü olduğu bilinmektedir.

Bu ekip, Silahlı Kuvvetlerin geri kalanının desteğini kazanmak için, başlarına kıdemli bir subay da buldular. Bu kişi, Milli Savunma Bakanı'na siyasal durumu yorumladığı bir mektup yazdıktan sonra 3 Mayıs'ta mecburi izne çıkarılan, Kara Kuvvetleri eski Komutanı Orgeneral Cemal Gürsel’di.
Yumuşak ve babacan bir şahsiyet olan Gürsel, bütün Silahlı Kuvvetlerde iyi tanınıyor ve çok seviliyordu. Gürsel darbeye başkanlık etmeyi kabul etmiş ama darbenin düzenlenişine ilişkin ayrıntılara karışmamıştı. Darbe başarıya ulaştığında­ da İzmir'deki evinden askeri uçakla Ankara'ya getirildi.
Ordu iktidarın bundan böyle Orgeneral Gürsel başkanlığındaki Milli Birlik Komitesi'nin elinde olduğunu duyurdu, fakat komitenin tam işlevi de üyeleri de bir süre belirsiz kaldı.

Darbenin ertesi günü Cemal Gürsel'in Devlet Başkanı, Başbakan ve Milli Savunma Bakanı olduğu açıklandı. Kuramsal olarak Gürsel’e Atatürk’ün sahip olduğundan daha sınırsız yetkiler verilmişti.